-20-

1.4K 104 192
                                    

MEDYA: Ross😻

Kapıyı açınca "Ah, ne çabuk döndün? Ben Ross'la sabahlarsınız diye düşünmüştüm. Malum, Ross pek sever." diye ekleyip güldüm.

"Çok da sevmem aslında." dedi Gus'ın arkasından kafasını uzatıp gülümseyen Ross.

Galiba bir dakika falan hiçbir tepki vermeden Ross'un yüzüne bakakaldım. En sonunda elini yüzümün önünde sallayıp "Hey!" demesiyle kendime geldim ve sesimin titremesine engel olmaya çalışarak konuştum.

"Kaba olmak istemiyorum. Ama böyle bi-birden karşımda görünce..."

Gülüp kafasını salladı. "Sorun değil. Ben alışığım."

Tanrım! Üstüne atlamamak için zor duruyordum. Ne konuşmam gerek? Ne demeliyim? Hiçbir şey bilmiyorum şu an.

"Hoşgeldin bu arada. Odam biraz dağınık ve üstüm-" deyip kıyafetlerime baktım. Gereğinden biraz kısa yeşil bir şort ve beyaz, üstünde avokado olan tişörtümle bir pijama takımı giyiyordum. Saçımı iki yandan bağlamıştım ve uzun peluş çoraplarım vardı ayaklarımda. Anlayacağınız, iki yaşında bir bebeğe benziyordum.

"Üstün çok tatlı." dedi Ross. Gel de ölme şimdi. "Bu arada hoşbuldum." diye ekledi.

"Girsenize." deyip elimle odamı gösterdim ama Gus, Ross'u omuzlarından çevirip konuştu. "Yok, biz terasa gidelim. Sen de üstünü değiştirip gel."

Onu sinir etmek için tam giderlerken seslendim. "Niye? O kadar mı çirkinim?"

"Hayır. Bir bebeğe benziyorsun."

Kaşlarımı kaldırıp verdiğim cevap birkaç saniye donmasına neden olmuştu. "Halbuki sen seversin bebekleri."

Ross arada kalmış, bir şey anlamadan bir bana bir de Gus'a bakıyordu.

"Ben mi salağım?" diye sordu.

Kıkırdadım. "Hayır, hayır. Neyse, ben üstümü değiştirip geleyim."

Odama dönüp hızlıca dolabımdan bir şeyler aldım. O an ne giydiğime pek bakmadım açıkçası. Tek düşündüğüm Ross'la tanışmamdı. Gri bir sweatshirt ve tayt giydim. Çoraplarımı da çıkarmadım. Beyaz sporlarımı ayağıma geçirip odadan çıktım.

Terasa çıktığımda ikisi de oturmuş gökyüzüne bakıyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Terasa çıktığımda ikisi de oturmuş gökyüzüne bakıyorlardı.Bu gece fazlasıyla yıldız vardı. Sanki kaysınlar da biz dilek tutalım diye.

Aralarına oturup elimle kutup yıldızını gösterdim. Çünkü hep çok severdim ona bakmayı. Her zaman yeri aynıydı, birilerine yol gösterirdi ve bence bu çok anlamlı.

"In this world of the sky full of shooting stars, put all your efforts to be someone's pole star."

(Gökyüzünün kayan yıldızlarla dolu olduğu bu dünyada, birinin kutup yıldızı olmak için tüm gücünü sarf et.)

Şansın MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin