●
İçim bu kadar yanarken bedenimi hiç bu kadar soğuk hissetmemiştim.Omzumdaki battaniyenin uçlarını tutmayı bırakıp yere düşmesine izin verdiğimde dışarının soğugunda içimin yangının da sönmesini umut ediyordum.
Gece saatin bilmem kaçıydı bilmiyordum bunu çokta umursamadan soğumaya yüz tutan kahve bardağımı elime aldığımda üzerindeki cekete sarılan selinin geldiğini farketmiştim. bizi tekrar ,bu sefer daha fazla korumayla, şehrin dışındaki eve kapatmışlardı." hasta olacaksın" dedi yerdeki battaniyeyi alıp üzerime örttüğünde teşekkür etmek yerine huysuzca kıpırdanıp battaniyeyi tekrar yerle buluşturdum.
" Üşümuyorum" dedim, Üşümuyordum zihnimde dönüp duran yağızın duygusuzlugu, soğukluğu içimin yanmasına bi hayli yetiyordu.
" Ne oldu biliyor musun" dedim bana acıyarak bakan seline bakmadan dışarıyı izleyerek konuşuyordum. "Gözümün içine baka baka umrumda değil dedi" bunu çok sık söylüyordu biliyordum. Fakat o an gözlerinde en ufak bir his görememek ilk defa beni bu kadar çaresiz hissettirmişti.
" İlk vurulduğumda bu kadar hasar almamıştim biliyor musun " diye eklerken elimi kalbime götürdüm " o yine aynı soğuk kanlılıkla benim yaşayıp yaşamadığımın bir önemi olmadığını söylediğinde yıkıldım" derken kalbimin üzerindeki elimi yumruk yapıp hafif bir şekilde vurdum "Tam buradan vurulunca yıkılıyormuş insan" dedim."Aramadı mı hiç?" diye yanıt verirken kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayarak gülümsedim
" yağız Karayel" dedim her şeyi anlatıyordu bu isim istediği cevabı da veriyordu acıyı içimden atarcasına nefesimi sertçe dışarıya verdim.
" yağız karayel" dedi. Aldığı yanıttan tatmin olmuş bir şekilde
Daha sonra önümde duran kahve bardağını alıp bir yudum aldı.yüzünü buruşturarak tekrar önüme aynı yerine koyduğunda" Buz gibi bu" derken bardağa bakıp omuz silktim.
" Sence bir nedeni var mı?" Dedim bakışından bile bir umut yakalamak istercesine karanlık balkonda yüzünü seçmeye çalışıyordum. bardaktan çektiği bakışları dediğimi anlamamış gibiydi " yağızın" diye açıkladığımda köşeli olan jetonunun düşmesini sabırla bekledim. "Beni orada bırakıp gitmesinin"
" ha" dedi anladığını belli ederek bir iki dakika dışarıyı izlediğinde kafasını iki yana sallayıp bana döndü "bence bundan bir ders çıkarıp uzak dur ondan" derken kahkaha atıp yaslanabildigim kadar geriye yaslandım.
" bunun için artık çok geç selin" dedim bu ağ içimde çok fazla yayılmıştı." Bu yoldan dönmek için artık çok geç" sözlerimin üzerine hiçbir şey demeden dudaklarını kemirdi. Bunu sadece gergin olduğu zaman yaptığını biliyor olmak beni güldürmüştü. Birinin her harektini tanıyıp bilmek güzeldi.
" saat geç oldu" dedi umutsuzca bir kere daha bana bakıp iç çekti " uyuyacagim"
" yatarım bir ara" dedim başımdan savmak adına söylediğim şeye inanmadığını biliyordum. Tıpkı bu gece gözüme bir damla uykunun girmeyeceğini bildiğim gibi.Her şeyden önce omzumda arada bir tutan sancı çivi gibi çakılı kalıp yatmama asla izin vermiyordu.
Selin gittikten sonra yarım saat kadar daha boş boş düşüncelere dalıp zaman öldürdüğümde ayağa kalkıp odama girdim. Uzun bir süre üşüdükten sonra ısınmak dünyanın en güzel hislerinden biri olabilirdi. Balkonda yerde duran battaniyeyi umursamadan yatağıma oturduğumda elime komidinin üzerinde duran telefonumu aldım. Bi umutla yaşıyordu insan hep benim de şu an ki umudum yağızın bir şekilde bana ulaşmaya çalışmış olmasıydı. mesajlar kısmına girdigimde gördüğüm mavi tikler gülümsememe neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN GRİ HALİ
Teen Fictionplatonik #7 badboy #4 gençkurgu #38 Sıralarına geldi **bu uyarı kesinlikle göz zevkiniz ve sövülecek sülalem içindir** >İlk bölümler acemilik eseri olduğu için çok da şey etmeyin Düzeltmeye kasamadım Öpüyorum • Esin Varol, sadece senin benim gi...