Tehlike Çanları

578 56 40
                                    

Emre'den

Salondan çıkıp bahçeye geçmiştik. Oturduğum bankta geriye yaslanıp sırtımı duvara yasladım.

"Güvenlik odasına nasıl gireceğimiz hakkında fikri olan var mı?" Gül'ün sorusuyla ona doğru döndüm.

Oda kilitliydi ve anahtar yalnızca müdürdeydi. Açıkçası oraya ulaşmak imkânsız gibi bir şeydi. Berkan, aklına bir şey gelmişçesine bakışlarını zeminden alıp bize baktı.

"Anahtarı biz alamayabiliriz ama bu, bizim için başkasının alamayacağı gerçeğini değiştirmez."

"Melis mi? Bunu yapması için geçerli bir nedeni yok." Ada'nın söyledikleriyle aklıma gelen şeyle şeytani bir gülümseme sundum.

Melis, okul müdürünün kızıydı. Doğal olarak müdürle aynı evde yaşamasından dolayı anahtara en yakın olan kişiydi. Bunu elbette karşılıksız yapmayacaktı ama herkesin bir zayıf noktası vardı.

"Özgür. Onunla konuşacağım. Onun için zor olmayacağına eminim."

Özgür, Berkan'la ortak arkadaşımızdı. Melis'le aralarında tam olarak ne olduğunu bilmesek de Melis'in ona karşı olan bakışlarını fark etmemek mümkün değildi.

"Kızı kullanacaksınız yani?" Ada, durumdan pek hoşlanmamış gibi duruyordu.

"Kızla konuşmasını istemek ona umut verdiği anlamına mı gelir?"

Ada, alayla gülümseyip tamamen Berkan'a döndü.

"Özgür'ün nasıl biri olduğunu bilmiyor muyuz sanki?"

Berkan, Ada'ya doğru yaklaşıp aynı yüz ifadesiyle karşılık verdi.

"Daha iyi bir fikrin varsa aydınlat bizi güzelim."

İşlerin karışacağını anlayınca araya girme isteği duydum.

"Bu anlamsız inatlaşmanızı neye borçluyuz?" Kollarımı masaya yaslayıp devam ettim.

"Sırası değil. Odaklanmamız gereken daha önemli bir konu olduğunu biliyorsunuz. Bir an önce o kutuyu bırakanın kim olduğunu öğrenmek zorundayız. "

"Emre haklı. Adamın evine gizlice girip anahtarı alacak halimiz yok." Gül'ün konuşmasıyla tekrar ona doğru döndüm.

"Aslında o B planımız."

●●●

Ertesi gün okula geldiğimizde Özgür'e durumu anlatıp Melis'ten anahtarı almasını istemiştim. Anahtarı neden istediğimizi sorduğunda olayın en başından anlatacak kadar delirmemiştik. En azından şimdilik.

Yakın arkadaşımız olsa bile o gece olanları ne kadar çok kişi bilirse baş etmesi o kadar zor olacaktı. Küçük bir şaka için gerekli olduğunu söyleyip ayrıntıya girmemiştim. O da daha fazla sorgulamamıştı zaten.

Sırama geçip olanları izlemeye başladım. Melis'in sırasına yakın oturduğum için duyabiliyordum. Özgür, sınıfa girer girmez benim olduğum tarafa bakıp sırıttı. Baş parmağımı onaylarcasına gösterdiğimde yüz ifadesini toparlayıp Melis'in yanına oturdu.

Özgür'den

"Günaydın Melis." Sesimi duyduğunda beni yeni fark etmişçesine yüzüme baktı. Şaşırmış olmasını anlayabiliyordum.

"Günaydın." Sesi soğuk gibiydi. Her zamankinin aksine. Umursamayıp konuya döndüm. Tam ağzımı aralayıp bir şey söyleyecekken açık olan kitabını tek eliyle kapatıp tamamen bana doğru döndü.

RİSK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin