BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL

495 20 1
                                    

Kemendi boynuma geçirip hiç tereddüt etmeden tabureye vurdum tekmeyi. Tabure yerde taklalar atarken, gözlerimi tavana dikip tekrar tekrar düşündüm. Bütün hayatım gözlerimin önünden bir şerit gibi aktı diye bekledim ama olmadı. Bu şekilde neredeyse on dakka geçti. Şeritlerin her bir karesinde onun gülen yüzü vardı. Sadece ondan ve aynı karelerden ibaret hayatım burada son bulacaktı, eğer yerde sırtüstü vaziyette uzanıyor olmasaydım...

İnsan kendini yatay şekilde asamıyormuş. Bunu keşfetmiş olmak içimde yeniden bir yaşama isteği uyandırdı. Kalktım, kemendi çıkardım boynumdan. Günlük intihar girişimimi tamamlamış olmanın verdiği iç huzurla mutfağa gittim. Üç yumurta kırıp kahvaltı yaptım. Traş oldum, giyinip dışarı çıktım.

Asansörde, emekli mafya reisi Kadir Amca'yla karşılaştım. "Günaydın Kadir amca," dedim, " günaydın Musti, n'aber? "Dedi. " İyidir be amca, ne olsun işte," dedim. " Biliyor musun Kadir amca? Aslında az önce intihar girişiminde bulundum,".  Demek geldi içimden. Sarılıp bana saçımı okşasın, şefkatini esirgemeyip merhametinden sunsun istedim. Ama demedim. Az önce intihar girişiminde bulunmuş biri gibi baktım sadece. Kendisi anlasın istedim. Bir şey demedi. Kahroldum.

Asansörden indikten sonra durdu, geri dönüp, " Senin gözlerinde bir şey mi var oğlum? ," Dedi. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. " Yok be amca, ne olsun işte, " dedim. "E, ne diye asansörde güneş gözlüğü takıyorsun dümbük? " Dedi. Eşekten düşmüş karpuz misalindeki eşek gibi hissettim kendimi.

Amaçsızca gezdim birkaç sokakta. Bugün ise gitmemek için geçerli bir sebebim var, dedim kendi kendime, işsizim çünkü. Son iki aydır öyleyim. İş dediğim de bir pizzacı da servis elemanlığı yapmak bir süre, yani bir günlüğüne. İşe başladığım gün servis motosikletini çaldırınca, " sen bir daha gelme! " Dediler. Ondan önce hiç çalışmadım zaten.

Sağ olsun, babam para gönderirdi her ay. Pizzacı da çalışmaya başlayınca, "gönderme artık, gerek kalmadı, " dedim. Ertesi gün arayıp işten atıldığımı söylemeye utandım. Babam beni halen pizzacı sanıyor. Daha doğrusu pizzacı dükkanı açtığımı sanıyor. Geçen hafta aradığında, " oğlum hep sormayı unutuyorum da pizza nedir?" Dedi. Karliova'da yayladalarmış. Telefon iyi çekmiyordu, cızırtılar arasında, "Dış kaplama malzemesidir, " dedim. "İyi" dedi, telefon kesildi. Biraz sonra yine aradı, " dış kaplama nedir?" Dedi, bir şey demedim, telefon kesildi.

Yürüye yürüye öylece Bernaların evinin önüne kadar geldim. Bu saatte evde olmaz Berna. Bankada çalışıyor, ya da bir banka için çalışıyor işte. " Buyurun beyefendi, size bir kredi kartı çıkaralım, " dedi. " Yok, " dedim. Israr de etti ama istemedim. " Bir kimlik fotokopisi yeter, gerisini biz hallederiz, " dedi. Bu kez kıramadım, " tamam, " dedim, " hayırlı olsun, "dedi. Marketin girişindeki standda işlemleri çabucak haletti. Göğsündeki etikete Berna yazıyordu, oradan biliyorum ismini. O da benim ismimi biliyordur, fotokopisini çekerken ismime baktı bir ara. Yedi ay geçti üzerinden ama unutmamıştır kesin. Çok güzel güldü bana. Ertesi gün tekrar gittim görmeye, evine kadar takip ettim ama fark etmedi.

Sonra marketin önünde görmedim bir kaç gün. Bankaya gidip sordum, makineden sıra numarası alıp bekle, dediler. Sıram gelince tekrar sordum. Sen bir daha gelme, dediler. Bir daha da göremedim Berna'yı. Her gün evin önünde sabah akşam bekledim, rastlamadım bir türlü. Gülüşü bende kaldı.

SEHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin