Emre'den
"Sen bu kıza neden bu kadar güveniyorsun, Berkan?" Kollarımı birbirine bağlayarak tek omzumu duvara yaslayıp Berkan'a baktım.
Cumartesi akşamıydı. Her hafta olduğu gibi ya ben Berkan'a gelirdim ya da o bana gelirdi. Birlikte saatlerce hiçbir şey düşünmeden pes atardık. Bu bizim terapi yöntemimizdi.
Bu akşam Berkan'ın evindeydik ancak hafta içinde çok şey değişmişti. Aptal bir oyunun yeterli olmayacağını biliyorduk. O yüzden ikimiz de lafını bile etmemiştik.
"Ne konuda?" Tek kaşını kaldırarak bana döndüğünde konuya açıklık getirmemi istediğini hissettim.
"Tamam. Hadi öldürdü diyel-" Sözümü kesti.
"Yapmadığını söyledi." Gülerek gözlerinin içine baktım. Sesimdeki alay barizdi.
"Tam da bundan bahsediyorum işte. Bu kıza neden bu kadar güveniyorsun? Her şey açık değil mi? Cinayet silahını elinde görmedin mi? Gördün. Daha neyin sorgusu bu?"
"Ona inanıyorum Emre."
Tam dudaklarımı aralayıp cevap verecekken telefonumun titremesiyle duraksayıp sehpaya uzandım. Şifreyi yazıp kilidi açtığımda mesajın Gül'den olduğunu gördüm.
Gül: Buluşabilir miyiz?
Dudaklarımı birbirine bastırarak durumun saçmalığına gülmemeye çalıştım. Sinirlerim bozulmuştu. Ben tüm bu olanları bir kenara bırakıp kaçıp uzaklaşmayı beklerken daha da derine çekiliyordum.
"İyi insan lafın üstüne." Alayla gülümseyip cevap yazdım.
Emre: Bir şey mi oldu?
Gül: Hayır. Sadece okuldayken bu durumu ayrıntılı görüşmek için şansımız olmadığını biliyorsun.
Neden bahsettiğini sormama gerek yoktu. Buluşmak istediğini anlamıştım. Konuşmamız gerektiğinin farkındaydım.
Emre: Tamam, geliriz. Konum at.
Telefonumu cebime atıp Berkan'a döndüm.
"Çıkıyoruz."
"Çıkıyorsunuz? İyiymiş. Yani düşündüğümden erken oldu ama yakışır kardeşime." Uzanıp birkaç kere sırtıma vurdu.
Ne diyor lan bu?
Yalandan öksürmeye başladım. Ortaya attığı imayı idrak etmeye çalışıyordum.
"Ben ve Gül? Kötü şaka."
Sırıtarak ayağa kalktı.
"Şakaydı ama yüz ifadeni görseydin buna değdiğini anlardın." Salondan çıkıp askılıktan arabasının anahtarını aldıktan sonra bana döndü.
"Ee çıkmıyor muyuz?"
Kafa sallayarak onu onayladım. Arabaya bindiğimizde Gül'ün attığı konuma bakıp Berkan'a adresi söyledim. Kısa ve sessiz bir yolculuğun ardından bir kafenin önünde durmuştuk.
Arabadan inip kapımı kapattığımda gözlerim mekandaydı. Gözlerim kızlara takıldığında hararetli bir tartışma içinde oldukları buradan bile belli oluyordu. Kaşlarım istemsizce çatılırken bu kadar önemli olan şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Adımlarım içeriye yöneldiğinde Berkan da arabasını kilitleyip bana yetişmişti.
"Selam." Yanlarına geldiğimizde Gül'ün yanındaki boş sandalyelerden birini kendime doğru çekip oturdum.
"Selam." Bizi fark eder etmez konuşmayı kesmiş, geriye doğru yaslanmışlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİSK
Novela Juvenil*** "Nabzı atmıyor." Birkaç adım geriledi. Elindeki kırık şişe parçası kayıp yerle buluştu. Ellerine bulaşan kan lekesini ne yapacağını bilemez bir halde üzerine sürdü. Yüzündeki korku ifadesi, gözlerindeki kızarıklık her an ağlayabilecek olduğunun...