~MEET~

18 4 2
                                    


- Ian'ı tanıyorsun öyle deil mi?

Soğuk görünüyordu, kolay kolay bilgi vermez gibi. Yanındakiler sınıfa girmişti. Direk ona karşı sorduğumdan dolayı kendilerini gerek görmemişlerdi.

- Sanırım , neden?

- Onunla konuşmam lazım.

- O zaman niye sadece onu bulmuyorsun?

- Onu okulda uzun zamandır görmedim.

- Sen hangi sınıftasın? Ian'ı pek tanıyormuşsun gibi görünmüyor. Bu saatte asla okulda bulunmaz. Muhtemelen internet kafede filandır.

Bu kötü olmuştu. Tüm cesaretimi toplayıp yüzleşmek için gittiğimde bile kalesinde deildi. Gittikçe konuşma da çekilmez hale geliyordu. Çok kestirme cevaplar verip daha çok soru sormama neden oluyordu. Üç seçeneği vardı. Bir ne kadar merak ediyordum , iki amacım neydi ve üç belki beni ağına çekmek istiyordu. Ses tonu bana bunları fısıldamıştı gizliden.

- Of napıcam ben (mırıldanma)

- Seni Chris'le görmüştüm, şimdi de Ian. Sonra kim? Ryan mı?

Bu beni haddinden fazla kızdırmıştı. Ne onlarla fazla mı ilgiliydim. Benim
Tek aklımdaki hikayemdi. Bu sorusuyla sesim daha yükselmeye devam etti.

- Ahh, Ryan mı? Geç kaldın onu çoktan denedim. Karakter olarak, yanlış anlama. Seni de denedim sayılır, sanırım sen buna sahip deilsin.

Dediklerimi tam tahmin ettim gibi anlamamıştı.

- Bizden ne alıp veremiyosun anlamadım.

- Ian belki bana yardım edebilir, yada Ryan. Hmm sen de olabilirsin.
Çizimin iyi mi? Hayal gücün? Bana gerçekten yardım edebilir misin?
Çünkü ihtiyacım var.

Dediklerime biraz daha anlam vermiş gibiydi.

- Kulağa resim gibi geliyor.

- Fakat aynı zamnda hikaye.

-Belki. (Gülümser)

--------------------------------------------------------

Okul çıkışı tekrar ek dersi ekmiştim.
Tıpkı Eliot'ın dediğini yapmıştım. Biz biraz daha konuştuktan sonra zil çalmıştı. Ama bana yardım edebileceğini söyledi yani fazla bir şey yapamamasına rağmen bana tavsiye verip düzeltmeler yapabilirmiş. Abisinin yayın evinde çalıştığını söyledikten sonra pekala anlaşılabilir biriydi zor olsada.

İnternet kafede Ian'ı bulamamıştım. Umutsuzca dönerken, yolun karşısında Ian'ı görmüştüm. Kalbim aniden hızlı atmaya başlamıştı. Hiç tanımadığım, ve muhtemelen kötü olduğunu düşündüğüm biriyle nasıl konuşabilirdim. Olmayan anksiyetem azmıştı.

Hava biraz kararmış ve soğumuştu. Ben ise hala yolun sonundaki saçları dağılmış, bu havada üzerinde kısa kollu ve ince okul gömleği olan birini süzüyordum. Nasıl hala okul kıyafeti giyebiliyordu gerçi şuan aynı kefedeydik. Bende ek dersi ekmiş ve okul kıyafetleriyleydim.

Bir banka oturmuş bir şeyler olmasını bekliyordum. O sırada kaşla göz arasında kaykaya binmiş ve gitmişti. Hala öylece bakıp duruyordum. Gözle görülemeyecek kadar uzaklaştığında panikle banktan kalkıp gittiği yöne doğru hızlı adımlar atmaya başladım. Bugün de kaçırırsam asla bulamayabilirdim. Bu pişmanlık duymama neden olabilirdi, hatta olucaktı. Oysaki benim mottom pişmanlık duymadan yaşayıp gitmek deil mi?

- Bu saatte birinin buralarda dolanması tuhaf.

Ona baktığımı görmüştü ve benim yanıma yaklaşmıştı. Haklıydı hava iyice kararmıştı. Saat yediyi çeyrek geçmesine rağmen. Ama aynı zamanda içim rahatlamıştı. Beni büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştı.

- Beni tanıyor musun?

- Yani aynı okuldayız ve bence okulda seni tanımayan yok.
(Bunları ağzımda gevelemiştim)

- Efendim?

-Hayır, ama seninle eninde sonunda tanışıcaktım. Bu yüzden ben Beatrice.

Bunları oldukça kendimden emin söylemiştim. Emin olduğumu görünce hava daha yumuşamıştı. Kendimle kısa bir süre gurur duydum. Çünkü birkaç hafta önce bu kadar cesur değildim. Ya hep, ya hiç hayat tarzım her şeyden beni alıkoyuyordu. Fakat şuan ki olduğum kişi hayalimdeki kişiye bile sığmıycak kadar özgürdü.

Uzattığım eli tutup;

-Ben Ian.

- Chris bana senden söz etmişti.

- O herif beni bulduğu her boşlukta lafımı ediyo!

Birden konuşma uslûbu değişmiş, kabalaştı. Oysaki daha demin gayet kibar konuşuyordu. Arkadaş deiller miydi?

- Siz arkadaş deil misiniz? Dönemin ilk gü-

- Deiliz. Umarım bunu o sana söylememiştir.

- Hayır, ben öyle sanıyordum. Neyse bana hikayemde yardım edebilirmişsin.

- Ben ne anlarım ki hikayeden?

- Aslında tam olarak hikaye deil. Çizim yapabilen birileri arıyorum.

- Yani ben mi?

- Öyle olmasını umuyorum.

- Yarın okulun ordaki parka üçte gelirsen belki yardımcı olabilirim.

- Ama okul vakti.

- Beni yalnızca orda bulabilirsin.

- Pekala, seni daha korkunç biri sanıyordum en azından söylentilerden.

- Çünkü adı üstünde söylenti. Ve belki biraz öyle olabilirim ama kızlara asla .

Çoktan kaykayına binmişti. Bu umursamazlığın kaçıncı leveliydi?
Üstelik sanırım kendini olmadığı kadar centilmen sanıyordu. Daha yeni Chris'ten bahsettiğimde korkunç görünüyordu.

Evin kapısına geldiğimde evde sesler yükseliyordu. Baskın olarak babamın sesi yankılanıyordu. Babamın hiç bu kadar sesini yükselttiğini daha önce duymamıştım. Kapıyı çaldığımda annem hemen beni odama çekmişti. Am görebildiğime göre abim salonun bir köşesine çekilmişti. Yüzünde morarık vardı. Babamın ise sinirden gözü dönmüştü. Ne olduğunu anlıyamıyordum. Annem lafa başladı.
" Abin edebiyat sınavından düşük almış." Demek babam bu yüzden çok sinirlenmiş ve vurmaya kadar ileri gitmişti. Dean için çok üzülmüştüm. Yalnızca sınavdan düşük almıştı bunu haketmemişti. Eğer benim yaptıklarımı öğrenselerdi bana ne olurdu? Babam beni de döver miydi?
Annem sözlerine devam etti, "Bugün de okuldan kaçmış hemde kız arkadaşıyla" birden aklıma yarın okuldan kaçma planı yapıp Ian ile buluşucağım geldi, sanırım yapmamalıydım. "Baban da bunu görmüş! Neyseki sadece bir kez vurdu." Annem acele ile odamdan çıkmıştı babamı sakinleştirmek için. Biraz zaman geçtikten sonra abim odasına gelmişti. Yan odam olduğu için sesler olduğu gibi geliyordu. Hıçkırarak ağlıyordu.

----------------------------------------------------------

Şu son iki bölümdür hiç içime sinmiyo bölümler. Bakalım..

~~🐙🐙



Flowers Are Dead 🌺    [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin