Multimedya kaldıkları ev
Karanlık... Tek gördüğüm şey bu... Birinin sesini duyuyorum... Bu sanırım Su... Elimi sıkıca kavramış bana karşıdaki bir noktayı işaret ediyor... Başımı kaldırınca karanlığın yok olduğunu fark ediyorum... Ve biri bir adamı dövüyor... Kalbime bıçak saplanmış gibi hissediyorum... Adamı döven kişi adamın bayıldığından emin olunca yavaşça ayağa kalkıyor ve bana dönüyor... Bu kişi... Tanıdık geliyordu... Bu... Bora'ydı... Birisi Su'yu elimden alıyor... Bu kişi annemdi... Onlar gidince Bora bana doğru gelmeye başlıyor... Ayağımı geriye doğru attığımda Bora'nın sesi eşliğinde bir uçurumdan aşağı düşüyorum... Ama düştüğüm yer...
Nefes nefese kendimi öne savurarak uyandım. Bora'nın kollarının arasında olmak uyandığım zaman vardığım en güzel yerdi. Şimdi de oradaydım.
"Sen iyi misin?" dedi kollarını belime daha sıkı sararken. Nefes nefese titreyen elimle suyumdan büyük bir yudum aldım.
"Yine mi aynı kabus?" başımı onaylar anlamda salladım.
"Ama bu sefer sonunu gördüm." dediğimde elini çeneme yerleştirdi.
"Seni öncekilerden daha kötü korkutan ne gördün?" diye fısıldadı yüzüme doğru.
"Adamı yumruklayan çocuk... Sendin!" diye fısıldadım nefesimi düzene sokmaya çalışırken. Gözlerini kapattı ve elini çenemden çekip yanağıma yerleştirdi. Şu an karşımdaki kardeşim olmasa kesinlikle öperdim. Onun da bunu yapacağına adkım gibi emindim.
"Bora, sen iyi misin?" gözlerini yavaşça araladı ve dudaklarıma bakmaya başladı.
"Ceyda... Hastalığı tekrar baş gösteriyor ama ben... Kendi gelip itiraf etti... O ve Çağatay... Öpüşmüşler!" birden gözlerim kocaman açıldı. Benim aniden tepki verdiğimi hissettiğini biliyordum. Çünkü o da gözlerini yavaşça araladı kdkfjkd.
"Nasıl yani?" kendimi biraz geriye çektim ve yüzüne daha dikkatli baktım.
"Boşver!" dedi elini çenemden indirirken.
"Bora sen ciddi misin!" başını onaylar anlamda salladı. Gözlerini tekrar kapattı ve hiçbir şey yapmadan sakince nefes almaya devam etti. Yüz hatları sertleşmişti ve bayağı keskindi.
"Seni hala aldatıyor mu?" omuzlarını bilmem der gibi silkti.
"Öğrenmenin tek bir yolu var!" dedim ve ellerimi omuzlarına yerleştirdim.
"Ona ondan ayrılmak istediğini söyle, bir süre kafa dinlemek istediğini. Eğer seni gerçekten uzun süre aldattıysa Çağatay olmasa bile yeni sevgili yapacaktır. Ama sen bu süre zarfında hiç kimseyle beraber olmayacaksın, çünkü sen olursan o da seni kıskandırmak ister ve aynı şeyi yapar!"dedim ciddi bir ifadeyle. Gözlerini araladı ve tek kaşını kaldırdı.
"Peki ondan nasıl ayrılacağım?" diye sordu. Bu, kritik bir soruydu.
"Pek fazla açıklama yapma, ona Çağatay'ı öpmesini sindiremediğine dair bir mesaj at!" dedim ve telefonunu kaptım.
"Şifresi nedense hala neo1negatif!" dedim ve kişilerinden Ceyda'yı bulup ona mesaj attım.
Kızıl melek:Ceyda, biz yapamıyoruz
Ben bu yükle yaşayamam
Bana ait olduğunu düşündüğüm kızın
Başkalarına dudaklarını teslim etmesi gerçekten fazla bir yük yaratıyor
Lütfen biraz ara verelim
Kafamı toplamam lazımYazdım ve engelledim. Bora telefonunu aldı ve yazdıklarıma baktı.
"Yani şimdi biz ayrıldık?" başımı onaylar anlamda salladım. Telefonunu kapattı ve elime merhem tutuşturdu. Gülümsedim ve aynanın karşısına geçip merhemi bütün yaralara uyguladım. Sıra kalbimdekine geldiğinde Bora önüne döndü ve telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ben de yaraya merhemi uyguladım ve tişörtümü tekrar giydim. Bora bana sırtını dönmüş hala telefonuyla oynuyordu. Küçük bir kahkaha attım. Başını bana çevirdi ve tek kaşını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuk
SpiritualBen sadece çocukluk arkadaşını üç yıl sonunda unutmuş liseli bir kızdım. O geri geldiğinde ne bileyim birine imzalattığım bir kağıtla onun sayesinde elbise giyeceğimi? İkizimi ve babamı ararken onun benim çocukluk arkadaşım ve babamın tamamen bir or...