YN: Bu kitap, "Yedi Renkli Çiçek" serisinin birinci kitabı.
İkinci kitap: Yedi Renkli Frezya
Üçüncü kitap: Yedi Renkli Kamelya—————
Manolya Çiçeği
Aşkın ne kadar asil olduğunu belirtir.
❄️
"Hey, sen! Prenses çocuk!"
Renjun yavaşça başını kaldırdı biyoloji kitabından. Burnunun ucuna düşmüş ince çerçeveli gözlüğünü ittirdi ve bıkkın bir nefes verdi. Yine gelmişti başının belaları.
"Ne oldu yine, Jeno, Jaemin? Yine yüzüme hamam böceği mi atacaksınız? Yoksa tişörtümü mü yakacaksınız? Çatıdan mı sallandıracaksınız yine, sandalyeme yapıştırıcı mı süreceksiniz? Çantama tekrar güveler mi dolduracaksınız? Bıkmadınız mı bunlardan artık?"
Renjun bunları derken yüzünü buruşturmuştu hafifçe. Hayatını eğitime adamış olan bu çocuğun daha okulun ilk gününden başı belaya girmişti.
Öğrenmeyi seviyordu Renjun, resim çizmek ve buz pateni yapmak dışında yapabildiği tek şey oydu. Üniversite binasının yakınındaki bir apartmanda tek yaşıyordu. Ailesinden uzak, arkadaşlarından uzak. Dönemi neredeyse yarılamıştı ama bu zamanlarını bile mahveden çocuklarla uğraşıyordu sürekli.
Na Jaemin ve Lee Jeno, yakın arkadaş oldukları tek bakışta anlaşılıyordu. Hatta gerçekten fazla yakınlardı, özellikle de bedensel anlamda. Üniversitenin popülerlerinden olan bu ikili, mükemmel yüzleri, vücutları ve spor yetenekleri ile tanınırdı ama beyinleri başka bir şeye basmazdı. Özellikle Jaemin'in. Jaemin, kızlarla yatmaktan, Jeno'yla yiyişmekten ve insanlarla uğraşmaktan başka bir şey bilmezdi. İki arkadaşın, bu okula nasıl girdiğini sorguluyordu Renjun.
Kitabını yavaşça kapattıktan sonra sınıftaki diğer öğrencilerin onlara bakıp fısıldaştığını fark etti. Al işte, bir bu eksik, diye düşündükten sonra bakışlarını önünde dikilen iki uzun bedene çevirdi. Onlara bakmasıyla Jaemin'in, yüzüne sprey boya sıkması bir olmuştu.
Renjun'in yüzü ve saçlarının önü baştan aşağı açık maviye boyanırken diğer ikili alaycı kahkahalar atarak kaçtılar sınıftan. Renjun şok içinde kalmıştı, gözlerini açarsa boya bulaşırdı ve bu sefer hiç göremezdi.
Gözlerini iyice ovuşturduktan sonra ayağa kalktı ve dolan gözlerini saklamaya çalışarak çıktı sınıftan. Onun peşinden gelen uzun boylu, simsiyah saçlı bir çocuktan haberi yoktu tabii.
Renjun geçtiği koridorlar boyunca ona bakan insanlardan ve gülüşmelerden nefret ediyordu. Lavaboya ulaştıktan sonra ellerini ve yüzünü iyice yıkadı. Şansına çıkmıştı boyanın tamamı, ama açık kahverengi saçlarının alnına düşen kısımları mavi olmuştu hep. Aynadan bir süre kendine baktıktan sonra ofladı.
"Şu çocuk ölse de kurtulsam... Senden nefret ediyorum Na Jaemin!"
Dolu gözlerini kırpıştırırken aynadaki yansımasının arkasında duran bir bedenle korkuyla başını çevirdi. Sınıftan çıkıp onu takip eden çocuktu bu.
Renjun'e doğru bir adım attı, buna karşılık kısa olan gerilemişti bir adım. Sırtı duvarı bulduğunda yüzündeki ciddi ifadeyi bozdu ve hafifçe gülümserken ıslanmış yanağını sildi Renjun'in.
"Beni tanımadın, değil mi? Aynı sınıftayız oysa ki."
Renjun, yanağında duran yumuşak el ile birlikte başını hafifçe iki yana sallarken siyah saçlı olan konuştu. "Park Jisung. Derslerine kendini öyle veriyorsun ki sınıf arkadaşlarından haberin yok, aptal."
"Özür dilerim..." diye mırıldandı Renjun, Jisung geri çekilirken. "Başka bir aptala olan nefretimi kusmakla meşguldüm, seni fark etmemiştim. Aynı şekilde sınıftaki diğer herkesi de..."
Jisung, bu sözler üzerine elini çekti ve pantolonunun cebine yerleştirdi. Sessizce konuşan ve başını eğmiş, kendinden biraz daha kısa olan sevimli çocuğa baktı.
"Sorun değil. Gel, sınıfa gidelim. Yeni profesör Zhang Yixing gelecekmiş, gerçi dönemin yarısı bitti ama hâlâ öğretmen alımı var. Ayrıca Jaemin'in ölmesini istemen çok aptalca. Aptal."
"Bana aptal diyip durma!" dedi Renjun dudaklarını istemsizce büzerek lavabodan çıkarken.
~~
"Vay canına, yeni profesörümüz ne kadar yakışıklıydı..."
"Hiç de bile! Eşi çok yakışıklıydı, kendisi çok güzeldi."
"Bir kere güzel değildi, karizmatikti adam. Sesi yumuşacıktı ama!"
"Keşke profesörün eşine de dersimiz olsa! Onun adı neydi? Junmyeon gibi bir şeydi..."
"Kızlar, ben profesör Yixing'e aşık olmuş olabilirim. Hehe~ Düşünsenize, benim soyadım Zhang oluyor!"
"Saçmalama be kızım! Üç yıldır evlilermiş adamlar!"
Renjun, sınıfındaki gürültü yüzünden istemeye istemeye de olsa ayağa kalktı ve okuduğu korku romanını bıraktı. Sınıfının kızları her zamanki gibi gürültülülerdi. Evet, yeni edebiyat profesörü gelmişti ve gerçekten yakışıklıydı. Ayrıca dersin ortasında eşi olan adam görüntülü aramıştı onu ve bu kızları -özellikle fangirl olanları- mutluluk krizine sokmuştu.
Renjun oflaya puflaya profesör Yixing'in eşi Junmyeon'u aklından çıkardı, o umrunda değildi çünkü.
Karnı acıkmıştı. Sınıftan çıkıp yavaşça kantine ilerlerken dalıp gitmişti düşüncelerine, farkında olmayıp daha önceden hiç girmediği bir koridorda ilerlediğini gördüğünde hemen toparlandı. Etraf karanlıktı ve tavandaki neon lambalar yanıp sönüyordu korku filmlerindeki gibi.
Renjun sessizce yutkunup yürümeye devam etti. Karşısına bir kapı çıktığında kaşlarını çatıp kapıyı açtı yavaşça.
Gördüğü şey ile gözleri faltaşı gibi açılmış, korku ve iğrenme duyguları içinde gerilemişti.
—————
YN: HAYVANLARI SEVİYORSANIZ BAKIN!
Biliyorsunuz ki insanlar, hayvanlar üzerinde deney yapıyorlar ki bunların ne kadar korkunç olduğunu az çok tahmin ediyorsunuzdur...
Son zamanlarda Ralph adında bir tavşanı duymuşsunuzdur belki. Onun gibi belki binlerce hayvan, iğrenç işkencelere maruz kalıyor ve bunun durdurulması gerekiyor.
Bu yüzden #saveralph etiketini her yerde yaymaya çalışın. Arkadaşlarınızı bilgilendirin. Lütfen... İnsanların daha fazla b*ka batmasına izin vermeyin.
Bunu kopyalayıp paylaşabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yedi renkli manolya // nct dream ✔️
Fanfiction[bxb] Renjun, Jeno ve Jaemin'den kaçıyordu. Chenle, Jisung ile oynuyordu. Donghyuck, Mark'ı ciddiye alamıyordu. Aslında her şey normal bir üniversite öğrencisinin yaşayacağı türdendi. Ama Jisung bilmiyordu ki bu yaz tatili sağ salim bitmeyecekti. ...