1.Bölüm

1.7K 149 22
                                    

Bölüm adı : 'Pişmanlık kaç yıl sürer?'

İki abla birbirinden ne kadar farklı olabilir? Biri cadı, biri muggle. Ama bu kardeş oldukları gerçeğini değiştirir mi?

Hayır, değiştirmez.

Lily, Hogwarts'a gittiğinde olayları anlayamayacak kadar ve manipüle edilecek kadar küçüktüm.

Her daim birlikte olan biz, üç kardeş, birimizin cadı olduğu öğrenilince hayatlarımızı sonsuza kadar değiştirmişti.

O yıllarda Petunia, Lily gidince çıldırmıştı. Onu o kadar kıskanıyordu ki, cadı olmayı her akşam dilerdi. Belkide Lily'i kaybettiği içindir diye çok düşündüm ama hayır. O sadece kıskanıyordu. Onun gibi olmak istiyordu. Bunun için Hogwarts'a mektup yazdı ama sonraki gün Müdür Albus Dumbledore'dan gelen red mektubuyla, cadılıktan nefret etti. Sadece cadılıktan da değil. Normal olmayan her şeyden nefret etti.

O kadar büyük bir hırs kaplamıştı ki içini, Lily'i mutsuz edecek bir çok şey düşündü ve bunu benim üzerimden de yaptı.

Lily'siz geçen günlerde, Petunia bana daima cadılığın gurur duyulacak bir şey olmadığını ve onların hepsinin kötü olduğunu anlatırdı.

Her gece Lily'nin artık kötü biri olduğu için ağladığını, benim de ondan uzak durmam gerektiğini söylerdi.

O yıllarda sadece Petunia'yı ağlarken görmem bile dediklerine inanmam için yetmişti. Sonuç olarak, ablamı ağlarken görmek korkulu rüyam olmuştu.

Bunun yüzünden Lily'i suçlu bulmuştum. Ondan nefret etmiştim. Ondan sonra ailemizde sevinç kalmamıştı. Her daim beş kişilik olan masada biri gitmişti ve diğeri de masaya gelmeyecek kadar mutsuzdu.

Ben ise anne ve babamın konuştuklarını anlamayacak kadar küçüktüm.

Aylar hep böyle geçti. Lily'den gelen mektuplara cevap vermedik hiçbir zaman. Zaten bir süre sonra gelen mektup sadece anne ve babamaydı.Yaz tatilinde ise Petunia, babama yazı teyzem de geçirmek için yalvarmıştı. Babam kabul edince, ben de Petunia'yla gitmiştim. Lily'i sadece bir kaç kere gördük. Onun dışında o iki yıl sessiz ve sakin geçmişti. Bir gün kendi kendime yarattığım oyunlardan birinde, bir olay oldu.

Bahçemiz oldukça büyüktü. Bu yüzden kendi kendime bahçeye bir şey saklar, sonrasında onun yerini gösteren bir define haritası çizerdim.
O kadar fazla eşya saklardım ki, bir zaman sonra yerlerini unuttuğumda, haritalardan birini alır gömdüğüm yerden çıkarırdım.

O gün yine kendime define haritası çiziyordum. Petunia evde kaybolan eşyalarını farkettiğinde, eşyalarına dokunmamı yasaklamıştı. Sonrasında Lily 'nin eşyalarını saklayabileceğimi, zaten bir daha bizim yanımıza gelmek istemeyeceğini söyledi.

Bende Lily'nin eşyalarını sakladım. O seferde, onun saç tokasını almıştım.

Kağıda önce evi ve bahçeyi çizdim. Sonrasında bahçenin zambakların olduğa yere gömdüğüm tokayı işaretleyecektim ki mürekkebim bitti. Daha fazla mürekkep almak için masamdan kalktığımda ayak bileğimi masanın ayağına sıkıştırdığımı farkettim.

Kendimi geri çekerek çıkarmaya çalıştım ama olmadı. Defalarca uğraştım ama nafile. Masanın ayaklarında babamın taktığı ufak şeyler, oraya nasıl soktuğumu bile hatırlamadığım ayağımı çıkarmama  engel oluyordu. En sonunda yere düştüğümde içimi büyük bir öfke kapladı. Küçük bir şey de o zaman neden bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum. Belkide olay sadece masaya takılan ayağım değildi, belki de yalnızlıktan nefret ettiğimin acısıydı.

Sierra EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin