Kırmızı Kutu

520 64 37
                                    

Ada'dan

Son ders, yüzme havuzuna gel.
-Berkan

Kaşlarımı çatıp anlam veremeden onun sırasına doğru göz attım. Neden gelip yüzüme sormamıştı ki? Bakışları beni bulunca yakalanmışçasına tekrar önüme döndüm. Belki de dün geceyle ilgili konuşacaktık ve Emre ve Gül'ün de haberi vardı. Üzerinde gereksiz düşündüğüme karar verip derse döndüm.

Ders biter bitmez Berkan kendisini sınıftan dışarı atmıştı. Eşyalarımı toparlayıp çantamı almadan sınıftan çıktım.

Yüzme havuzuna indiğimde benden başka kimsenin olmadığını fark etmem uzun sürmedi.

"Berkan?" Etrafıma bakınmaya devam ederken ayağımın sert bir cisime takılmasıyla duraksayıp zemine baktım. Kırmızı bir kutuydu. Eğilip kutuyu elime aldım. Açıp açmamak konusunda kararsızdım. Kime ait olabileceği ya da içinde ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

Kapının ani çarpma sesiyle istemsizce yerimde sıçradım. Kutuyu yere bırakıp kapıya doğru koştum. Kapı koluna asılıp açmaya çalıştım ancak kilitliydi.

"Hey, kimse yok mu? Kilitli kaldım!" Sesimi duyurabilmek için kapıya vurmaya başladım iki elimle.

Kendimi fark ettiremeyeceğimi anladığımda bir iki adım geriledim. Eğer bu Berkan'ın aptalca bir şakasıysa gerçekten onu mahvedecektim.

Bıkkınlıkla arkamı döndüğümde bakışlarım tekrar kutuya çarpmıştı. Onun benim için orada olduğuna emindim artık. Kutu, benim görmem için buraya bırakılmıştı.

Ona doğru yaklaşıp kutuyu bıraktığım yerden aldım. En fazla ne olabilirdi ki? Derin bir nefes alıp kutuyu ne olacaksa olsun artık kafasıyla hızla açtım. Ürkütücü kahkahasıyla bir palyaço kafasının fırlaması ve palyaçonun ağzından beyaz bir tozun yüzüme üflenmesi bir oldu.

Gül'den

Yanımda hissettiğim hareketlilikle kafamı kaldırıp hareketliliğin sahibi olan bedene döndüm.

"Emre?" Anlamayarak yüzüne baktığımda beni aydınlatmak istercesine dudaklarını araladı.

Hoca çoktan derse girmişti ve o dersteyken umursamayıp Berkan'ın yanından kalkıp yerini değiştirerek benim olduğum sıraya oturmuştu.

"Poyraz ve Yavuz?" Ne iş dercesine gözlerimin içine baktı. Hocanın dikkatini bu tarafa çekmemek için fısıldayarak konuşuyordu. Ona doğru yaklaşıp aynı şekilde fısıldayarak sorusunu yanıtladım.

"Arda'yı sordular." Kaşları hafif çatılmış, anlam vermeye çalışıyor gibi bir hâli vardı.

"Sen ve Arda? Senin Arda'nın nerede olduğunu bildiğini düşündüren ne onlara?" Yutkunup konuyu geçiştirmek istercesine omuz silktim.

"Bilmem. Benden başkalarına da sormuşlardır belki." Kafasını onaylayıcı bir şekilde sallayıp geri çekildi. Saçlarını karıştırıp önüne dönmüştü. Düşünceli görünüyordu. Söylediklerim ona inandırıcı gelmemiş olmalıydı.

Birkaç dakika geçtikten sonra Emre'nin çapraz tarafında oturan Berkan bize doğru dönmüştü. Hocanın arkasını dönmesini fırsat bilerek uca doğru yaklaşıp bize doğru eğildi.

"Ada, size derse girmeyeceğiyle ilgili bir şey söyledi mi?"

Sözleriyle istemsizce bakışlarım Ada'nın oturduğu sıraya doğru kaydı. Gerçekten yoktu. Ada, okula geldiği halde derse girmemiş miydi? Kaşlarım istemsizce şaşırmış bir hâlde yukarıya doğru havalanırken tekrar Berkan'a doğru döndüm.

RİSK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin