4. BÖLÜM

3.9K 166 4
                                    

Karanlığa alışmış bedenin güneşi kabul edebilirmi? Asla kabul edemez sen karanlığın içinde yaşayan bir insansın güneşi unut geceler ve ay senin

(Multide Serhat KORKMAZ var.)
.....................

Gözlerimi yatağımda çalan alarm sesi ile açmak varken ben tam tersi tozlu bir yerde ellerim ayaklarım bağlı bir dopunun bodrumunda açmıştım. Sesiz ve sakince işimi bitirmem lazım. Sağ tarafta küçük bir cam vardı sadece oradan gelen ışık pek aydınlatmıyordu etrafı. Nefes'e baktığımda gözleri hafif hafif kıpırdıyordu. Birazdan uyanır umarım. Içeriye birinin girmesini bekliyordum sadece.

Nefes bile uyanmıştı ama kimse gelip gitmemişti. İpleri çözmek için sandalyemi zorda olsa Nefes'in sandalyesi'nin arkasına doğru götürdüm. Ellerine dokununca onun kolundaki ipleri çözmek için uğraşıyordum. Ayak sesleri ile birisinin bizi unutmadığını anlamış oldum. Kapının açılmasıyla birisi elini duvara götürüp ışığı açtı. Tanımadığım bir adam yanımıza gelip ellerimizi çözdü.

-"Gidiyorsunuz"

Kolumuzdan tutup yukarıya çıkardılar. Kafesin yanına gelince bırakmışlardı sonunda. Etrafta fazlaca adam vardı, dün geceki iğrenç gülen adam ve yanında orta yaşlarda olan bir adam yanımıza geldiler.

-"Merhaba hanımlar dün geceki şovunuz hoşuma gitti. Bir teklif ile geldim buraya benimle çalışmak istermisiniz?"

Adamın suratına boş gözler ile bakıyordum. Bana en iyi özelliğimi sorsanız duygularımı çok güzel kontrol edebiliyorum.

-"Unut bu fikri bak bizi ya güzellikle gönderin ya da biz zorla gidelim"

Karşımdaki iki adam da kahkahalar ile güldüler.

-"Ailenizi unutmayın kızlar eğer gelmezseniz onları gebertiriz"

Bu sefer kahkaha sırası bizdeydi Nefes ile gülmeye başladık. Arkamdaki adamın belinde gördüğüm silahı dikkatleri dağılınca hemen alıp karşımda duran adamın boynuna kolumu doladığım gibi kendime çekip silahı kafasına dayadım.

-"Ben size bizi ya güzellik ile gönderin ya da biz zorla gidelim dedim. Ailem falan yok benim gerizekalı herif"

Adamların hepsi silahı bana doğrultmuştu. Nefes yanıma gelip sinsice sırıttı.

-"Indirin lan silahınızı gerizekalılar"

Adamlar ciddi olduğumuzu anlayınca silahları indirdiler.

-"Beni iyi dinle 2 seçenek var ya biz kolumuzu sallayarak gideriz ya da senin ile buradan çıkıp kafana sıkar kenara atarız seçim senin"

-"Buradan çıktığınız an hemen ölürsünüz siz neye bulaştınız haberiniz bile yok. Ben yer altının mafyalarından biriyim. Beni öldürünce kolay kolay kurtulacağınız anlamına gelmez asla"

Silahın soğuk metalini biraz daha bastırdım kafasına.

-"Umrumdamı peki?"

Deponun kapısından gelen sesler ile oraya odanlandım. Duyulan silah sesi ile sağ omzumun biraz altında hissettiğim yanmayla silah elimden düştü. Hemen adamlar yanımıza gelip aşağı indirdiler. Bu sefer bağlamamışlardı.

-"Azra iyimisin?"

-"Acıyor kurşun çıkmazsa çok kan kaybedicem ardından şoka girip üşümekten titriycem ve resmen acı içinde ölücem burada"

Nefes göz devirip üzerindeki kapşonluyu çıkarıp giydiği tişörtünün eteğinden yırttı.

-"Dön arkanı yarana bas bunu"

Dediğini yapıp zorda olsa yarama baskı yapıyordum. Sandalyeyi duvarın oraya çekip üzerine çıktı. 1.69 boyu ile pencereye yetişmişti. Eline sardığı kapşonlu ile camı kırıp parçalardan birini güneşe doğru tutup biraz ısıttı. Hemen yanıma gelip elindeki kıyafeti direk resmen ağzıma tıktı.

-"Derin nefes al ver sürekli"

Üzerimdekileri çıkartıp yaramın olduğu yere elini koydu.

-"Kendini kasma"

Bur anda hissettiğim acıyla çığlık attım. Boğuk sesim kulaklarıma ulaşmıştı, derimin altında dönen cam parçası ile gözlerim yaşardı. Derin nefes almayı bırak nefes alamıyordum resmen. Nefesin cam parçasını yavaşça çekmesi ile yere düşen metalin sesi kulaklarıma doldu.

-"Sonunda hemen yarayı saralım"

Ağzımdan çektiği kıyafeti cam parçası ile kesti. Nasıl becerdi bilmiyorum ama düzgün bir parça kesip koltuk altımdan geçirerek çapraz şekilde sardı. 

-"Kolunu oynatma diğer kolunu uzat giydireyim üzerini"

Nefes üzerimi dikkat ile giydirip yere oturdu. Kanlı kurşunu elime alıp cebime koydum. Bu kurşunun hesabını soracaktım daha.

Nefesin bacağında ne kadar süre yattım bilmiyorum ama yavaş yavaş üşümeye ve terlemeye başlamıştım. Gözlerim arada kapanmaya başlasada açık tutmaya çalışıyordum.

-"Uyuma sakın döverim bak seni Azra"

Gözlerimu devirmek ile yetindim sadece.

-"Az daha geberiyordum be dediğin lafa bak vicdansızmısın sen?"

-"Bence sen yaralı birine göre çok konuşuyorsun"

Iyi dostlar edinmek lazım ne olursa olsun kim olursa olsun yanınızda kalacak dostlar.

-"Su pencereden geçip kaçsakmı ki? İimizde zayıfız zaten"

-"Yaralı olduğumu daha yeni kendin'de söyledin ya hani Nefes"

Tam konuşacakken ayak sesleri ile yavaşça doğruldum. Hafif başım dönsede toparlandım. Açılan kapı ile o adam girdi içeri. Yanıma gelip karşıma geçti.

"Sana son bir şans Azra DENİZ"

Yüzünü gördüğüm an nefret ettiğim adama baktım, kurtulmaya çalışsam bile izin vermeyen adama.

-"Asıl sana son bir şans tek kulak"

Arkamda duyduğum ses tanıdık değildi yanıma gelen adım seslerini dinledim sadece.

-"Bir daha benim olana dokunma"

Elimi tutan yabancı ele baktım neler oluyordu bilmiyorum ama kurtulmuştum sanırım.

-"Serhat KORKMAZ ne diyorsun sen?"

-"Ben söylüyeceğimi söyledim"

Beni sürüklüyordu resmen yukarı çıkıp hızla depodan ayrıldık. Kolumun acısıyla elimi zorla elinden kurtarıp omzumu tuttum.

-"Ah!"

Istemeden ağzımdan çıkan iniltiyle sendelledim. Kan kaybetmiştim artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Yanıma gelip daha nazik bir şekilde beni arabaya bindirdi. Kendiside şöför koltuğuna oturup hızla depodan uzaklaştık.

-"Kimsin sen?"

Zorla sorduğum soruyla ona baktım, sert yüz hatları vardı.

-"Şu anda konuşmasan senin için daha iyi olur bence Azra"

Sinirlenmiştim umursamadı resmen beni.

-"Nefes nerde?"

-"Arkadaki arabada Özkan ile geliyor"

Büyük bir rahatlama ile geriye yaslandım. Nereye gidiyorduk bilmiyorum ama şu an sadece vücuduma yayılan acıya odaklanmıştım. Gözlerim artık kapanmıştı ama bilincim hala açıktı.

-"Azra uyan bak uyuma ateşinde var dayan biraz hadi"

Yüzümde hissettiğim sıcaklık daha çok dibe çekiyordu beni. Belkide ben artık dibe batıyordum ve kurtulamayacaktım.

-"Azra kendine gel az kaldı"

Son sözlerdi duyduğum, ben hep dibe batan taraf olmuştum. Tam yüzeyi gördüm derken bir anda tekrar çekiliyordum. Yorulmuştum artık bir daha çabalamayacaktım.  

GÖLGE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin