Sellammm size söyleyeceğim şu ki Dicle Sophia Tatum
Okuyun yavrum okuyunn
Gözlerimi açtım ve etrafı inceledim. Pardon inceleyemedim. Ufuk sağolsun kafamı kaldıramıyordum. Büyük ihtimalle gece yanıma gelmişti ve sarılıp uyumuştuk. Kollarını boyduma sarmıştı ve ben de beline sarılmıştım. Biraz huzur dolmuştum. İşin içinde imzalattığım kağıt olmasa daha mutlu olabilirdim fakat yanında kendimi zorunlu hissediyordum.
Onu uyandırmamaya özen göstererek ayağa kalktım. Fakat başarılı olduğum söylenemezdi.
"Günaydın!" dedim en sevecen tavrımla. Gülümsedi ve benim gibi ayağa kalktı. Alnına bir öpücük bıraktım ve gülümseyerek lavaboya gidip işlerimi hallettim. Yanına döndüğümde yatakta boş boş oturuyordu.
"Bugün Dicle için bir şeyler yapmayı düşünüyorum, ama tam karar veremedim! Kızlarla konuşur anlaşırız herhalde!" dediğimde bana doğru geldi. Elini yanağıma yerleştirdi ve dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Geri çekildi ve kapıya ilerledi.
"Kremlerini sür!" dediğinde iç sesim ile tartışma başlatmış oldu.
"Al herkes sür diyor sen akıllanmadın beyinsiz!" dedi iç sesim o çıkınca.
"Seninle sesli konuşmak korkutmaya başladı!" dedim ve üstüme mavi kot şortla üstünde beyaz mikrofon olan mavi tişörtümü giydim. Ayağıma beyaz ayakkabı geçirdim ve makyaj masama oturdum. Dudaklarıma nemlendirici sürdüm ve göz altlarımı kapatıyla kapattım. Masadan kalktım ve yatağımı topladım. Kremlerimi aldım ve sürdüm. Telefonumu şarjdan çıkarıp aldım ve odadan çıktım.
"Ahenk hayır!" Yeşim ve Ahenk'in odasından gelen bağırma sesiyle yerimde durdum. Tam odamın yanında olan odalarının kapısında durdum.
Ahenk Tokmakçı
Jade ile tam tamına beş dakikadır tartışıyorduk. Odayı ayırmak istemiştim. Neden yaptım bilmiyordum ama onunla uzun süre aynı odada kalınca bunalmış gibi hissetmiştim.
"Jade, kendi mahremiyetin olacak işte!" dediğimde gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdim.
"Hayır, istemiyorum! Lütfen Ahenk yapma bunu bana!" dedi ağlamaya devam ederken. Aslında biraz kalbime işlemişti fakat iki damla gözyaşıyla ikna olacağımı düşünmüyordum.
"Jade, sen bu odada kal! Ben daha siyah bir ıda bulacağım kendime!" deyip odayı terk ettim. Kapıdan çıkarken şaşkın bir adet Doğa ile karşılaştım.
"Ne oldu?" diye sordu gözlerini büyüterek.
"Yeni hizmetli ne zaman geliyor?" diye sorduğumda omuz silkti ve takmadan kahvaltıya indi. Odanın hafif aralık kapısından son kez Jade'i inceledim. Ellerini yüzüne koymuştu ve hıçkırıklarını duyuyordum. Her bir hıçkırıkta tüm vücudu titriyordu.
"Ailem gibi arkadaşlarım da bana sırt çevirmeye başladı! Siktir olup gideceğim bu dünyadan!" dedi hıçkırıklarının arasından. Kendi kendine konuştuğunu biliyordum ve söyledikleri içimi fazla acıtmıştı. O gün söylediklerinden, Doğa'ya karşı olan duygularından, sonra ona bakış açım 180 derece değişmişti. Hissedebiliyordum...
Doğa Derin Görmez
Kahvaltı masasına oturdum. Ceyda, Ekim ve Yeşim dışında, Ahenk şimdi oturmuştu, herkes buradaydı. Ufku su almaya kalktığında Bora bana doğru yavaşça eğildi.
"Dicle'nin daha güzel bir oda bulmasını sağlayalım!" dedi.
"Sevgilisini de çağıralım buraya, kız yanlız kalmış! Ve kızı iyi karşılayın, ikizler burcu!" dedim çataldaki salatalığı ağzıma atarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuk
SpiritualBen sadece çocukluk arkadaşını üç yıl sonunda unutmuş liseli bir kızdım. O geri geldiğinde ne bileyim birine imzalattığım bir kağıtla onun sayesinde elbise giyeceğimi? İkizimi ve babamı ararken onun benim çocukluk arkadaşım ve babamın tamamen bir or...