Hikaye yazma işi kolaydı. Ama bir şey eksik gibiydi. Sanki istediğimi yazmıyormuşum gibi.
Çalışma masamda oturmuş bunları düşünüyordum. Birden annem odama dalmıştı. Biraz irkilmiştim. Annemin elinde lezzetli görünen meyve tabağı vardı.-Biraz içeriylede ilgilensen olmaz mı? Sürekli odana çekiliyorsun.
- Abimin başarılarını daha çok duymaktan bıkmıştım.
Annem tabağı önüme bırakıp saçımı okşamaya başlamıştı.
- Çok konuşuyor deil mi?
- Hemde nasıl.
Birlikte gülüşüp eğlenmiştik. Cidden bazen tek ihtiyacım olan şeyin annemin sevgisi olduğunu düşünüyordum.
Alnımdan öpmüş ve:- Salona gelmelisin. Şu soru bilip para kazanma programı başlamış. Abin ve baban soru için kavga ediyorlar.
Annemin davetini geri çeviremezdim, çünkü kavga edişlerini yalnızca duymak bile komikti. Annemin peşine takılıp salona gitmiştim.
☆~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~☆
Hani gece birden aklınız gereksiz bilgiler ile dolar patlama yaşarsınız ya, evet, tam olarak onu yaşıyordum. Neyin eksik olduğunu sonunda anlamıştım. 'Samimiyet, gerçekçilik' Tam olarak eksik olan şeyler bunlardı.
Ne yazık ki aklıma tek gelen şey kaçamadığım yalnızlık ve kıskançlıktı. Yani demek istediğim karakterlerimi değiştirecektim. Kim olacaktı? Gerçek ve samimi. Evet aklıma gelen onlardı. Ama kim sevmezdi ki samimi eski arkadaşlıkları?
Şanslıydım. Okulda takıldığım kişi olduğu söylenemezdi. Boş zamanlarımda hep uğraşıyordum. Am bir türlü çizim yapamıyordum. Ne kadar denesemde yeteneksizdim. Her karede karakterlerim farklı bir sıfata bürünüyor, başka bir karakter oluyordu. Daha iyi kavramalıydım karakterlerimi. Bu da yalnızca gözlemle başarabilirdim. Ve maceram başlamıştı.İlk karakterime klübte gördüğüm uzun boylu olanla başlamıştım. O kolaydı, çünkü akılda kalıcı hatlara sahipti. Çevresi de olduğu için gizlenmek zorunda deildim. Ben sonuçta herkes gibi ordan geçen ve bakan bir yabancıydım. Bu politika ile halledemeyeceğim iş yoktu.
Çizimi kolay olduğu için onu ana karakterim yapmıştım. Yanlış mıydı?^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Sürekli hikayemi düşündüğüm için derslere katılımım düşmüştü. Sık sık azarlanmaya başlamıştım. Bu canımı sıksada gayet haklılardı. Çok fazla dalıyor, ders kitaplarımı önüme dizip alttan alttan çizim yapıyordum ve en kötüsü derslere geç kalıyordum.
Ama bunu durdurmam imkansızdı. Bu şey kesinlikle derslerden daha eğlenceli ve ilgi çekici idi.
İkinci kurbanım olarak (hiç farketmediğim) sınıfımda olan grubun diğer bir sakiniydi. Liste sırasında tam altımdaydı o yüzden muhtenelen hoca hiç uğraşmadan ikimizinde ismini çevre klübüne yazmıştı.
Evet, bahsettiğim kişi sessiz gibi görünen, orta boylu, kahverengi saçlı kişiydi. Adlarını bilmiyordum. Ve bu şekilde betimlemek zor geliyordu. Ad koymak zorundaydım. Şu aralar oldukça ısındığım bir isim olması nedeniyle Mike koymuştum bu kişinin adını. Diğerini ise Dylan koymaktan çekinmemiştim. Gayet de yakışıyordu bu isimler onlara.Ama tuhaf gelen neden bu çocuğu daha önce fark etmemiştim? Aynı sınıfta ve klüpteydik. Belki de şaç stili farklıydı. Şuan kahkülünden gözleri görünmüyordu.
***********************
Bu bölüm bayaa kısa oldu (gerçi diğerleride uzun deildi) pek içime sinmedi. Ama malesef elim kopmak üzere çünkü 2 saat araştırma yaptım. Neyse bu kadar boş yeter
~~~🐙🐙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers Are Dead 🌺 [BİTTİ]
Genç KurguYanaklarındaki ıslaklık kızıl, keskin güneşte daha bir belli olmuştu. Çünkü Güneş artık onun yüzüne bakıyordu. Gözleri kısılmıştı. Gözlerindeki damlalar yağmur gibi birden bastırdı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Donakaldım. Ve öylece izledim...