十六

1.3K 140 127
                                    

Renjun, en son Jisung ile konuşalı üç gün olmuştu. Zaten Chenle da vardı yanlarında ve kahvaltı yapmışlardı o zaman.

Şimdi ise Renjun, yatağında uzanıyordu. Boş boş tavana bakarken telefonundan gelen bildirim sesiyle ayaklandı. Ekran kararmadan hemen önce görmüştü mesajı.

"Akşam beşte, kapında."

Renjun mesaja aldırmadı. Kimden geldiği belliydi, bu yüzden içindeki bir parçacık pozitif enerji uçup gitmişti. Ama yatası da yoktu artık, bu yüzden üstünü değişmeye karar verdi.

Dolabıyla bir süre bakıştıktan sonra mavi kot ve beyaz tişört uygun görünmüştü gözlerine. Üstünü değiştikten sonra parlak mavi saçlarını taradı özenle. Aslında uzun zamandır aklına, saçlarını geri kahverengiye boyatmak vardı ama mavinin ona yakıştığını düşünüyordu.

Belki aptalca ama bu Jaemin ve Jeno'nun eseri.

Düşüncelerini geriye bırakıp duvarındaki saate baktığında beşe beş kalmıştı tam. Ne garip bir saat diye düşündü, sonra banyodan çıktı.

Kapıya bilerek yavaş yavaş yürüdü. Jaemin ve Jeno ile bir akşam yemeğine gitmek... Bu onu korkutuyordu fakat yapabileceği bir şey yoktu.

Renjun de çok yorulmuştu bu karmaşadan. Artık bir şeyleri açığa çıkarmaktan başka bir şansları yoktu. Yoksa üçü de daha çok karmaşaya sürüklenecekti.

Kapıyı açtığında kendisini bekleyen ve uzaktan bakılınca oldukça yakışıklı görünen iki beden gördü: Jeno ve Jaemin. Jeno, siyah dar bir pantolon giymiş, beyaz gömleğini içine vermişti. Jaemin'de ise dizlerinin biraz altında yeşil şort, lacivert çizgili bir tişört vardı. Onları incelemeyi bıraktıktan sonra başını eğdi ve yürümeye başladı.

Kalbi fazla hızlı atmaya başlamıştı, neden ki?

Jeno, kendisinden küçük iki bedenin arasına geçti ve iç çekti. İki kişi arasında kalmak gerçekten zordu, fakat seçim yapmaması gerektiğini de biliyordu. Bir kolunu Jaemin'in, diğer kolunu da Renjun'in omzuna sardı ve öyle yürümeye devam etti.

Üçü de yol boyunca hiç konuşmadı, zaten ne konuşabilirlerdi ki?

Akşam yemeğini bir kafede yemeyi planlamışlardı. İstedikleri kafeye vardıklarında cam kenarı bir masaya geçtiler, siparişlerini verdiler. Ortama bir sessizlik çöktüğünde Renjun konuşma gereği duymuştu.

"Şu yaz günlerinde nasıl gömlekle dolaşabiliyorsun, Jeno?"

Jaemin atıldı. "Evet! Bak uzun zamandır soracaktım, unutuyordum, iyi hatırlattın Renjun. Bunu nasıl beceriyorsun Jeno?"

"Hayır bir de altında dar pantolon var. Ter bezlerini mi aldırdın?"

İki minik bedenin sorularına maruz kalınca gülümsemişti büyük olan. "Bilmem ki. Alıştım sanırım. Sana ne demeli Renjunnie? Neden eşofman giydin bugün?"

"Ha?" Renjun gözlerini kırpıştırdı. "Çünkü rahat. Başka ne giyebilirim ki?"

Jaemin dayanamayıp söze girişti. "Ondan bahsetmiyor..."

Bir elini en küçüklerinin bacağına yerleştirdi, iç kısmını okşamaya başladı yumuşak ve istikrarlı hareketlerle. "Neden şort giymedin, diye soruyor. Ve ben de soruyorum."

Renjun'e dokunmak, onunla temas halinde olmak hoşuna gitmişti. Elini hiç çekmedi bacağından, küçüğünün konuşmasını bekledi.

"Çünkü şort giymek istemedim. Ben-"

yedi renkli manolya // nct dream ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin