Bölüm 17•Söz kurşunu

501 50 20
                                    

Medya: Yağız Karayel

"Silahım parçaladığın arabamın içindeydi"

"Tanrı her iyi insana karşılık bir kötü insan yaratır" derdi annem. Her iyi insana karşılık bir kötü, her kötü insana karşılık bir iyi insan.

Meraklı gözlerle ona bakıp şu soruyu yöneltirdim;

'Tanrı neden hep iyi insan yaratmıyor ki?"

Soruma kafa sallayıp gülümserken
"Dünya iyi ve masum insanlar için dönmeye devam eder"derdi kuru bir öpücük kondurmayı ihmal etmezdi.
"Tıpkı senin gibi"diye eklerken ufak bedenimi kolaylıkla kucağına alırdı.

"Anladım anne"derdim. Hiçbir şey anlamazken bunu bilen annem yine de konuşmaya devam ederdi

"Kötülüğün olmadığı yerde iyilik aranmaz hayatım. Tıpkı düşmanın olmadığı yerde savaşın olamayacağı gibi." Minik ellerimi avuçlarının arasına alırdı "sana masalsı bir dünyanın varlığından bahsetmeyeceğim esin. Çünkü sen akıllı bir kızsın. Sana dünya üzerindeki kötülüklerden de bahsedeceğim ki onlarla savaşman daha kolay olsun" diye eklerken tekrar gülümseyerek kafamı salladığımda devam ederdi
"Sonra ne yapacağız biliyor musun?Hep böyle iyi kalman için seni iyi,vicdanlı insanlarla karşılaştırsın diye Tanrı'ya dua edeceğiz"

Ediyordum, hep ettim. Annemle o iç ısıtan diyaloglarımız sona erdiğinde bile kafamı yastığa koyduğum zaman aynı duayı ettim.

Fakat ne olmuştu?

İçimi yakan, kül eden bir şeytana aşık olmuştum.

Bana kötülükleri anlatan annemin asla üzerinden geçmediği kötülükleri görmüştüm onda.

Onun kötülüğüne yetişemiyordum.

Savaşamıyordum.

Keşke bana masalsı bir dünyadan bahsetseydi. İyilerin hep kazandığı kötülerin de bir şekilde yok olduğu masalları...

O zaman bekli bir ümit bile olsa prensin beni bu karanlıktan çekip almasını beklerdim. Bu sarmaşık gibi bedenimi,ruhumu saran, beni zehirleyen karanlıktan beni çekip alması için dua ederdim.

Mükemmel bir baş ağrısı ile gözlerimi açtığımda yine depo gibi bir yerdeydim. Mıknatıs gibi buraya çekiliyordum sanırım buğulu gözlerle etrafı incelediğimde bir yığın insanın tepemde olduğunu gördüm.

"Sonunda" dedi tam karşımda duran sarışın adam "prenses de uyandı" baş ağrımı umursamadan bağırdım

"Bırakın beni" dedim, sesimin titrememesine özen gösteriyordum. Bana yaklaşan sarışım adam çenemi nazikçe tutup yan tarafıma çevirdi. Başına dört kişi tarafından silah dayanmış yağız sinirli bir şekilde bize bakıyordu

"Bırakacağız" dedi "eğer yağız Karayelin cidden zaafı değilsen" diye eklerken kafamı tekrar kendine doğru çevirdi "ya da belki bırakırız" belkiyi vurgulamıştı. Başımı tekrar yağıza çevirdiğimde konuştu.

"Arabamı parçalayan aptal bir kız sadece" dedi yine aynı sarışın adam kahkaha attığında yağız ona ölümcül bakışlar gönderiyordu

"Çömez Fuat bile seni, yağız karayeli bu kızla tehdit etmeyi başarıyor." Dedi bana bakıp göz kırptı " doğrulttuğu silahı asla sıkmadan indirmeyen yağız Karayel bu kız için Fuat'a teslim oldu"

AŞKIN GRİ HALİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin