23

483 19 0
                                    

21

Rabia çabuk iyileşti. Âdetâ doktorları şaşırttı. Perhizine itina ediyordu. Doktorların dediğini büyük bir dikkatle harfi harfine yaptı. Fakat doktorların ikisi de bu sür'atle iyileşmenin arkasında yalnız maddi bir tedavi olmadığını da hissettiler. Sinekli Bakkal'daki hastaları, şimdiye kadar ellerinden geçen bir hastaya benzemiyordu.

Doktor Salim'in en kuvvetli alakası, belki Rabia'nın ilk karın yarma ameliyatı yapacağı lohusası olmasındaydı.

İstanbul'un zamanında en moda dahiliyecisi olan Doktor Kasım'a gelince; o da Rabia'nın bütün kadın hastalarından başka olmasıydı.

Doktor Kasım, hastaların dimağlarına tesir yaparak tedavi etmek fikrini İstanbul'da yayan ilk doktordu. Daha henüz Avrupa'da, bilhassa İngiltere'de bir salgın halini alan psiko-analiz doktorları türememişti. Fakat Doktor Kasım'ın tatbik etmek istediği tarz İstanbul'un, bilhassa Nişantaşı'nın işsiz zenginlerini, bilhassa kadınlarını baştan başa tutmuştu. Refah içinde olan memur sınıfı sosyetesi, içtimaî bir değişiklik iptidasında idi. Kadın erkek karışık bir hayat nispeten yeni olduğu için hayli tehlikeli devrindeydi. Ailelerde yepyeni meseleler, buhranlar meydana çıkıyor, eskiden bahsedilmeyen, gizli olan şeyler meydana dökülüyordu. Ne kadar genç kadın, kocasının kendisini anlamadığını, mektep arkadaşının, yahut komşusunun kocasının "ruhunun eşi" olduğunu birdenbire keşfedivermişti. Bunun gibi, buna benzer, ekserisi cins meselelerine temas eden dertlerini kadınlar, bu vakur ve hastalarıyla kur yapmayan genç doktora dökmekten büyük bir ferahlık duyuyorlardı.

Fakat Rabia'da, Kasım'ın öteki kadın hastalarının müptela olduğu, hepsi birbirine benzeyen derûnî dertler yoktu. Rabia'nın daha doğrusu mesele telakki ettiği cinsi buhranı yoktu. Belki sanatı, belki muhiti onu küçük yaşından beri karışık cemaate alıştırmıştı. Onun sınıfındaki kadınlar esasen bu gibi şeylerden bir doktora bahsetmeyi hatırlarına getirmezlerdi.

Onlar, esasen ameliyat icap ettiren hastalıklardan başka, hem vücutlarının, hem de dimağlarının sıhhati için okuyucuya, üfürükçüye, hocaya müracaat ederlerdi. İçlerini dökmek meselesine gelince; çeşme başında, sokakta, tramvayda, tanıdık tanımadık, her kadınla mahrem hayat meselesini münakaşa ederlerdi.

Zihniyeti biraz bunlardan ileri olan Rabia vücudunun sıhhatini tamamen bir doktora tevdi etmeyi kabul etmişti. Fakat dimağının sıhhatini korumak için o, başlı başına bir usul buldu. Sade ve iptidaî, fakat makul bir usul. Ve biraz da iradenin kuvvetine bağlı bir usul.

Keder veren, korku veren her mevzudan kaçınıyor, ferahlı lâkırdı ediyor, şen insanlarla düşüp kalkıyor. Bilhassa İmam'ın ve Emine'nin lâkırdısı yasak olmuştu.

Bu usul, şuurunun alt tabakalarındaki korkunç unsurların uyanmasına, Rabia'yı korkulu rüya, kederli hulyâ şeklinde muazzep etmesine mâni oluyordu. Rabia' nın gözleri, bu devirde, hep güzel şeyler arıyordu. Esasen o muhitin eskiden beri gebe kadınlara tavsiye ettiği en mühim şey de buydu. Bilhassa güzel bir çocuk gördü mü, nerede olursa olsun durur bakar, uzun uzun çocuğun gözünü, kaşını ezberlerdi. Osman'ın Fransızca gazetelerinden, kutulardan kesip biriktirdiği bir güzel çocuk koleksiyonu vardı ki, mutlak yatmadan evvel her gece bunu gözden geçirirdi. Osman onu ileride yapacağı bir çocuk resmi için hazırlanan, etrafını tetkik eden bir ressama benzetiyordu.

Doktor Kasım her hafta geliyor, oturuyor, konuşuyor, fakat Rabia onunla sıhhate taalluk eden meselelerden başka bir şey konuşmuyordu. Artık kız kendi zihnine de, etrafına da karnı yarılıp çocuğu alınmanın tabiî olduğu hissini vermeye muvaffak olmuştu. En garibi, onun maruz olacağı tehlikeyi düşünenler artık kendi muhiti değil, Sinekli Bakkal mahallelileriydi.

Sinekli BakkalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin