BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL 1

423 20 1
                                    


Babam beni İstanbul'da inşaat mühendisliği okuyorum diye biliyor. Dört yıl oldu, bu yıl bitirmem lazım. Ama liseyi bitiremediğim için üniversite sınavına da girememiştim. Geçen sene köyde babam evin toprak damını yıkıp yeniden yaparken benim de fikrimi sordu.

"Oralara henüz gelmedik," dedim. Berna, "mesleğiniz? " Diye sorunca, " inşaat mühendisliği, " demiştim. Kredi kartı cebimde hala. İlk ay borcunu ödeyemeyince kapatıldı. Atmaya kıyamadım, naylon press kaplatıp cüzdanıma koydum. Geçen ay eve haciz memurları geldi. "Mustafa bey siz misiniz? "Dediler, "buyurun," dedim. Evdeki eşyaları alıp götürdüler. Aslında Berna'yı bulsaydım niye ödemediğimi anlatacaktır, kıza da ayıp oldu.

Doğrusunu söylemek gerekirse ben düşündüğünüz gibi biri değilim. Ben Berna'dan önce Nergis'i seviyordum. Sevmek istedim yani. Nergis, karşı apartmandaki Gıyaseddin Bey'in üniversitede okuyan kızıydı, halen de öyle. Bir kere sokakta karşılaştık, çok güzel güldü. Ben bir ara üniversiteye, Nergis'i görmeye gittim. Nergis'in dersten çıkmasını beklerken bahçede oturdum. İçimden, "söyle Nergis, ben seni ne çeşit seveyim?" Diye geçirdim.

Psikopatın mi olayım, isimini göğsüme jiletle mi kazıyayım? Daha bir kerecik bile elimi tutmamışken tokatlaştığın herkesin elini mi kırayım. Okul çıkışında kapıda dikileyim, sana musallat olayım. Kolundan çekip, "geri takılalım senle," diyeyim, araya giren arkadaşlara kafayı gömeyim. " Git başımdan be, bela mısın? " Dedikçe ben sana daha çok bela olayım. Evinin önünde gece yarılarına kadar tünekliyeyim, sense pencereden gizli gizli bakıp hem ürküntü hem de hınzırca bir mutluluk duy. Polisi tak peşini, karakollara çeksinler beni,

Yediğim her dayakla ismini haykırayım, haykırdıkça daha da bağlanayım. Ya benimsin ya da kara toprağın Nergis. Hayatı sana zehir edeyim, yaşama sevincini bitireyim. "Ne olur, bırak artık peşimi, seni sevemem, senden sadece korkuyorum. Hayatımı mahvettin görmüyor musun?" Diye ağladığında anlayayım acı gerçeği. Aşkımı jiletle bileklerime kazıyayım. Bir mektup bırakayım arkamda, okuyunca gözyaşlarına boğul, seni ne çok sevdiğimi o zaman anla. Elinde bir demet kır çiçeğiyle mezarıma gel, mezar taşımda, "BANA MI GELDİN NERGİS?"yazılı olsun.
Söyle ne çeşit, Nergis?

İstersen okuldan el ele çıkalım her gün, sarmaş dolaş, kumrular gibi. Herkes bizi kıskansın, kavga etsin, ayrılsın bütün sevgililer bu yüzden. Ben sana, "Aşkım," diyeyim, sen bana," bitanem." Bir elmanın bizzat kendisi gibi olalım. Aynı evde yaşayalım sonra, uyurken ayrı kalma ıstırabına son verelim. Sana yazdığım şiirlerle süslü olsun duvarlarımız, peri masalı gibi geçsin her anımız. Birbirimize bakmalara doyamayalım, dünyanın en güzel kokusu olsun teninin kokusu. Ülkenin nüfusu ikiymiş gibi yaşayalım hayatı.

Sonra sen bir gün bu nüfusun gerçekte üç olduğunu öğrendim. Ceyda diye bir kıza hediyeler yolluyormuşum. İlk duyduğunda asla inanma, olamaz de, yapmaz de. Sonra yalan inanacaksın nasıl olsa. Dünya yıkılsın başına, eve kapan haftalarca,insanlara,insanlığa olan inancını yitir. Yüzümü görmeye tahammül etme. Ben köprüden boğazın soğuk sularına doğru hızla düşerken, sen geride bıraktığım mektubu oku.
Okudukça gözyaşlarına boğul. Ceyda'nin kardeşim olduğunu öğren, seni ne çok sevdiğimi o zaman anla. Elinde bir demet kır çiçeğiyle mezarıma gel, mezar taşımda " SEN Mİ GELDİN NERGİS?" yazılı olsun.
He Nergis, ne çeşit seveyim istiyorsun?

Emeğin ve alinterinin kutsal temelleri üzerinde yükselsin istersen sevdamız, eylemden eyleme koşarken birbirine karışsın ter kokularımız. Kavgaya olan bağlılığımız arttıkça büyüsün tutkularını.

SEHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin