Tüm sessizliği bozan karın gurultumla acıktığımı anladım bir şeyler hazırlamak için ayağa kalktım dolaptan makarnayı çıkarıp kaynamış suyun içinde pişirmeye devam ettim makarnalatın iyice piştiğini anlayınca süzüp sosla buladım ve kaseye koydum. AklımAklım içerde oturan yağız geldi. Ona da bir tabak koydum. Çatalları hazırlarken zil çaldı yağız kapıyı açtı. Seslerindenaz berke ve kürşat olduğunu anladım. Onlara da birer tabak koydum. Tabakları masaya yerleştirip seslendim
Berfin: açsanız gelin birşeyler hazırladım
Berkeyle kürşat anında yanımda bitiverdi. Yağız da yavaş yavaş geliyordu. Oturup hızlı hızlı yemeye başladılar. Hiç kimse konuşmuyordu. Evde çatal seslerinden başka ses yoktu. Berke yiyip kalktı. Normalde yemeği öve öve bitiremeyip milyonlarca kez ellerine sağlık diyen çocuk hiçbirşey demeden kalktı alaya vurarak ve gülerek arkasından seslendim.
Berfin:berke insan bir teşekkür eder deme?
Bana döndü boş boş suratıma baktı hiçbirşey demeden tekrar salona doğru ilerlemeye başladı. Bunlar bana neden böyle davranıyorlardı?....verdiği tepkiye sinirlerim bozuldu. Daha tabağımın neredeyse hepsi durmasına rağmen masadan hışımla kalktım tabağımı aldım ve mutfağa götürdüm. Tezgaha vurarak bıraktım ve hızlıca odama çıkıp kapıyı çarptım. Onlara yepki ağladığımı anlamaları gerekiyordu
YAĞIZIN AĞZINDAN
Bu sefer berfini gerçekten sinir etmiştik. Berkenin tepkisizce sofradan kalkmasına kızmış olacak ki hızluca masadan kalkıp odasına çıktı. Hemen berke yanımıza geldi.
Berke: yanlız fena kızdırdık ha
Kürşat: ben dayanamıycan ya ne kadar üzülüyor baksana.
Yağız: keşke en başından girmeseydik yapmasak mı?
Berke: hayır ya saçmalamayın
BERFİNİN AĞZINDAN
Odama gittim. Bemi gerçekten kuzdırmışlardı. Ne yaptım acaba diye düşünmeye başladım. Bir yandan odanın için bir oraya bir buraya gidiyor bir yandan ne yaptığımı düşünmeye çalışıyordum. En sonunda gerçekten bir şey yapmadığımın kararını verip yatağıma oturdum. Bir kaç dakika boş boş oturdum sonra telefonumu elime aldım instangramda gezinmeye başladım. Gözüme bir şey çarptı yağız berke ve kürşat ard arda fotoğraflar atmışlardı. Fotoğrafların üçüne de baktım. Hepsi aynıydı. Üçüne birlikte çok eğleniyorlarmış gibi fotoğraf atmışlardı bir şey eksikti bu fotoğrafta.....ben.....demek ben olmadan fotoğraf atıcak kadar soğumuşlardı benden normalde üçümüz birimiz olmadan asla fotoğraf atmazdık ya tek kendimiz ya da dördümüz atardık
Bir süre düşündüm ve iyice psikopatlaşmaya başladığım fikrine vardım. Ne de olsa onların hesapları istedikleri kişiyle fotoğraf atarlar değil mi? Biraz hava almam gerektiğini düşündüm altıma siyah bir eşofman beyaz bir de t-shirt giyip kulaklıklarımı takıp aşağı indim. Kapıya doğru giderken kürşat beni gördü.Kürşat:nereye?
Berfin: dışarı çıkıcam.
Kürşat: hava kararıyor.
Ne demeye çalıştığını Anladım ama anlamamazlıktan geldim beni normalde karanlıkta dışarı göndermezlerdi.
Berfin: Yani?
Kürşat: yok birşey tamam
Dışarı çıktım ve merdivenlerden hızlıca indim. Sokaklarsa kimse yoktu bomboştu. Yürümeye başladım. Ayaklarım beni deniz kenarına getirdi. Ne zaman bir şey olsa kendimi kötü hissetsem buraya gelirdim. Birazaman ilerleyip kumların üstüne oturdum müziğim sesini tamamen açıp gözlerimi kapattım ve denizin kokusunu içine çektim......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı
Novela Juvenil5 yaşlarından beri kardeşten öteler peki duygularının farklı olması ilişkilerini etkiler mi?