Elini umutsuz bir biçimde öne doğru uzattı fakat içten içe işe yaramayacağını biliyordu. Barın kapısı ondan en az otuz metre uzaktaydı ve diğer tarafta kalıyordu. Yine de vücudu emirlerine göre hareket etmemesine, kıpırdayamamasına rağmen kasları oraya ulaşma ihtiyacıyla titriyorlardı.
Parlak yazı binanın ön tarafında olduğu için Shelly tam olarak göremiyordu ama o gözüken tek bir harfin tepesi ‘F' harfini andırıyordu. Fangtasia. Sonunda vampir barını bulmuştu fakat barın arkasındaki kirli zeminde çöplerle birlikte uzanıyordu. Korkunç bir baş ağrısı, karın krampları, yanan bir boğaz ve öne uzanmış bir el ile birlikte.
Valentin'in yanından ayrıldığından beri on beş günden fazla olmuş, bu süre içinde de hiç beslenmemişti. Ayrıca bir yerlerden kıyafet de bulmamıştı. Üstünde hala sadece kendine sardığı artık griye dönmüş çarşaf vardı.
Yerin soğukluğu başının ağrısına iyi geldiği için gözlerini kapadı. Uyursa büyük ihtimal öleceğini ve hemen kalkıp birinin boğazına yapışması gerektiğinin farkındaydı fakat aklından geçen yegane düşünce: ‘Birazdan...' dı. Birazdan kalkıp içecek bir şeyler bulacaktı.
Öldüğünün, vücudunun çöktüğünün farkındaydı ama duygusallaşıp kardeşini hala göremediğini, ne kadar boktan bir hayat geçirdiğini düşünemiyordu. Shelly hiçbir zaman duygusal biri olmamıştı.
En azından barın arka kapısına bir adım daha yaklaşmış olmak için vücudunu yan çevirdi. Arka kapı ile arasında on beş metre vardı.
Ayağa kalkabilecek durumda olmadığını bildiği için dizlerini kendine çekmeye çalıştı, en azından dizlerinin üstünde gidebilirdi fakat yeni fark ettiği üzere bacaklarının alt kısımlarında his yoktu. Zaten yerden en fazla bir iki santim yerden ayrılabilmiş vücudu geri yere düşerken sinirli bir çığlık attı.
Güçlü değildi, büyük ihtimalle kimse duymamıştı zaten. Küçük çocukların istedikleri oyuncak alınmadığında attıkları hayal kırıklığı - ağlama hıçkırığı arası bir sesti ama bu açlıktan kuruyup çatlamış boğazının ve çocuksu duygularının çıkarabildiği en iyi sesti.
Gözlerini kapatıp yanağını yerin soğukluğuna geri dayadı Shelly. En azından denemişti. Yerin soğukluğu onda yalancı bir iyileşme hissi yaratırken vampirlere pek de uymayan bir şekilde gece vakti uykuya daldı.
******************
Ağzına iğrenç bir şey doluyordu. Ne insan, nede vampir hayatı boyunca diline bu kadar iğrenç bir şey dokunmuştu ki, Shelly sakso dan sonra partnerlerini öpmekten çekinmeyen biriydi.
Ağzını dolduran sıvıyı yutmayı reddederek tükürmeye çalıştı ama bir şey, büyük ihtimalle bir el ağzını kapatıyordu. El de ağzında ki her ne ise onu yutmayı reddeden boğaz da bir süre inatlaştılar, ta ki başka bir el Shelly'nin burnunu tutana kadar.
Aslında nefes almaya ihtiyacı yoktu. Ölüydü. Burnu da ağzı da kapalı biçimde istediği kadar durabilirdi. Ama tabii o saniyelerde yarı yarıya hala uyuduğundan bunun farkında değildi ve ağzına dolan şeyi iki yutkunmayla bitirdi.
İşlem tekrarlanırken Shelly bu kez direnmedi çünkü boğazından akan her ne ise içtikçe başındaki ağrı azalıyordu.
Bir süre sonra ağzını dolduran sıvı durdu ve genç vampir birinin hafifçe ‘İyi çocuk.' Diye mırıldandığını duydu. Hızla gözlerini açtı. Vücudu daha iyi bir kondiksiyon da olsa şimdiye odanın diğer ucuna kaçmıştı. Şimdilik kasları izin vermediğinden dirsekleri üstünde doğrulmayı tercih etti Shelly. Oda sallanıp bir anlığına ona balık görüşü kameraların görüntüsünü verse de birkaç saniye içinde her şey düzelmişti.
Ufak beyaz duvarlı, içi kutularla, duvarları posterlerle kaplı bir odadaydı. Odanın diğer ucunda bir masa ve sandalye ve kendinin yattığı deri koltuk vardı. Tabii en önemli faktör elinde bir şişe karşısında dikilen bir hayli uzun boylu sarışın adamdı.
Shelly birkaç saniye durmuş kendisine bakan tanımadığı adama bakışlarını geri iade ettikten sonra garip havayı bozmak için elini kaldırıp salladı. "Hey."
Adam elindeki şişeyi tutmaya devam ederek ellerini önünde birleştirdi.
"Sen kimsin?"
Genç vampir gözlerini kırpıştırdı. Adamın vampir olduğunu aşağı yukarı altıncı hissinden fark etmişti zaten ama konuşurken sivri dişlerini görmüştü şimdi. Neden dışarıdaydılar ki? Shelly o an pek tehdit oluşturduğunu sanmıyordu, adamında fark etmiş olacağı üzere oldukça güçsüzdü. Belki de adam sinirliydi?
"Ben Shelly. Umm..."
Shelly uzun zamandır hissetmediği bir şey hissetti. Karnında uçuşan bir his vardı ve bu hissin şimdi hafiflemiş açlığıyla bir alakası yoktu. Ya adamdan korktuğu, yada adam çok yakışıklı olduğu içindi bu his ki, ikisini de cidden uzun zamandır hissetmemişti bu hislerin. Kekelediğini fark edince kendine zihinsel olarak bir tokat attı.
"Fangtasia diye bir barı arıyordum da ben. Bölgene izinsiz girdiysem üzgünüm. Bilmiyordum."
Adam onaylar gibi başını salladı. "Beşinci bölge şerifinin bölge şerifinin arazisindesin."
"Kaçıncı bölüm? Ne- Neyi?" diye adamı durdurdu Shelly, eğer bu vampirler arası bir çeşit şifre ise onun efendisi ona öğretmemişti.
Sarışın adam genç vampirin yüzüne baktı gerçekten bilmediğini mi, yoksa bilmezmiş gibi yaparak bundan sıyrılmaya mı çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Yüzündeki ifade içten gibiydi.
"Burada Louisiana da bölgelerimiz vardır, her bölgenin de düzeni sağlaması için bir şerifi-"
Shelly gülmeye yakın dalga geçen bir ses çıkardı. "Düzen mi? Vampirler olarak kaos teorisinden en çok payını alanların biz olduğumuzu sanıyordum. Bu şerif işi çok aptalcaymış." Dedi üstündeki kirli çarşafı atıp hiçbir utanç belirtisi göstermeden gerinerek oturdu.
"Her neyse. Nerdeyim ben?" dedi adamın yüzüne dik dik bakıp. Biraz önceki korkuya yakın his çoktan aklından gitmişti. Hiçbir zaman hafızası kuvvetli biri olmamıştı zaten.
Sarışın adamın yüzünden genç vampirin anlayamayacağı bir bakış geçti. "Fangtasia'ya nasıl gideceğimi söyler misin?" diye ekledi adamdan ses çıkmayınca.
"Fangtasia'nın içindesin zaten."
Shelly adamın cevap vermesini beklerken bakışlarıyla odanın içini taramaya geçmişti fakat adamın sözleri kulağına ulaşınca zaten büyük olan gözlerini iyice büyüterek adama çevirdi. Bir ‘oh' çektikten sonra rahatlayıp deri koltukta arkasına yaslandı ve bacak bacak üstüne attı.
"Güzel. Buralarda hiç ayna var mı?"
Sarışın adam önündeki çıplak varlığın sözlerine bir anlam konduramamış biçimde kaşlarını çattı. "Ayna mı?"
"Yep. Ayna. Hani bildiğimiz sana seni gösterenden. Patronla görüşücem de düzgün görünmek istiyorum." Dedi omzundaki hayali toz parçacıklarını eli ile süpürerek. Üstünde bir tişört yada ceket olsa bu hareket daha anlamlı olabilirdi.
Adam yine ona bir cevap vermeden uzun uzun baktığını görünce Shelly burun kıvırdı.
"Uff tamam boş ver aynayı." Ellerini profesyonel göründüğünü inandığı bir biçimde dizinin üstünde kavuşturup sırtını dikleştirdi. "Patronu getirir misin? Sen yakışıklı olabilirsin ama çok sıkıcısın. Ayrıca adabında yok daha adını bile söylemedin." Shelly sinirli bir biçimde saçını başının bir hareketiyle hafifçe yana savurarak gözlerini kapattı ve sözlerinin sonuna bir ‘Hıh' ekledi.
Gözleri kapalı olduğu için Shelly göremiyordu fakat adamın yüzüne hafif bir sırıtış yerleşmişti.
"Ben Eric Northman. Beşinci bölge şerifi ve Fangtasia'nın sahibiyim."
Shelly gözlerini kırpıştırarak adama baktı. Bir süre dudağını ısırdıktan sonra bozuntuya vermemeye karar verdi.
"Tanıştığımıza memnun oldum Patron."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Out From Hell
VampirosSherlen eski bir büyücü, yeni bir vampirdir. Gücünün yanında kendine zarar verecek kadar umursamazdır da. Sokak kedisi gibi bir o insana bir bu insana sığınan Sherlen'in hayatı Fangtasia barının seksi sahibi ile tanışmasıyla değişir. Boy x Boy (Eric...