Gözlerim hala aşırı derecede ağırırken yavaşça araladım. Başım çatlayacak gibiydi. İçmemiştim ama yine de sarhoş gibiydim.
"Günaydın Doğa'm!" Ufuk yanıma gelip kollarını bana doladı.
"Dün akşam rüya gördüğümü söyle!" bana bakarak derin bir nefes verdi ve sıcak bir gülümsemeyle konuştu.
"Kafanı toplaman gerektiğini biliyorum ama duydukların gerçekti." dediği zaman başımı yastığa daha da gömdüm. Sinirle bağırdığımda içimdeki öküz bize orta parmak kaldırmıştı.
"Eve gitmek istiyorum!" dedim günün farkında olarak. Yarın adet olacaktım.
"Neden?"
"Burada rahat edemem!" beni onayladığı zaman güldüm ve ayağa kalktım. Galiba ona bağıracağımı fark ederek üzerimdekileri değiştirmemişti. Sadece makyajımı silmişti ve saçımı açmıştı.
"Hadi çıkalım o zaman!" dediğinde onu onayladım. En azından bugünü evde geçirebilirdim. Sonuçta hangi mal sinirleri midesinden daha çok çöplükken evde oturabildiği gün dışarı çıkar ki?
"Sikerim belanı ben kendim giderim!"dedim ve ayakkabımı giyip çıktım. Peşimden kapı açılıp kapanma sesi duyduğumda bir ara sokağa girdim ve ayakkabılarımı çıkarıp yanımdaki baloya götürdüğüm kol çantasına koydum. Ayağıma ayakkabıları da geçirdim. Hızlıca üstümdekini çıkardım. Neyse ki zekilik yapıp altına göbek açık tişört ve siyah kot şortumu giymiştim. Çantadan şapkamı çıkarıp taktım ve sokakta ilerlemeye devam ettim. Beni bulduğunda arkamdan seslendi.
"Doğa!" sanki ben değilmişim gibi ilerlemeye devam ettim. O da önümden geçip gitti. O gidince derin bir nefes alıp çantamdan telefonumu ve rujumu çıkardım. Çok şükür çantama dokunmamıştı. Yoksa yerdim boku.
Hemen rujumu çıkardım ve dudağıma sürdüm. Telefonu ayna olarak kullanıyordum. En son siyah ruj, siyah eyeliner ve siyah kıyafetlerimle eve ilerlemeye devam ettim.
Bir saat kadar bir süre boş boş dolandıktan sonra bir yerde tanıdık bir ses duydum. Bu Ufuk'a aitti.
"Doğa nerede Bora?" hemen başımı o tarafa çevirdim.
"Bilmiyorum ulan bilmiyorum!" Ufuk bir elini hızla boğazına yapıştırdı.
"Doğa nerde?" şu an konuşmasam da Bora'yı kurtarmalıydım. Eğer o ölürse intihar edecektim. Bu hem içgüdüsel hem de yeminimdi.
Saklandığım sokaktan çıktım ve hemen Ufuk'un yanına gittim. Kolundan tutup kendime çevirdim.
"Buradayım." gözlerine ilk kez yakından bakmanın keyfini sürüyordum. O da beni görmenin rahatlığını yaşıyordu. Elimi yanağına koydum ve Baş parmağımla yanağını okşamaya başladım.
"Bir daha bu kadar büyük bir travma kaldırabileceğimi zannetmiyorum." güldüm ve elimi yanağından çektim. Bora'ya bakmadan arkamı döndüm ve Ufuk ile bizim evin yolunu tuttum. Yürürken sessizlik bulutu üstümüzdeydi. Ufuk bulutu dağıtmaya başladı.
"Orada ne arıyordun?"
"Sen ne arıyordun?" sessizleşince tatmin olmuş ifademle ilerlemeye devam ettim.
"Moralin düzelmiş galiba?"
"Duygularımı iyi saklarım." dediğimde bana döndü.
"Eğer gittiğin zaman beni arayacaksan eve tek git. Benim babamın duruşmasına yetişmem lazım." onu onayladım ve kulaklığımı çıkardım. O da arkasını dönüp arabasına doğru ilerledi. Hemen telefondan No1 Olmasa Da Olur şarkısını açtım. İlk kısımları tam bilmediğimden biraz sadece ritme göre ilerledim. Ardından mırıldanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuk
SpiritualBen sadece çocukluk arkadaşını üç yıl sonunda unutmuş liseli bir kızdım. O geri geldiğinde ne bileyim birine imzalattığım bir kağıtla onun sayesinde elbise giyeceğimi? İkizimi ve babamı ararken onun benim çocukluk arkadaşım ve babamın tamamen bir or...