Tom Odell - Sirens
Osman, arkası dönük bir şekilde bankta oturan Sinan'ı izledi bir süre. Her zamanki gibi ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu. Buraya neden geldiğini bile bilmiyordu. Sadece son günlerde Sinan'ın yanında olmak istiyordu. Buna kendisi de pek anlam veremese de belki de ilk defa gerçek bir arkadaşı olabileceği için böyleydi. Sonuçta Sinan olduğu gibi biriydi. Diğerleri gibi değildi, kimseye benzemezdi. Farklıydı, hem de çok.
Sinan'ın yanına gitmekle eve dönmek arasında git geller yaşarken; kendi salaklığına güldü. Madem eve geri dönecekti neden buraya kadar gelmişti o zaman, bilmiyordu.
Bu şekilde birkaç dakika daha geçerken Sinan'ın onu farkettiğinden habersizdi. Sinan onu izleyen birinin olduğunu hissetmişti tabiki ancak kim olduğunu bilmiyordu. Belki Işık'tır diye düşündü. Hoş bu saatte Işık'ın gelmesi imkansız gibi bir şeydi. Işık'ın gelmesini ister miydi, onu da bilmiyordu. Ya da belki de Eda gelmişti, yine birlikte içerlerdi ve ona Işık'a aşık olduğunu falan söylerdi. Ah, bunu kesinlikle istemiyordu.
Osman tam Sinan'ın yanına adımlayacakken bacaklarına sürtünen şeyle korkarak bir küfür savurdu.
"Hassiktir!"Sinan hemen arkasını döndü, Osman mı gelmişti?
"Ya napıyorsun ödüm bokuma karıştı it, böyle sessiz sessiz yaklaşılır mı insana?"
Sinan güldü, içten bir tebessümdü bu. "Köpeğe mi söyleniyorsun?"Osman Sinan'a baktı, yakalanmıştı tabii. Sinan'ın yüzündeki küçük tebessümü görünce o da güldü. "Ne yapayım? Hem, bu köpek niye bu kadar sessiz oğlum? Yanında dura dura sana benzemiş."
Sinan biraz daha genişletti gülümsemesini. "Siktir git."Karşılıklı gülerlerken Sinan umursamazca konuştu. "Ee iki saattir niye dikiliyorsun arkamda?"
Osman afalladı, burada olduğunu nasıl farketmişti ki? Yine de durumu çabucak toparlamaya çalıştı.
"Seni böyle görünce birazcık senin gibi durayım dedim böyle sessiz sessiz, sadece denizi izleyeyim falan.""Ee durabildin mi bari?"
"Yok be abi ortam adamıyım ben gelemiyorum böyle yalnız takılmaya falan."
"Belli zaten o." Osman güldü ama bu sefer Sinan gülmedi. Osman'ın yanından geçip içeriye girdi birkaç saniye sonra elinde iki birayla geri döndü. "Al."
Osman birayı alırken, sapmaz bir klişe olarak, parmakları Sinan'ın parmaklarına değdi. Osman bu küçük olayla içten içe ürperirken, Sinan farketmemişti bile. Osman birayı alıp hemen elini geri çekti. Birkaç saniye elini bakarken Sinan'ın çoktan banka oturduğunu farketmemişti.
"Gelsene oğlum, sabaha kadar orda dikilmeyi mi planlıyorsun?"
Osman aptalca şeyler hissettiği için kendine kızarak banka doğru ilerledi. Hem soğuktan ürpermişti o canım, Sinan'la ne ilgisi vardı?
"Böyle hiç konuşmayacaksan bana hava hoş ama konuşmamaya geldiğine pek inanamıyorum açıkçası."
Osman güldü, bu gece fazla gülüyordu.
"Osman sarhoş musun kardeşim? Dediğim her şeye gülüyorsun." Öyle mi yapıyordu. Hiç farkında değildi.
"Gülemez miyim, kardeşim."
"Ee niye geldin?" Osman gözlerini devirdi.
"Ne sorguladın be oğlum, öylesine içmeye geldim işte. Ha istemiyorsan gideyim." Deyip ayaklanmaya çalışırken Sinan onu kolundan tutup geri oturttu.
"Saçmalama, otur."Birkaç dakika hiçbir şey konuşmadan öylece biralarını içtiler. Herkes tarafından çok zeki olduğu bilinen Osman, konuşmak için konu bulamıyordu. En sonunda düşünmeden konuştu.
"Ee şu yeni gelen koçla nasıl aşık edeceğiz Burcu'yu?" Ne mükemmel konu ama.
Sinan garip garip Osman'a baktı.
"Ne bileyim oğlum. Ben anlamam öyle aşk meşk dalgalarından."İmalı bir şekilde konuştu Osman."Öyle mi?" Sinan Osman'a dönerken, ikiside bunun ne iması olduğunu biliyor ama anlam veremiyordu.
"Öyle."
Osman tıkanmıştı. Herkesin yanında en çok konuşan ve fikir sahibi olan Osman, Sinan'ın yanında ağzını açamıyordu. Sinan yüzünden diye düşündü. Kendisinin yanına gelende havasından kapıyordu işte, onun gibi suskun oluyordu Sinan'ın yanındayken.
Boş bira şişesini elinde sallayarak, boş olduğundan emin oldu. Yine de öylesine kafasına dikti şişeyi. Osman şu an yaptığı hiçbir şeyi neden yaptığını bilmiyordu. "Ben gideyim." diye mırıldandı ayaklanırken. Sinan da onun kalkmasıyla ayağa kalkmıştı. Osman arkasını döndüğünde, Sinan neden söylediğini bilmediği bir kelime söyledi ona."Gitme."
Osman ona dönünce toparlanarak tekrar konuştu. "Gitme yani işte bir iki bira daha içeriz, hem şu Kemal'le Burcu'yu da konuşalım." Sinan, Osman'ın yanlış anlamasından korktuğu için bir şeyler daha ekleme ihtiyacı duydu, "Şey yapalım, Kerem'le Eda'yı da çağıralım işte. Konuşuruz." Sinan bunu neden söylediğini bilmiyordu. Hoş neyi yanlış anlayacaktı ki, Sinan bilmiyordu. Oysa Osman çoktan kalmaya karar vermişti. Son söylediği şeyi duyunca hafifçe yüzü düştü. Sinan'ın neden onları çağırdığını bilmiyordu. Sinan onları çağırmak isteyince neden yüzünün düştüğünü de bilmiyordu.
Bu gece ikiside hiçbir şey bilmiyordu.
of yayınladım hadi bakalım sinman hikaye kıtlığı olduğu için yazmak istedim, umarım seven olur da hevesim kaçmaz dlmdkdf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙯𝙖𝙖𝙛𝙡𝙖𝙧 / 𝘴𝘪𝘯𝘮𝘢𝘯
Fiksi PenggemarSinan Işık'a aşık olurken Osman çaresizce izliyordu. [aşk 101, osman×sinan] #1 in love 101