-5-

2.2K 169 84
                                    

**Gönderilen: Noah

Tamam, sorun değil. Okulu ayarlayabilirim. Ne zaman?


Noah'dan gelen cevapla gözlerimi kocaman açtım.

"Bu akşam."

---

Dersten çıkmak için hızlıca izin istedim ve Barış'ın "Sorun ne?" bakışlarını görmezden gelerek dışarı çıktım. Bunun sadece bir şaka olduğuna ve programın başlamasına daha iki ay olduğuna inanmak istiyordum. Aksi takdirde işler çok karışacaktı.

Mesajla vakit kaybetmemek adına Noah'yı aradım. Evet, ilk defa konuşacaktık telefonda. Ama şu an başka çarem yoktu. Noah da ilk çalışta açtı zaten.

"Selam!"

"Noah, ne demek bu akşam? Hadi, bana sadece şaka yaptığını söyle."

"Üzgünüm ama bize de şimdi söylediler. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, Melodi."

"Canım benim, her şeyi geçtim de benim okulum var ya hani. Onu ne yapacağız?"

"Ben aslında onun için bir şeyler düşündüm." dedi biraz çekingen bir tavırla.

"Ne düşündün acaba? Ay, 'sana burada bir okul ayarlarız.' de de bayılayım şurada." deyince birkaç saniye durdu.

"Şeyy..."

"Noah, ciddi olamazsın!"

"Ya, seni de anlamıyorum ki. Hem bizimle programa çıkacaksın hem de burada bir okula gideceksin. Bence çok güzel bir fırsat senin için."

"Peki, uçak biletim, daha çıkmamış vizem ve bu ani gidişe ailemin tepkisi ne olacak?" dediğimde ofladı. Sonra arkadan Gus'ın sesini duydum.

"Ben bilet ve vize işini hallettim. Ailenle de sen konuşursun artık, bebeğim."

"Noah, şunun kafasına bir tane vursana." dediğim an karşıdan gelen "Ah!" sesiyle güldüm. Alıştı bu da iyice, oh olsun!

Sonra, derse geri dönmem gerektiğini hatırladım ve akşam konuşmak üzere anlaştık. Akşam derken, ben gitmeden önce işte. Anladınız siz.

Sınıfa girdim ve Barış'ın yanına oturdum.

"Ne oldu kızım ya?"

İrem de arkasını döndü ve aynı şeyi sordu.

"Sonra, tamam mı? Alternatif bir felaket önleme konuşması hazırlamam lazım şu an."

İkisi de onaylayıp dersi dinlemeye döndüğünde ben de annemlere ne diyeceğimi düşünüyordum. Bir sürü seçenek düşündüm. Hepsinin sonucunda ne olacağını düşündüm. Ama en iyisi, direkt anlatmaktı olayı. Dolandırmadan. Çok vaktim yoktu çünkü. Onlarla konuşsam bile içimi rahatsız eden bir şeyler vardı. Ben hazır mıydım peki?

Hayır.

İki ay içinde olayı iyice sindirip gideceğimi düşünüyordum. En azından kendimi hazırlayabilirdim. Resmen bilmediğiniz bir yerde tek başınasınız. Ne bileyim, zor bir şey bu.

Önümde sallanan el ile kendime geldim.

"Ohoo, durum fena. Dalmış bu uzaklara."

"Barış sus ya! Şimdi bize de anlatır Melodiciğim olayı, değil mi?"

"İrem, farkında mısın bilmiyorum ama zil çaldı ve Melodi duymadı bile."

"Oha, cidden!"

Tepkilerine güldüm.

Şansın MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin