Medya;Bahsi geçen elbise ve şarkı
Arife günü akşamına gelmiştik sonunda.Sabahtan beri odamı temizleyeceğim diye canım çıkmıştı.Bayramda neden duvarlarımı silmek zorunda olduğumu katiyen anlayamayacaktım.Allah'tan herkes evdeydi de hepsi kendi odalarını halletmişti ya da annemin zoruyla halletmek zorunda kalmışlardı.Bizim evde de mahallede olduğu gibi erkekler annemle bize yardım etmenin ötesinde kendi işlerini yapıyorlardı.
Mutfak işlerinden de anlasalardı keşke çünkü tam şu an koskoca bir düdüklü yaprak sarılmayı bekliyordu ben tarafından.Annemse baklava yufkalarını karşı taraftan benle göz göze gelebilecek kadar ince açma derdindeydi.
"Annem kurban olduğum saydam olmak zorunda değil yufkalar biliyorsun dimi"
"Valla gerekirse olacak sinsi Gülten gelip direkt ağzına tıkacağı gibi kusur görürse tüm sülaleye beş katarak sakız eder beni sen de ince sar!"
Gülten anlaşıldığı üzere çok sevgili(!) yengem oluyordu.Kendisini keşke annem abartıyor diyerek aklayabilseydim lakin annem az bile diyordu.Geçen bayram sabahı iki ev yandaki Ayşe teyzelere tatlı götürmeye gittiğimde benim evde olmadığımı anlar anlamaz Duygu kocaya kaçmış diyerek yaygara koparmış bayram sabahında herkesi kaosa sürüklemişti.
Neyseki bu iyi niyet timsali yengemi bayramdan bayrama görüyorduk çünkü kendileri başka şehirde yaşıyordu.Sanmayın ki bedeni bizden uzak diye dili de uzak.Renkli gözlü bu canlı uzun ve çatallı dilini annemle benden asla çekmezdi.Görümce olan annemse abisi hatrına susar sadece ona açık vermemeye çalışırdı.Sadece çalışırdı çünkü kendisi açık bulamasa bile açık yaratırdı.
Çok iyi hatırlıyorum birkaç bayram önce kusur bulamamış yolduğu saçlarını yere atarak bizi temiz olmamakla suçlamıştı.Annem ve ben adeta marul saçlı olduğumuzdan abilerimde henüz uzun erkek saçı açık görüşlülüğüne ulaşamadığından kendi pırasa saçlarını bizim üstümüze atmak şeytan gibi çalışan beyninden nasıl kaçmıştı şaşırmıştık.
Bizi böyle didikleyen kadın ise ne tatlı yapmayı ne de yaprak sarmayı becerebiliyordu.Elbette her kadın bunları yapmak zorunluluğunda değildi lakin millete çamur atmadan önce herkes kendine bakmak zorundaydı.Bu yüzden annemden büyük olsa da dayımlar bize gelirdi her bayram.Herkesin mide sağlığı açısından doğru bir karardı.
Sarma sarmaktan buruş buruş olan ellerimle yaptığım şahesere bakıyordum gayet güzel olsalarda yengemin beğenmeyeceğine emindim.İki büklüm olan sırtımı saçma hareketlerle açmaya çalışırken kapı çalmıştı.
Ömer abim temizliğini bitirip dışarı çıkmıştı o gelmiştir diyerek kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm iki iri bedenle irkilmiştim.Canım abim neden sürekli bu yarmagülle geziyordu son dönemde anlamamıştım.Kendisi Fatih abiyle bu kadar sık görüşmezdi normalde."Güzelim n'aptınız?"
Buruş buruş olan ellerimi havaya kaldırarak "Sence?" diyerek sordum.Ellerime birer öpücük kondurarak kendisine seslenen annemin yanına doğru gitti.Karşı karşıya durduğum yarmagüle baktım.
"Hayırdır Fatih abi?"
"Meltem teyzemi bir göreyim dedim ne zamandır görmedim sana hesap mı vereceğim hem?"
"Kötü adam olmak zor haklısın içerden çıktığından beri yüzün olmadığı için gelmedin sanmıştım."
İçimden kıkırdarken yüzüm mahkeme duvarı gibi ifadesizdi.En son karakolluk olduğumuzdan beri ben evden dışarı çıkmamıştım.Fatih abi de bize hiç uğramamıştı.Annemden duyduğuma göre iftarlara da gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeldeğirmeni Mahallesi
ChickLit"Tam on üç yıl önce bugün kendimden yaşça küçük bir kızın beni öpmesiyle kalbim mühürlendi benim." "Bir kenarda günden güne güzelleşerek serpilerek büyümesini bekledim.O öylece her şeyden habersiz büyürken ben her gün sevdamın altında küçüldüm.Bu aş...