SEHER 3

798 31 3
                                    


Bir müddet gittikten sonra aniden ormanlık yola saptı araba. Seher'in kalp atışları hızlandı. Ormanlık alanda biraz ilerledikten sonra durdular. "İnip biraz hava alalım orman havası iyi gelir," dedi Hayri. "Hayır, ben inmek istemiyorum, hemen eve gitmem lazım," dedi Seher ürkmüş bir halde. Hayri kolundan sıkarak dışarı çekti Seher'i. " İnmeyeceksen ne diye bindin arabaya lan!" Dedi bağırarak.

Seher bu sesin Hayri den mi yoksa diğerlerinden mi geldiğini anlamadı. Bu ses Hayri'nin sesi olamadı. Diğer ikisi de inip geldiler yanlarına. Biri beline sarıldı Seher'in, diğeri de saçlarını avuçladı. Hayri'nin de yardımıyla yere devirdiler.

Biri ayaklarını, diğeri ellerini tuttu bileklerinden. Nefes alamıyordu, bağırmak istedi ama sesi çıkmıyordu boğazından. Dünya durmuştu, her şey durmuştu, bir tek Hayri hareket ediyordu.
Bir kaldırımın kenarında kendine geldiğinde önce rüyada olduğunu sandı, uyanmaya çalıştı ama uyanıktı. Üstü başı yırtılmış, bacakları kan içindeydi. " Bir araba çarptı bana galiba," diye düşündü. Öyle olmalıydı, aklına gelen şey olamazdı, araba çarpınca bayılıp kabus gördüm herhalde, diye geçirdi içinden. Sokak çok sakindi. Küçük sanayi bölgesinde bir yerdi, tam olarak nerede olduğunu çıkaramadı. Araba seslerine, ana caddeye doğru yürüdü. Caddeye çıkınca nerede olduğunu anladı. Eve yakın bir yerdeydi. Yürümeye başladı, hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordu. Kapıyı annesi açtı, acı bir çığlık attı, sarıldı, sonra sonra sordu durmaksızın:" Ne oldu kızım sana? Ne oldu yavrum?" Konuşmadı Seher, sesi boğazında düğümlendi.

Evin erkekleri henüz dönmemişlerdi. Semt pazarında Sebze tezgahları vardı, sabah erken çıkar, akşam geç dönerlerdi. Banyoya götürdü annesi Seher'i. Pınar'la Kader korkulu gözlerle  baktılar ablalarına. Kızının kıyafetlerini çıkarıp vücudundaki morlukları, kanları görünce gözyaşlarını tutamadı Sultan ana. Kızının saçlarına gömdü yüzünü; ağladı, ağladı... Tas tas sıcak sular döktü kızına; gözyaşları dinmedi, karıştı suya. Gözyaşlarıyla yıkadı kızını, saçlarını tarayıp tarayıp yeniden yıkadı. Seher kendine gelir gibi oldu, Yürek yakan bir feryat duyuldu, saatlerdir Seher'in boğazından çıkan ilk ses bütün sokağı inletti. Ana kız birbirlerine sarıldılar; olanlara, olacaklara, ağladılar, ağladılar....

Seher'i kurulayıp pijamalarını giydirdi, yatağına yatırıp yorganını örtü, başucunda oturup saçlarını okşarken dualar okudu annesi. Pınar'la Kader bir köşeye sinmiş halde izlediler olanları. Seher uyudu. Tatlı, huzurlu bir uykuydu, annesinin kucağındaki bebek gibiydi, yüzünde yorgunluk vardı sadece. Kızını yavaşça bırakıp kalktı annesi, küçük kızları da alıp sessizce çıktı odadan.

Biraz sonra kapı çaldı sertçe. Gelenler evin erkekleriydi. Komşular arayıp haber vermişlerdi. Kimi Seher'i sokakta Kanlar içinde gördüğünü, kimi evden gelen çığlıkları anlatmıştı. Telaşla koşmuşlardı eve. " Seher'e ne oldu?" Diye sordu Gani baba. " Şimdi uyuyor, iyidir." Diye geçiştirdi Sultan ana. " Ne olmuş peki?" Diye tekrar sordu baba. " Ne olmuşsa olmuş artık," dedi başını dik tutarak Sultan ana. Baba ve Hadi donup kaldılar, Engin ne olduğunu anlamadı. Gani baba, Hadi'ye dönüp ikiletmeden " amcalarını ara, hemen gelsinler," dedi. Sultan ana yalvardı," bu saatte kimseyi aramayın, sabah ola hayrola," diye. "Bu işin hayrı şerri yok," dedi baba," olacakla öleceğe çare yoktur," diye de ekledi. Ayaklarına kapandı Sultan ana kocasının," benim yavrum günahsızdır Gani, kıyma yavruma,"diye dil döktü ama en küçük bir yumuşama belirtisi göstermedi kocası.

SEHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin