Sanırım hayatımdaki en stresli sabahtı.
Şöyle oldu; Sabahtan yani okula gitmeden önce -ilhamla dolup taştığım zamanlar- hikayemdeki karakterlerin isimlerini düzeltmem gerekiyordu, ama aklımda bir soru vardı. En kötü durum aklıma geliyordu. Hikayenin biri tarafından bulunması ve okunması. Bu çok korkutucuydu. O yüzden kendi koyduğum isimleri mi kullanmalıydım yada orjinal isimleri mi? Bu epey vaktimi almıştı. Öyle ki, saatin yedi kırk beşe yaklaştığını unutmuşum. Bunu düşünürken önüme düşen gizli bir gölge ile başbaşa olduğumun farkına vardım. Arkama ani hareketle döndüğümde abim ile karşılaşmak bana, manga kafede Chris'i gördüğüm anı anımsatmıştı. Bu hatırlamaktan en çok endişelendiğim anımdı.
Çevik hareketlerle defterimi kapattığım ve kucakladığım için hayal kırıklığına uğradığını sonuna kadar hissettirmeye çalışıyordu.- Napıyosun? Ders mi?
-Hayır, ama seni ilgilendirmez Ethan!
Gittikçe yükselen sesime karşı hiçbir tepki vermiyordu. Üstüne ucundan ucundan hala defterimdeki yazanları okumaya çalışıyordu.
Ethan ile aramızda 1,5 yaş vardı. Bu yüzden hep kendini benden üstün tutmaya ve eziklemeye çalışırdı. Artık bu yaptıklarının, onun hobisi olduğunu düşünüyordum.Mırıldanarak "yalancı" dedikten sonra eline malzeme geçmişçesine "Annem ve babam bunu duyunca kötü olabilir" dedi. Ve ayağa kalkıp odanın kapasına doğru, bir şey söylememi beklercesine yavaş adımlar atıyordu. Bende onu, tabiki, hayal kırıklığına uğratmamak için "Ama bunu sen söyleyemezsin"
Yalnızca omuz silkip "neden?" Dedi ve sırıtarak kapımı çarptı.
Bazen şeytandan farkı olmuyordu. Ne yazık ki bu durumları daha çok yaşıycağımdan şüphem yoktu.
Bu konuyu durakta konuşmamıştık, hatta direk konuşmamıştık, muhtemelen kapandıda.
----------------------------------------------------------
Birinin dileği gerçek olmuştu. Okulumuzda hiç değeri olmayan klübler birden ikinci toplantılarını yapmaya başlamışlardı. Hikayeye başlayalı uzun bir süre geçmişti. Ve bitmek üzereydi. Güzel hikayem ve ilkokul seviyesi resimlerim kalmıştı elimde. Ama şunu itiraf etmeliyim. O boşluk artık varlığını belki biraz daha az hissettiriyordu. Belki de sadece kendimi dinlememeliyim, etrafımdakilere bakmalıyım.
Klüpte nihayet başkan seçimi zamanı gelmişti. Herkesin mantıksız vadetmeye başlamıştı. Onları düzgün dinleyemeyen seyirciler zaten kime oy verceklerini seçmişlerdi. Konuşmalar boştu. Herkes biliyordu. Her klüpte bu kuraldı, en güzel kız ve en yakışıklı erkek olurdu, hemde aday olsalarda olmasalarda.
Birden Christian yanıma yaklaştı.
- Oyun bana deil mi?
Artık bundan bahsetmesi sıkmıştı.
- He ondan.
- Hikaye mi yazıyorsun?
Hikaye konusunda dikkatsiz olmam benim hatamdı. Önümde açık olan hikayeyi pekte sıkıştırmadan kendime çektim.
- Ah e-evet. Ama sanırım bir ilham perisine ihtiyacım var ve de çizimi iyi olan bir meleğe.
- O yüzden mi manga kafedeydin?
- Evet. Sanırım.
- Sana yardım edebilirim. Ama ben deil. Ian ve Ryan ihtiyacın olan kişiler.
- Onlar kim ki?
- ( Eliyle sınıfımdaki arkadaşını göstererek) Bu Ryan . İyi biridir, tek sorunu fazla konuşmaz ve yaklaşması zor biri. Ian ise işte o biraz sorun. D'leri biliyor musun?
- Kızıl kovboy biliyorum.
- Aynen , işte o.
Kimden bahsettiğini anlamamak imkansızdı. D 'ler sorunlu bir sınıftı. Bunun yanında ise Kızıl kovboy dönem ortasından beri olan bir dedikoduydu. Okulun kapısında gördüklerimden yani Christian'ın arkadaşlarındandı. Pek aykırı bir tipti. Yalnızca bunu biliyordum
Klüp toplantısı boyunca istemediğim kadar yardımcı olmuştu Christian. Hikayemi saklama ihtiyacı duymamıştım ama çizimlerimi ölsem de göstermezdim. Bana birçok harika tavsiye vermişti. Bunlardan biri yazdığım olayları gerçekten yaşamam gerektiğiydi. Yoksa olaylar daha az gerçekçi olurmuş. Ve duyguları yansıtmam kolaylaşırmış.
Artık kaçışım yoktu, onlarla tanışmalıydım.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Ryan ile tanışmam gerekiyordu ve bana fırsat lazımdı. İçten pazarlıkçı biri olduğum için ona gidip " hey, hayat nasıl gidiyo bro!" Diyemezdim. Bu kadar geniş deildim. Fırsatım ayağıma geldi.
O anda zil çalmış ve tüm düşüncelerim dağılmıştı. Hoca "konuyu iyi kavrayın diye kağıt dağıtıcam. Kağıtları dağıtmak istey-"
"Beenn"
Tüm ders sessizliğimden sonra böyle arsızca bağırmam herkesi şaşırtmıştı tabi beni de. Hocanın yanına geldiğimde "Ah anlıyorum bayan TURNER sanırım daha sosyal olmaya çalışıyorsunuz. Bu güzel bir şey bunu yarın ki quizde de görelim lütfen"
Bütün sınıf yarın ki quiz için söverken ben hala Ryan ile iletişime geçmenin yollarını arıyordum. Her sıraya dikkatlice kağıdı koymaya çalışırken onun sırasına bırakırken uyuduğunu farkettim. O UYUYORDU. Tüm planım suya düşmüş bir şekilde kendi sırama çekildim. O zaman anladım. Ryan'la tanışmak çok zordu. Hemde sadece tanışmak. Peki Ian? Hayır, o daha zordu.ikiside o kadar yalnız ve asosyaldi ki yalnızca birbirleriyle iletişime geçiyorlardı.
Son umudumu, son kişide kullanmayı seçtim. Gerçi tanımıyordum ve Chris onun hakkında hiçbir şey söylememişti. Kendim keşfetmeliydim. IAN D sınıfındaydı ve o çocukta D sınıfındaydı bilebilirdi, sonuçta arkadaşlardı.
D sınıfının kapısında beklerken herkesin gözüne en az bir kez takılmıştım. Yabani davranıyorlardı. Ter kokusu, toz kokusuyla birleşmiş havasızlıkla donatılmıştı. Kızların etekleri normal okul formasının 3 cm yukarısında, erkeklerin ise (bazılarının ) yalnızca üzerinde atlet vardı. Ben nasıl bir yere gelmiştim. Sınıfa girmek için gelen 3 kişi vardı. sağ tarafta olan kişi aradığım yüzle örtüşüyordu. İşte sonunda buldum.
--------------------------------------------------------
Ne yazık ki telefonumun şarjı yüzünden burda sonlandırıyorum. Normalde daha uzun olcaktı :")
~Ren🐙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers Are Dead 🌺 [BİTTİ]
Genç KurguYanaklarındaki ıslaklık kızıl, keskin güneşte daha bir belli olmuştu. Çünkü Güneş artık onun yüzüne bakıyordu. Gözleri kısılmıştı. Gözlerindeki damlalar yağmur gibi birden bastırdı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Donakaldım. Ve öylece izledim...