Kayıtlar

263 36 11
                                    

Ada'dan

"Pizza söylemiştim."

Başımı onayladığımı belli edercesine salladığımda gözlerini aynadan ayırıp sırtımdaki elini çekti.

"Sen giyin. Ben kapıya bakayım."

"Tamam."

Bir şey söylemeyerek kapıyı kapatıp çıktığında elbisemden kurtulup yatağa bıraktığım tişörtü üzerime geçirdim.

İşimi hallettikten sonra odadan çıkmaya hazırlandığımda gözüm tekrar Berkan'ın gardırobuna takıldığında duraksayıp birkaç saniye önünde durdum. Odaya ilk girdiğim andaki his tekrar benimleydi. Her ne kadar parmak uçlarım dolabı açmak için yanıp tutuşsa da bunun yanlış olduğunu bildiğim için dokunmadım.

Odadan çıkıp Berkan'ın yanına gittiğim sırada o da elindeki pizza kutularını masaya koyuyordu.

"Mutfaktan içecek bir şeyler getireyim. Sen geç istersen." Başımla onaylayıp onun mutfağa gidişini izledim.

Elektrik kesintisinden dolayı salonun bazı köşelerine birkaç mum yerleştirmişti. Evi az da olsa aydınlatmaya yetiyordu. Normal bir zamanda ortamın loşluğu hoşuma gidebilirdi. Ancak şu an içimdeki en güçlü duygu korkuydu.

Adımlarımı pencereye doğru ilerletirken gözlerim nedense logodan dolayı pizzacıya ait olduğunu tahmin ettiğim motosiklete takıldı. Şimdiye kadar çoktan gitmiş olması gerekmez miydi?

Kaşlarımı çatarak bakışlarımı motosikletin çevresinde gezdirdim. Düşüncelerimde haklıydım. Adam gitmemişti üstüne üstlük yanında biri daha vardı ve yanındaki adamın kapüşonundan dolayı yüzünü seçemiyordum. Aramızdaki cam ve metrelerce mesafeden dolayı ne konuştuklarını duymam mümkün olmuyordu ama baştan aşağı siyah giyimli adam, elindeki zarf benzeri kağıt parçasını pizzacıya doğru uzatıp omzuna birkaç kez vurdu.

Berkan'ın sesiyle irkilip kendime geldim.

"Ada?" Aniden ona döndüğümde yüzündeki endişeli ifadeyi fark etmemek imkansızdı.

"Nereye bakıyordun?"

Ona açıklama yapmak adına tekrar pencereye döndüğümde kimsenin olmadığını fark etmemle duraksayıp yutkundum. Zoraki gülümsememle perdeyi sonuna kadar çekip yanına gittim.

"Boş ver. Ben çok açım. Yemeğimizi yiyelim hadi." Yalandan gülümsemem onu ikna etmemişti, elbette. Ama beni zorlamamak adına tek kelime dahi etmemişti.

Birlikte masaya yöneldiğimizde karşılıklı olarak oturup yüzüne baktım. Konuşmamak için direniyordu. Bunu görmezden gelmeyi tercih edip pizza kutusunun kapağını kaldırıp içine baktım. Pizza yoktu. Onun yerine bir kaset vardı. Bunun pencereden gördüğüm durumla bir ilgisi olma düşüncesi beynime nüfuz ederken refleksle ayağa kalktım.

Berkan, bardaklarımıza içecekleri doldurmayı bırakıp eş zamanlı olarak bana dönmüştü.

"Ne oldu?"

Konuşmak yerine kutunun içindeki kaseti gösterdiğimde birkaç saniye öylece durdu. Eli kutunun yanındaki not kağıdına gittiğinde kağıdı alıp okudu. Yalnızca üç kelime vardı. Ancak bu üç kelimenin ağırlığı bir taş gibi kalbimize oturmuştu.

Afiyet olsun.
-Gölge

Berkan, öfkeyle elindeki kağıt parçasını buruşturup avcuna hapsettiğinde dudaklarımı birbirine bastırarak gergince onu izlemekten başka bir şey gelmiyordu aklıma.

Çok geçmeden kaseti eline alarak televizyonun yanına gitti. İçindeki görüntüleri Berkan'ın aksine merak etmemi engelleyen şey ise içten içe ne olduğunu kestirebiliyor olmamdı. Çok geçmeden kaseti yerleştirdiğinde kumandayı genişçe olan sehpanın üzerinden alıp televizyondan biraz uzaklaşarak yanıma geldi. Oynatma tuşuna bastığında yavaş yavaş sona geldiğimizin farkındaydım. 

RİSK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin