Bölüm adı: "Aklıma koydum, bitiricem bu hikayeyi."
"Lily!"
Arkamdan gelen ses, gördüğüm yüzü doğrularcasına hayretle bağırdığında donakaldım.
Bir süre öylece gözlerine baktım.
Hayal görmüyordum, ablam yaşıyordu.
Aklım, hayalim durmuştu. Ne kadar zaman olduğunu bilmediğim sürece onun gerçekliğini sorguluyordum.
Bir şey söylemek istercesine bağırmak istedim ama nafileydi. Sesim çıkmıyor sanki dilim tutulmuştu.
Beynim uyuşmuş gibiydi. "Abla?" dudaklarımdan dökülen sözcüklerle birlikte gerçeklik algımı yitirmiştim. Yer ayağımın altından kayarken Lily'in hızla bana doğru uzandığını gördüm.
Sesler anlamını yitirdiğinde dünya kararmıştı.
****
"Şuna bak hemen her yerde yayınlamışlar, bunları napıcaz peki."
"Daha sonra ilgileniriz önce bakanlığa gitmeliyiz."
Kafamda konuşan sesleri eşleştirmeye çalışırken beynim zonkluyordu adeta.
"Ah!" Ağzımdan çıkmasına engel olamadığım iniltiyle birlikte birilerin hareketlendiğini duydum.
"Sierra, iyi misin?"
Bileğimde hissettiğim sıcaklıkla birlikte gözlerimi araladım. Başta süzülen renkler yerlerini aldığında ayırt ettiğim yüzle elimi çektim.
Kendimi yattığım koltukta yukarı çekerken ablamın bana endişeli bakan bakışlarını gördüm.
"Sierra, benim. Korkma."
Gözlerimin yandığını hissediyordum. Lily karşımdaydı, kanlı canlı duruyordu önümde.
Ağlamam şiddetlendiğinde bir an olsun gözümden ayırmadım onu, sanki gidicekmiş gibi. Her an yok olabilirmiş gibi.
"S-sen nasıl.. Rüya değilsin, hayal değilsin."
"D-değilim değilim, S-sierra, kardeşim benim." diyerek kollarını boynuma sarıp başımı göğsüne yasladığında ağladım. Yılların acısını çıkarırcasına,o zamanlar dökmediğim her bi yaşın bedelini ödermişçesine.
Omuzumdam tutup yüzlerimizi hizaladığında çenemden tuttu. Gözleri ağlamaktan kızarmış, burnunu çekti.
"Ne kadar büyümüşsün. Harry'i doğurduğum yaşlara gelmişsin. Koca kız olmuşsun." diyerek gülümsedi. Gülümsedim. O hiç değişmemişti çünkü. Yüzünde yaşlılığını belirten birkaç kırışıklıkla hala yıllar önceki Lily'di.
"Seni çok özledim." diyerek saçıma bir öpücük bıraktığında abla sevgisini uzun bir aradan sonra hatırladım.
O ana değin farketmediğim Remus'u yanıma eğildiğinde fark ettim. Lily geri çekilirken Sirius'un yanında durdu.
"Sierra al bunu iç, iyi gelecektir." Dudaklarıma götürdüğü ılık içeçeği yudumladığımda duruma ne hızlı adapta olduğumu farkettim. İkinci kez yudumlarken bardağı elimle ittirdim."Şuan beynimi uyuşturmanın zamanı mı?"
Gözlerim hızla karşımda nemli gözlerle beni izleyen kişiye kaydı.
"A-abla... bir şey açıklamayacak mısın?" yutkundum.
Lily susup dudaklarını birbirine bastırdığında diğerlerine döndüm.
"Yoksa sizin haberiniz var mıydı?"
"Hayır, seninle beraber öğrendik bizde. Sen bayılınca seninle ilgilendik, bir saattir yatıyorsun."
Remus'un dedikleriyle birlikte aklıma hücum eden anılarla birlikte karşılık verdim.
"Harry? Severus? Onlardan haber var mı?"
"Harry iyi, Severus'da. Okula dönmüş olmalı." dedi Lily.
Üzerimdeki örtüyü ittirdim. "Sen onunla mıydın?" dedim. Başını yere eğdi. "Evet."
Peki neden, nasıl? Madem ölmemişti, ne diye saklamıştı bunca zaman. Harry'i nasıl bırakıp giderdi? Madem öldü numarası yapıp gitmişti niye geri dönmüştü şimdi? Kim yardım etmişti? Kimin haberi vardı? James de yaşıyor muydu?
Aklımda ki tüm soruları sormak için yutkunup ayağa kalktım. Her bir soru aklımdan geçerken ona doğru gittim. Evet, o birilerinin annesi, birilerinin arkadaşı olabilirdi ama her şeyden önce benim ablamdı. O yüzden gözlerine baktığımda tek bi soru sorabildim sadece. "Beni nasıl terk edebildin?"
Bunca zaman terk eden kaçıp giden hep bendim. Harry'i, herkesi ardımda bırakırken dahi ben kimsenin canını bu denli yakmamıştım.
"Özür dilerim."
İki kelime.
"Bu kadar mı?" dedim.
"Sierra. " iki elimi tutup sarılmaya çalıştı. Kendimi geri çektim.
"Beni nasıl bi sorumlulukla bıraktığını biliyor musun? Nasıl altından kalkamadığımı, kaçıp gittiğimi, hayatımdaki herkesin yok oluşunu. Yapayalnızdım ben. Kimsem yoktu. Harry'i nasıl bırakabildin? Nasıl, hangi düşünceyle? Şimdi kalkıp geri geldin ki - Harry nerede? " sesim sonda yükselirken Lily'in gözleri Sirius'u buldu.
"Sierra hadi gel hala şoktasın. Sakinleşince konu-"
"Dokunma bana!" Sirius'un kollarımdaki elini ittirdim.
"Sierra, Harry benim yaşadığımı bilmiyor hala. Onu görmek için gelmiştim ama okula giremezdim, inan senin burada olduğunu bilmiyordum. Ben - o yüzden Severus'tan yardım istedim. Onu dışarı çıkarması için, onu görmek için. Sonra da buraya Sirius ve Remus'tan yardım istemeye geldim. Seni-"
"Oğlunun karşısına kılık değiştirirerek mi çıkabildin? Evet, senin için büyük cesaret olmuş."
"Bekle! Severus'un karşısına mı çıktın? Harry'le kaybolmaları senin yüzünden miydi? Kendini Severus'a gösterirken bile beni- benim burada olduğumu bilsen gelmicektin değil mi? Benden mi saklanacaktın? Niye, neden söylesene!"
"Sadece Severus'un karşısına çıktım. Harry bilmiyor. Onunla kılık değiştirirek tanıştım."
"Oğlunun karşısına kılık değiştirirerek mi çıkabildin? Evet, ölü taklidiyle yıllar sonra dönen senin için büyük cesaret olmuş."
"Sierra ! Böyle olması gerekiyordu. Ben-ben o gün.. " diyerek arkasında olan sandalyeye yavaşça oturdu. Ağlıyordu, ağlıyordum. "James aşağıda onun karşısına çıktığında ölümü kesindi. Harry'nin çığlıkları hala zihnimde yankılanıyor. Orada ölüp dirildim ben. Uzunca bir süre kendime gelemedim. Bir kehanet yüzünden her şeyim alınmıştı. Uyandığımda ölümüm çoktan ilan edilmişti. Meğer Dumbledore farketmişti ufak da olsa yaşamak için ihtimalim olduğunu. Çok uzun bir süre sürdü. Uyandığımda zihnimdeki her şey yok olmuştu. Ne Harry ne James ne seni... Sierra. Kim olduğumu bile bilmiyordum. Bu halde ölüden farksızken sizin karşısınıza çıkmamın anlamı da yoktu. Dumbledore'da aynı fikirdeydi benimle ki, beni uzunca bir süre anılarımı geri getirmek için uğraştı. Sierra.. Özür dilerim. Çok.. Çok özür dilerim. "
Gözlerimi kapatıp bir şeyleri sindirmeye çalışırken hala kabus gibi geliyordu. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Sözlerinin doğruluğu ise şuan da umurumda olan son şeydi. Hayatımda bir şeyler rayında giderken şimdi tepetaklak olmuştu her şey.
Daha fazla kalmamak için hareketlendiğimde seslendi. "Sierra! Lütfen. Okula git ve her şey normalmiş gibi davran. Benden sakın bahsetme, lütfen. Eğer biraz olsun inancın varsa beni Harry'e söyleme. Henüz hazır değil."
Hiçbir şey söylemedim. Remus ve Lupin uzunca bir süre bizi dinlerken onların yanında konuşmak istemiyordum. Kendimi acınacak vaziyette gibi hissediyordum.
Hızla masadan cübbemi alırken onları orada bırakıp dışarı çıktım.
Ve ne zamandır tuttuğum nefesi bıraktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/220767565-288-k266531.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sierra Evans
FanfictionLily ve Petunia'nın küçük kardeşi, yıllarca Petunia'nın sözleriyle kardeşini hor görmüş, Voldemort saldırdığında pişmanlıkla kardeşinin ölümüne geç kalmış, geri kalan senelerde başka şehirlerde hayat sürmüş; şimdi geride bıraktığı, korktuğu ve her ş...