Kara gözlere selam olsun SON

336 19 0
                                    

Her gün on iki saat köle gibi çalışmasına rağmen geceleri uyku tutmuyordu. Ranzadan uzandığı yerin tavanına tükenmez kalemle "Berfin" yazmıştı. Gece karanlıkta bile görebiliyordu yazıyı. İnşaatta sıva yaparken de malanın kenarıyla "Berfin" yazıp yazıp sıvıyordu. Cemal ifrit oluyordu Hüseyin'in bu hayalet hallerine. Teskin etmeye, moral vermeye çalışmış, olmayınca küfretmiş, hatta bir de tekme atmıştı Hüseyin'e.

Ama Hüseyin bana mısın demeden dalıp gidiyordu hülyalara. Köydeyken Berfin'le gizli buluşmalarında konuştukları geliyordu aklına. O da beşinci sınıfa kadar okuyabilmişti. Sonrasını okumak kız işi olmadığından alınmıştı okuldan. Ne ve olsa evlenme çağı yaklaşıyordu. Muş'un küçücük bir köyünde çocuk olmak zordu. Kız çocuğu olmak daha zor, çocuk gelin olmak daha da zordu. Asi bir çiçekti Berfin. Hiçbir zorluğa boyun eğecegi yoktu.

Evlendirilmeyi asla kabul etmemiş, ortalığı birbirine katmıştı. O da Hüseyin'e gizliden sevdalıydı. Ama onun gözü daha yükseklerdeydi. Çok yükseklerde. Hüseyin'e de çıtlatmıştı bunu azıcık. Gitmekten bahsetmişti. Aşkının buna yakıcı, böyle vazgeçilmez, ama bir o kadar da umutsuz olması boşuna değil. Hüseyin bu sırrı Cemal'le bile paylaşmamıştı.

Ustabaşı şantiye ofisinden çıkıp yanlarına doğru yürüyünce kuyruk canlandı. Kulak kesildiler. Adam sesini hiç yükselmeden, "İçerde birikmiş maaşlarınızı İstanbul'daki şirket merkezinden alacaksınız..." Deyince önce bir sessizlik oldu. Sonra homurdanmalar başladı. Ustabaşı dönüp gidecekken durup, " servis on dakka sonra kalkacak. Bir sıkıntı var mı?" Deyince sesler kesildi. İşçiler boyunlarını büküp sırayı bozarak, kendilerini şehre götürecek eski püskü işçi servisine doğru ağır ağır yürüdüler.

Hüseyin'in içine ağır bir huzursuzluk, derin bir keder çökmüştü. Bu dünyada Berfin'i Hüseyin kadar kederle, yakıcı bir hasretle düşünen bir kişi daha varsa o da Berfin'in annesiydi. Hüseyin köyden ayrıldıktan iki hafta sonra Berfin de ortadan kaybolmuştu. " Kirpigin yere düşmesin kızım..." Demişti giderken arkasından. O günden beridir her sabah namazda gözünü yükseklere dikip nazlı kızına, Berfin'ine dualar ediyor.

İşçi minibüsü çamurların içinde ağır ağır hareket ederken Hüseyin başını çevirip arka pencereden son bir kez baktı bitirdikleri binaya. Kapısının tam üstüne kocaman bir tabela asılmıştı:. "EDİRNE F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ." Cemal de dönmüş, aynı yere bakıyordu.

Bir an göz göze geldiler. Sonra ikisi de suçüstü yakalanmış gibi adeta utançla gözlerini kaçırıp başlarını çevirdiler. Eski püskü işçi servisi çamurlu araziden otoyola bağlanan yan yola çıkınca, taşıdığı sigortalı, kaçak, yaşlı, çocuk işçileri kucaklayıp hüzünlü bir geçmişten belirsiz bir geleceğe doğru hızlandı. Hüseyin içinden kara gözlere selam söylüyordu. Cemal içinden Hüseyin'e ve tabelaya dönüyordu.

SEHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin