Bölüm 8: Çok fena kapılıyorum.Bölüm şarkısı: Pinhani/ Ne Güzel Güldün
İyi okumalar
.....
Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Hiçbir şekilde atlamadığım ve güzel şeyler deneyerek masamızı şenlendirmekten hiç gocunmadığım kahvaltı serenomim, normal zaman aralıklarında uzadıkça uzar. Elime en ince bellisinden tavşan kanı bir çay alıp ailemle sohbet etme işi her zaman beni mutlu ettiği için kahvaltı saatlerini çok severim.
Hal böyleyken dostlarım, normal bir pazar gününün aksine masada uzun süre oturmamam ve ikide bir Melek'e acele etmesini söylemem annemin dikkati çekiyor. Bana açıkça ne karıştırdığımı sorduğunda onu geçiştirmek çok zor olmuyor benim için. Yıllardır binbir türlü olayın içine girip çoğunun altından başarıyla kalkabilmiş ve bu alanda mastırımı bitirip uzmanlık adımlarımı atmış biri olarak anneme olayları anlatmadan atlatabilsem de o, bir şeyler karıştırdığım zaman bunu anlayabilecek kadar çözdü beni.
Benim hırslandığımda, bir şeyleri çok istediğimde gözümü karartmamın bir sınırı olmadığını ve bu uğurda karakollara düştüğümü birinci ağızdan biliyor birtanecik annem. Daha önce bahsi geçen , köpeği döven adamın evine girdiğimde ve o bizi gördüğünde olayların sakin bir biçimde halledildiğini düşünmediniz herhalde. Babamı karakolun telefonundan aradıktan sonra benden ümidi kestiğini düşünürüm hep. Boynum bükük ailemden ve Yasemin'in anne ve babasından özür dilerken bir daha böyle bir olayın içine girmeyeceğimin garantisini hiçkimseye vermemiştim. Ki versem de bana inanmazlardı zaten. Bizim ailede böyle şeyler Melek'den beklenirdi eskiden. Dobra tavırlarıyla ve inatçı yapısıyla böyle durumlara en uygun kişi oydu. Ama ben, pembe tütülü elbisemle ve incik boncukla doldurduğum kollarımla küçükken aslında ne olduğumu göstermemiş ve sonrasında herkesi dumura uğratmayı becermiştim.
Annemin aklına bir kere şüphe kırıntıları döküldüğü için Melek ile hazırlanıp nereye gittiğimizi iyice sorguluyor. Sonunda onu ikna ettiğimizde ve doğru düzgün kahvaltı etmediğim için gergin olan halimle evden dışarı çıkmayı başarabiliyoruz.
Arabayı yolu bilmediğim ve ben hızlı sürdüğüm için Melek fenalıklar geçirdiğinden dolayı sürmeye yeltenmiyorum. Melek de ilk ehliyetini aldığı zaman sırf araba sürmek için karşı caddede olan bakkala bile arabayla gitmeyi istediği hevesini hiç kabetmediğinden anahtarı ona fırlattığımda bana hiç itiraz etmiyor.
"Çok uzak değil zaten bizim eve. Gidene kadar 10 kere sorarsın diye baştan söylüyorum ablacığım."
"Yoluna bak sen, on kere sorarsam on kere cevap vereceksin. Ablayım ben burda." diyerek bacak bacak üstüne attığımda Melek derin bir nefes alarak "Benim senin yaşında arkadaşlarım var. Kenidini çok da büyütme istersen. Alt tarafı 2 yaş." diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sev Romeo
Short StoryEvet, o Romeo'ydu. Yalnız ben Juliet değildim. -Tamamlanmış hikayedir.- 27.11.20 #1 chick-lit ..... Kapak tasarımı @Tent_oria 'ya aittir