YN: Mark ve Donghyuck aynı yaştalar: 20. Renjun, Jeno, Jaemin, Chenle ve Jisung aynı yaştalar: 19
Ve unutmayın! En masum dediğiniz en kötüdür, her zaman.
—————
Jisung, salondaki koltuklardan birine yayılmış, tuvaletten çıkmasını bekliyordu bekliyordu Chenle'nun. İçinde gerçekten onu yiyip bitiren bir heyecan vardı. Bunun sebebi de Chenle'dan hoşlandığını fark etmesiydi. Hatta ne hoşlantısı, onu seviyordu ve bunu fark ettiği için çok mutluydu. Birini sevmek, onu koruma isteği çok farklı ve güzeldi onun için.
Kendi düşünceleri içinde boğulmadan önce Chenle onu kurtarmıştı neyse ki. Kucağına rahatça yerleşip sırtını Jisung'un göğsüne yasladıktan sonra derin bir nefes verdi.
"Jisung..."
"Efendim, bebeğim?"
"Ben- ben bakamadım-"
"Sorun değil, ben bakarım."
Sesi öyle yumuşak çıkmıştı ki Chenle sakinleşmişti. Elindeki test çubuğunu büyük olanın eline bıraktı yavaşça. Bir yandan gerginlikle alt dudağını dişliyordu.
Bunu Jisung fark ettiğinde boş elini çenesine koydu ve küçüğünün güzel yüzünü kaldırdı. Dudaklarına gömülüp uzun, sakinleştirici bir öpücük verdikten sonra geri çekildi.
Öpücüğün etkisiyle mayışan Chenle, yumruk yaptığı eliyle gözünü ovuşturup mırıldandı.
"Bana iyi haberler ver, Jisung-ah."
Jisung iç çekip elindeki test çubuğunun üstünde gözlerini gezdirdi. Gördükleriyle bu sefer kendisi dişlemişti dudağını. Bunu gerildiğinde çok yapardı ve şu an kesinlikle çok gergindi.
"Şey..."
~~
"Hyuckie, Mark! Gelsenize evladım, yemeği hazırladım."
"Tamam anne~"
Mark, Donghyuck ve annesi ile kalmaya başlayalı birkaç hafta olmuştu. Bu durumdan annesi oldukça memnundu. Mark güzel yemek yapıyor, market alışverişine keyifle çıkıyor, yaralı omzunun elverdiği kadarıyla her şeyi yapıyordu. (YN: Mark güzel yemek yapıyor :D?) Ayrıca oldukça nazik ve sohbeti eğlenceli bir çocuktu.
İşin iyi tarafı Donghyuck da Mark'ı örnek alıp ev işi yapmaya, sebze yemeye başlamıştı.
Bayan Lee ilk başta Mark'ın bunları yapmasına çok karşı çıkmıştı ama Mark yük olmaktan korkuyordu. Bu yüzden ağır olmayan tüm işleri -yine Donghyuck'un yardımıyla- yapıyordu.
Beraber yemek masasına oturduklarında, Mark, tabağındaki köfteler ve haşlanmış sebzelerle gülümsedi. "Ellerinize sağlık efendim. Çok güzel duruyorlar."
"Afiyet olsun oğlum ama bana artık efendim demesen? İsmim var benim. Sorun değil, teyze diyebilirsin."
Şakadan da olsa kaşlarını çattığında Mark gözlerini tabağından çekip güzel gülüşlü kadının yüzünde gezdirdi. Sonra gülümseyip bir köfte attı ağzına.
"Ellerine sağlık, Minrae teyze~"
"Ağzın doluyken konuşmasana Mark!"
Donghyuck kendi lokmasını yuttuktan sonra dudaklarını büzüp konuşmuştu. Bir peçete alıp yanında oturan siyah saçlı bedene döndü. Dudağının kenarına bulaşan ufak salça parçasını silmek için bir elini çenesine yerleştirmişti dikkatle. Peçeteyi dudaklarında nazikçe gezdirirken mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yedi renkli manolya // nct dream ✔️
Fanfiction[bxb] Renjun, Jeno ve Jaemin'den kaçıyordu. Chenle, Jisung ile oynuyordu. Donghyuck, Mark'ı ciddiye alamıyordu. Aslında her şey normal bir üniversite öğrencisinin yaşayacağı türdendi. Ama Jisung bilmiyordu ki bu yaz tatili sağ salim bitmeyecekti. ...