Bölüm 8•Ruhu yananlar

719 92 3
                                    


Selin ile Ulaşın yolda durduğunu görmüştüm fakat bu kadar da gecikeceklerini tahmin bile etmiyordum. Kantinden söylediğim tost olunca kalkıp tostumu alıp tekrar masama otururken üzerimde kantinde birkaç öğrencinin olmasının verdiği bir rahatlık vardı

Bir kaç kez parmakladigim tostumun soğumasını bekliyordum ki çekilen sandalye sesiyle cırladım

"İzin alsaydın keşke!"

Gözlerimi belertip son bir cık cık çekmek için kafamı kaldırdığımda yağız ı görmek beni bir hayli şaşırtmıştı. Hiç beklemeden çektiği sandalyeye oturdu. Daha önceden de dedigim gibi onu görmek istiyordum fakat yüzyüze gelmek istemiyordum. Beni cidden algilayamadığını düşünmeye başladığımda cümlemdeki her kelimeye vurgu yaparak tekrar konuştum "  git başka bir yere otur" dedim elini çenesine götürerek yeşil gözlerini üzerimde gezdiriyordu

"Ulaş nerde biliyor musun?"

Sorusunun üzerine üstümdeki şaşkınlıktan sıyrlırken omuz silkip tekrar tostumu parmaklamaya başladım. Onun bana yaptığı gibi umursamazı oynamak  hoşuma gitmişti. Elini masaya sert bir şekilde vurduğunda benimle birlikte tüm kantinin dikkatini üzerine çektiginde sakinligimi koruyarak yüzüne baktım. Bu sakinliği sadece en iyi kudurtucular bilirdi. Tepkisiz bir sekilde uzun bir süre yüzünü seyrederken Sert yüzüne dağılmış cillerinin ona ayrı bir hava kattığı gerçeğini düşünmeden edememiştim.

" Ne zamandan beri bu okulda okuyorsun" diye sorarken tostumdan bir ısırık alıp sahte bir gülümseme ile ona doğru uzattım. Bu teklifi reddederken sandalyesine  iyice yaslanarak kafasını geriye atmıştı. Sinirlendigini anlayabiliyordum parmaklarımda hissettiğim sızı ile dün geceyi hatırladığımda tüm cıvıklığımdan sıyrılıp sinirli bir şekilde sözlerime devam ettim

" Ulaş selini almaya geldi sabah.sonra bir ara yolun ortasında durdular. Bir daha da görmedim" dedim geriye attığı kafasını tekrar eski haline getirdiğinde saçlarını karıştırıp başıyla onayladı. Geldiği gibi hızlı bir şekilde masadan kalkmıştı 

"Benim sorum ne olacak karayel" diye çıkıştığımda bakışlarımı ondan ayirmadan yönelttiğim soru eşliğinde elimdeki kırıntıları cırpmıştım. Bakışları benden tostuma kayarken tepki vermem fırsat vermeden kenarını koparıp ağzına attı.

" Bugünden itibaren" Demesiyle ufak bir gülümseme gönderdim

" hoşgeldin"

Beni şaşırtmayip cevap vermeden arkasını dönüp uzaklaşmıştı

Yağız yanımdan ayrılır ayrılmaz kantinin arka girişinden selin girdiğinde ben ona me kadar boş bakıyorsam o da bana O kadar gülücükler  saçarak tam karşımda durdu. İçinde bastırmış olduğu duyguları az önce yağızın oturduğu sandalyeyi tutup sallayarak çıkarmaya çalışıyordu 

"dökül" dedim kaşlarımı kaldırarak tostumdan bir ısırık daha aldım. Tuttuğu sandalyeye söylediğim şeyle  oturmuştu

"hâlâ teyze olmadım mı?" Dedim kaşlarımı sorumla birlikte havaya kaldırırken  göz devirip söze girdi 

"Şu sana daha onceden de anlattığım olaylar falan vardı ya bunun torpidosunda  silah bulmuştum baya baya ulaşı takip ettirtmistim." Derken ellerini heyecanlı bir şekilde sağa sola savuruyordu " onun karanlık islerini öğrenip ondan nefret etmemden korkuyormuş derdi saçma davranışları bundan ibaretmiş" diye ekledi. Ağzımdan firar eden tost parçalarını umursamadan konuştum

" Ne salak bi düşünce bu"dediğimde kaşlarını çatıp kollarını birbirine bağladı

" Bence çok tatlı"dedi cümlenin sonuna doğru bildiğiniz lokum kıvamına gelmişti.

" eee şimdi manit misiniz değil misiniz?" Diye sorduğumda Sorumla birlikte  kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı sallayarak uzun tırnaklarıyla masada ritim tuttu

"Yani bence öyleyiz"derken zil çalmıştı "ilk derse niye girmedin sen" diye sorduğunda yüzümü buruşturup yüzüne baktım

"Nerden haberin oldu "dediğimde Kendinden emin bir şekilde Saçlarını geriye savurup güldü

"Velinin numarası yerine benim numaramı yazmıştık ya"demesine Sadece gülümsemiştim.

Ulaş Aydın

Arabanın kapısını açıp "Gelmiyor musun" diyen selini kendime doğru çekip öptüm. Bu hoşuna gitmişti.

"İşim var"Dememin üzerine  gülümseyerek başını olumlu anlamda aşağı yukarıya salladı. Normalde sekiz yüz tane soru sorar nereye gittiğimi en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışırdı. Onu öpmüş olmamın verdiği aptallık onu daha da çekici yapıyordu. Bana kalsa okyanus gözlerine bakıp saatlerce öpebilirdim onu.

Onu öpmek nefes almak gibiydi ve ben bu hayatımda zehirlenmeden aldığım ilk nefesi dün gece almıştım. Arabanın kapısını nazik bir şekilde kapatıp okula girdi. Benim yüzümden başı belaya girer miydi canı yanar mıydı bilmiyorum ama bu kadına aşık olduğuma ve onu canım pahasına koruyacağıma emindim.

Elimi cebimdeki telefona götürdüm. Sabah sessizce almıştım ve yağız beni üç defa aramıştı. Önemli bir şey olmalıydı yoksa yağız asla ikinci kez aramazdı. Hemen yağız ı arayip telefonu kulağıma götürdüm. Acmamıştı bunun üzerine hemen bildirim paneline mesajı düştü

"Çocuklar Demiri depoya götürmüşler seni bekliyorlar"

yazıyordu günün ikinci en iyi olayıydı bu avcumun içi kaşınmaya başlamıştı. Mesaja gülümseyerek telefonumu yan koltuğa atıp gaza köklendim.

Yağıza kendimden çok güvenirdim yıllardır en iyi dostumdu. Yeri geldiğinde benim için kurşun sıkıp kurşun yerdi bundan emindim.

Depoya geldiğimde yan koltuktaki telefonum ile torpidodaki silahımı alıp arabadan indim. deponun kapısında bekleyen Ali ile Kadir beni görünce selam verip deponun kapısını açtı.

" Vay vay " dediğimde sandalyeye bağlı adama doğru yürüyordum bugün keyifliydim belki fazla işkence etmeden öldürürdüm onu.

" Demir Birol" derken yere eydiği kafasını kaldırdı. Çocuklar baya hırpalamışlardı ağzı yüzü kan içindeydi. Silahımı yanağında acılmış yarasına bastırdım. Acı ile inlemesi hoşuma gidiyordu.

" mekanımı basma emrini sana kim verdi" diye sorarken bağrışımla bir anlık irkilirken hemen toparlanıp cevap verdi. 

" beni konuşturamazsın"dedi,Bu cesaret ona nereden geliyordu bilmiyorum ama hücrelerine kadar parçalamaya başladığımda da bu kadar ukala olabilecek mi diye düşündüm. Bunu düşünürken  depoyu kahkaham doldurmustu

"Oyuncaklarımı getirin"
Diye bağırıp adamlarıma emir verdiğimde Kadir hiç beklemeden çantayı getirip önüme koydu. Gözüme ilk çarpan bıçağı cıkartıp ucunu parmagima batırdım. Ufak bir dokunuş parmağımın kanamasına neden olmuştu.

" bu iş görür" diyerek Demir piçine baktığımda dehşete düşen bakışlarını saklamaya çalışarak  zorla gülümsedi.

" beni öldürürsen seni bulurlar Ulaş aydın" dedi.

"Onları da senin yanına gönderirim"diye cevap verdiğimde Omuz silkip elimdeki bıçağı yüzüne doğru salladım. bu sefer sesli bir şekilde gülen oydu.

" seni bulurlar ama sana gelmezler" dedi ağzındaki kanı yan tarafına tükürdü " Bu hayatta değer verdiğin en savunmasız insan kim Aydın" diye eklediğinde  kan beynime hücum etmişti beni Selin ile tehdit ediyordu piç! bıçağı yere atıp silahımı elime aldığımda bütün sarjörü Şerefsizin üzerine boşalttım.

AŞKIN GRİ HALİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin