Bölüm 7• Kelebekler aşkına

743 93 13
                                    


Selin'e dünkü rezilliğimi anlatmamıştım çünkü dün ulaş ile yaşananlara o kadar kafayı takmıştı ki şu an araba kullanmasına bile izin vermeden okula benim bırakmamın daha sağlıklı olduğunu düşünüyordum.

Güç bela kalktığım yatağımı toplamaya dahi tenezzül etmeden masamda duran ıslak mendil dağını kucaklayarak banyoya girdim. Banyodaki çöpe zorla tıkıştırdığım ıslak mendillere omuz silkip bir çırpıda kıyafetlerimden kurtularak kendimi suyun altına atmıştım. hafif soğuk suyun beni ayıltmasına izin veriyordum. Vanilyalı duş jelimden yayılan koku güne puanımı arttırmıştı.

Dolabımdan aldığım  tayt üzeri sweat kombinimi üzerime geçirdim telefonum ile  anahtarımı içine bir kaç tane kitap defter koyduğum ve  lise hayatım boyunca onunla idare ettiğim çantamın içine fırlatıp odamdan çıktım. Selin büyük ihtimal tost yapıyordu çünkü kendini vlogger sanan Selin her gün  avokadolu tost yiyordu.

"Lütfen bol kaşarlı sucuklu bir tost, ya da krep olsun Allah'ım" diye mırıldanarak aşağıya indiğimde mutfakta Selin'i göremedim

"Nerdesin aptal aşık"

Evde gezinirken koltukta uyuyakaldığını gördüm. Çok tatlı uyuyordu ama bu pislik yapmayacağım anlamına da gelmiyordu. Hemen yanında duran AirPortlarını usulca kulaklarına yerleştirip İPhone un en gıcık olan alarmını, hangi zaman zarfında duyarsanız duyun tüylerinizi diken diken eden melodiyi son ses çaldım. Olduğu yerden şıçrayarak uyanmıştı.

"Hay senin..." derken kulağındakileri çıkartıp sinirli bir şekilde bana döndü sırıtıp telefonumu tekrar çantamın içine attım

"Hiç senlik bir hareket değil bunlar Selin Güney , genelde sen beni sürüklersin"

Tepki vermeden giydiği beyaz üzeri pembe çiçekli elbisesini eteklerinden tutarak düzeltti

"Gece hiç uyuyamadım" derken Üzgün bir şekilde mırıldanmıştı

"okulda kahvaltı yapalım"

Cevabımı beklemeden orta sehpanın üzerine fırlatılmış olduğu çok belli olan anahtarının ucundaki pembe ponponu kavrayıp sıkıca tuttu.

"Benim arabamla gidelim" Dememin üzerine sadece omuz silktiğinde Kapının önüne koyduğu bel çantasını eline alıp anahtarı içine koyduktan sonra kapıyı açtı

"Bayanlar önden" dedi Eli ile dışarıyı işaret edip sırıttığında kapının önünde ulaşın Jeepini gördüm.

"Tüh keşke ilk sen çıksaymışsın"diyerek Kenara çekildiğimde Selin dışarıya bakabilmek için ufak bir çaba sarfedip ulaşı görüncr sert bir şekilde nefesini dışarıya verdi

"Niye geldin" demişti ona doğru bakarak, bunu duymadığının farkında olduğunu umuyordum.

"Git öğren" diyerek onu dışarıya doğru iteklediğimde spor ayakkabılarımı yavaş bir şekilde giymeye başlamıştım. Selin bastığı yerden alev çıkarabilecek derecede sinirliyken ulaşa doğru yürüyor, arabadan inen ulaş ise Selin'i arabanın önünde bekliyordu. Ben ise o sırada onlara inat çok sakin bir şekilde yağız ayısı etrafta mı diye sağa sola bakınıyordum. sebepsiz bir şekilde onu görmek istiyordum fakat karşı karşıya gelip de yüzüne bakmak istemiyordum.
Kapıyı kapattıktan sonra omzumdan düşmekte olan çantayı düzeltip Selin ile ulaşa baktım. Selin olduğu yerde ufak bir sinir krizi geçirip ulaşın arabasına bindiğinde burada olduğumu belki görür diye parmak uçlarımda yükselip onlara baktım. Çoktan arabaya binen Selin'i filmli çamlardan göremiyorken ulaş bana doğru dönüp bağırdı

"Selin'i ben götüreceğim okula" dediğinde göz devirmiştim O buradan da anlaşılıyordu zaten.

"Hiç sorun değil bakın siz keyfinize" diye Onun gibi bağırdığımda anahtarımı kavrayıp arabama yürüdüm

Selin Güney

"Sana bin dedim"

Her zamanki gibi bağırıyordu. Kafamı iki yana sallayarak ayakkabısı ile uğraşan Esin'e döndüm

"Bugün beni esin bırakacak. Sen de dün beni nasıl buraya fırlatıp defolup gittiysen tekrar öyle defol Ulaş bey" derken kaşlarımı çatıp ellerimi yumruk yaptım derin bir nefes alıp kafasını geriye attı

"Eğer şu lanet arabaya binmezsen..." dedi kafasını tekrar indirip "yemin ederim okula gidecek ne bir araba ne bir bacak bırakırım burada"

gözleri bacaklarıma kaydığında Bunu yapacak deliliğe sahip olduğunu biliyordum. Elimden bir şey gelmediğinde olduğum yerde ufak bir sinir krizi geçirdikten sonra manyağın arabasına bindim. Esin kapının önünde anlamsız bakışlarla bize bakıyordu. Kollarımı havaya kaldırıp beni görüyor mu diye kontrol ettiğimde boş olan bakışlarından beni görmediğini anlamıştım

Esin "Selin'i ben götüreceğim okula" diye bağıran ulaşa döndüğünde tam net göremesem de göz devirdiğinden emindim. Bu gülmeme neden olmuştu

"Hiç sorun değil bakın siz keyfinize" diyerek bıkkın adımlarıyla arabasına yöneldi.

Ulaş arabada bana hiç bakmıyor sanki buraya gelip beni almasını ben istemişim de zorla gelmiş gibi davranıyordu

"Derdin ne senin?" dediğimde beni dinlemiyordu bu sefer daha sesli bir şekilde bağırdım

" Allah aşkına sana diyorum duymuyor musun!?" dememle Arabayı aniden durdurduğunda yanımızdan arabasıyla geçip giden Esin'e baktım

"Bak Selin" dedi uzun zamandan sonra kelebek yerine ilk defa adımı kullanıyordu. "Seni yanımda istiyorum"

Cırlamak için kendimi hazırlıyorken bunu beklemiyordum.

"Sana aşık oldum kelebek"  dedi ağzımı konuşmak için aralayıp tekrar kapadığımda elini direksiyona sert bir şekilde geçirdi Bu irkilmeme neden olmuştu

" beni tanıdıkça benden nefret etmenden deli gibi korkuyorum" diye sözlerini bitirdiğinde tarifsiz bir duygu karmaşası vardı içimde bana bir sürü duyguyu ayni anda yaşatabilen adama baktım

"Sana aşığım Ulaş Aydın" dedim daha sonra derin bir nefes alıp devam ettim "insan aşık olduğu insandan nefret edebilir mi hiç?"

"tüm kötülüklerini biliyorum" derken kafasını bana doğru çevirmişti "yağız ile ortadan kaybolduğunuz da dünyayı kurtarmaya gittiğinizi falan düşünmüyordum zaten"

Tek kaşını havaya kaldırdığında devam ettim

" biliyorum ulaş tek derdinin şirket olmadığını yer altıda daha geniş bir ağa sahip olduğunu biliyorum. Ne kadar delirebildiğini delirdiğinde karşındakilere neler yapabileceğini biliyorum" diye ekledim

"Buna rağmen" dediğinde sözünü bitirmesine izin vermeden konuştum

"Buna rağmen" dedim elimi şakağına götürdüm

"burada" dedim Ağır hareketlerle elimi kalbine doğru indirrmiştim

" burada" diye eklerken bu sefer oturduğum koltuğu gösteriyordum

"burada olmaya devam ettim ve edeceğim" diye eklediğimde yine dünkü gibi  tekrar elini koltuğumun arkasına alıp dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Bir müddet böyle durup kendini geriye çektiğinde gülümsedi

"Bu kadar zeki olduğunu bilmiyordum kelebek" dedi onun gibi gülümseyip bu sefer öpen taraf ben oldum

"Torpidoya sakladığın silahtan da haberim var" dedim

AŞKIN GRİ HALİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin