Dicle

9 3 0
                                    

Multimedya Doğa'nın elbise saç ve makyajı

Kazasız belasız indiğimizde Su ve Can bizi uyandırmıştı. İkimiz de tam uykumuzu alamamıştık.

"En azından titremiyorsun!" dedim Bora'nın kolundan tutarken. Gözlerini devirdi ve benimle ilerlemeye başladı.

"Bence, gerçekten Ceyda'yı yemeğe çıkarmalısın!" dedim ondan başka her şeye bakarken. Adımları durduruğunda gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Senin aklına bu fikir nerden geldi?" diye sordu bana bakarak. Su ve Can önümüze geçtiğinde ona baktım.

"Ufuk beni bu akşam yemeğe çıkarıyor!" dediğimde yüz ifadesi biraz keskinleşti.

"Ve bizim bundan haberimiz yok?" başımı onaylar anlamda salladım ve yürümeye devam ettim. Peşimden geldi ve kollarını omuzlarıma koydu.

"En geç birde evde olacaksın!" dediğinde küçük bir kahkaha attım.

"Neden?" dediğimde yüz hatlarının sert olması ve ters ters bakmasıyla korkmaya başlamıştım.

"Ya alt tarafı yemek yiyip geleceğiz! Söz ne olursa olsun sana anlatacağım!" dediğimde bana güvensizlik dolu bir ifadeyle baktı.

"Saat altı buçuk, yürü eve gidelim!" dedim. Başını onaylar anlamda salladı.

"Annem neden gelmiyor?" diye sordu kapıda.

"O, meşgul bir psikiyatris! Gelen hastası bana bile fazla! Hem şu an o hastadan sonra tahin istiyip burada kalacak!" dedim. Arabaya bindiğimizde eşyaları yerleştirdik ve ben Bora'ya izin vermeden şoför koltuğuna oturdum. O da yandaki koltuğa oturdu. Su ve Can arka koltuklara yerleştiler ve yola çıktık.

Yeşim Akkaya

Herkes salonda turluyordu. Doğa ve Bora'dan haber yoktu fakat kaçırılmış olamazlardı. Ceyda sabah erken kalkmıştı ve Bora'nın yanına uyumak için gitmek istemişti. Onu göremeyince Doğa'nın odasına bakmıştı. Bütün evi dolaşıp onlardan bir eser bulamayınca herkesi ayağa kaldırmıştı. Aramalarımıza dönmüyorlardı. Sadece onlar da değil. Seher abla, Su veya Can da telefonu açmıyordu. Arabalardan biri yoktu. Birlikte dışarıda olduklarını var saymak istiyorduk.

"Jade?" Ahenk çekingen bir şekilde yanıma yaklaştı.

"Efendim?" kolumdan tutup mutfak kapısının oraya sürükledi. Gül abla ve kızı Selin tartışıyordu.

"Anne bak, onlar orada meraklanıp otururken biz nerede olduklarını bile bile ağzımızı açmıyoruz! Neden?" Selin aniden sert çıkınca gözlerim Ahenk ile buluştu.

"Çünkü Bora ve Doğa'nın kesin emri var! Ankara'ya dava için gittiklerini söylesek aralarınd oluşacak kavgayı düşün Selin! "Ahnek başını kapıdan çektiğinde ben de gözlerimi büyüttüm.

"Anne, can pazarı bu! Biri korkudan intihar ederse kim onu durdurabilir ki!" dedi Selin. Yeterince dinlemiştim. Hızla salona doğru ilerlediğimde Ahenk kolumu tuttu.

Ahenk Tokmakçı

Jade'in kolundan tuttuğumda durdu ve birden bana döndü. Fazla hızlı dönmüştü ve şu an burnu burnuma değiyordu.

"Onlara söyleme, Gül abla ve Selin'e bağırılması kötü hissettirir, ben vicdan azabı çekerdim!" diye fısıldadım. Yüzünde şok olmuş fakat kedi gibi bir ifade vardı. Gülmemek için kendimi biraz kastım fakat bu gülümsemenin önüne geçememişti. O sırada kapı çaldı. Kapıya koşup birden açtığımda Doğa ve Bora ile gelmişti. İkisi de fazla bitkindi. İçeri hızlıca girip odalarına çıktılar.

Ufuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin