2:seni kocandan daha iyi becerebilirim

15K 852 1.1K
                                    

bölüm 2: seni kocandan daha iyi becerebilirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm 2: seni kocandan daha iyi becerebilirim

-

uyandığımda göğsümdeki ağrı biraz geçmiş, baş ağrım artmıştı. saate baktığımda iki saat boyunca uyuduğumu fark etmiştim. bir haftadır kesik kesik uyuduğum için iki saat deliksiz uyumak bayağı iyi gelmişti. salondan jiseok'un sesleri geliyordu ama normal sesler değildi bunlar. fısıldıyordu...

yavaşça yataktan kalkıp tişörtümle şortumu yeniden giydiğimde sesleri biraz daha net duymaya başlamıştım. telefonla konuşuyordu ama kiminle veya hangi konu hakkında konuştuğunu anlayamamıştım. bu yüzden hâlâ kilitli olan kapımı yavaşça açtığımda jiseok son sözünü söyleyerek telefonu kapatmıştı.

"bu gece geleceğim, güzelim. görüşürüz." salona adımlayan beni gördüğünde gülümsemişti. o an aptal yüzüne yumruğu geçirerek kime güzelim dediğini sormak istiyordum.

ama yapmadım... beni daha fazla üzmesine izin vermeden konuyu kapatmak, zamanı gelince de bu lanet oyunu bitirmek istiyordum.

"iyi uyudun mu?" diye sorduğunda öylesine kafa sallayarak tekrar yatak odasına dönmüştüm. hava çoktan kararmıştı ve jiseok bu gece gidecekti.

bana bir yalan uyduracak, acil işinin çıktığını söyleyecek ve beni evde yalnız bırakarak başka kadınların yanına gidecekti. bu benim kaldırabileceğimden çok daha ağır bir yüktü. ben hatayı kendimde arayıp sabahlara kadar ağlarken, o başka kadınlarla gününü gün ediyordu.

giysi dolabımı açıp oldukça pahalı olan siyah deri elbisemi giymiştim. bu elbiseyi en son saint laurent defilesinde giymiştim ve orada da kameraların önünde jiseok'la mutlu çift pozları vermiştik. aklıma geldikçe saçlarımı yolmak ve boğazım yırtılana kadar çığlık atmak istiyordum.

sarı saçlarımı da açık bırakarak makyajımı yapmış herhangi siyah bir çantayı da alarak odadan çıkmıştım.

hâlâ salonda oturan jiseok, beni görür görmez elindeki telefonu cebine sıkıştırmıştı. onunla yazışıyordu...

"nereye gidiyorsun?" ayağa kalkıp yanıma adımlarken sormuştu. yüzüne bile bakmak istemediğimden çıkışa doğru yürürken cevaplamıştım.

"heejin'le buluşacağım. geç gelirim."

"zaten benim de şirkette işlerim vardı. iyi eğlenceler size." bu saatte şirkette işlerinin olması imkansızdı. daha yalan bile söyleyemiyordu ama eski ben olsaydım bu yalana da inanırdım.

hiçbir cevap vermeden dışarı kendimi zor attığımda daha fazla tutamadığım yaşlar yanaklarıma akın ederken parmağımı ısırarak ses çıkarmamaya çalışıyordum. kalbim acıyordu ve bu acıyı tek başıma yaşamam çok zordu.

better than your husbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin