14.Bölüm

25.8K 1.1K 256
                                    


Medya;Duygu

Gökçe ve Ahmet abi bize şok içinde bakarken bizim de onlardan geri kalır bir halimiz yoktu.Gökçe'nin nasıl birisi olduğunu çok iyi bildiğimden şaşırdığım nokta Ahmet abinin mahalleye sevgilim diye duyuran Efe abiye rağmen bu kızla nasıl böyle alçaldığıydı.Gerçi Gökçe ne kadar kötü olursa olsun aldatmayı ondan bile beklemezdim.

Erich fromm'un sevgi ilkesi netti.İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmazdı.Aldatmaz ve ağlatmaz.Çünkü aldatmak insan onuruna;ağlatmak ise insan yüreğine yapılmış en çirkin saldırırdır.Bu ilke ışığında Gökçe'nin kendi hariç kimseyi sevmediğini yine anlamış oldum.

Karşımda iki endişe dolu yüz bir insanın onurunu hiçe saymışlardı.Kendi onurları mühim değildi çünkü olduğunu düşünmüyordum.
Betül'ün izin almak için bel çatlattığı onun namus bekçiliğini görev edinmiş abisi en önde giden namussuzdu.

Betül'e yaptıklarından dolayı Ahmet abiye kızgındım lakin anne ve babaları olmadığından korumak istediğine vermiştim hep.Ben böyle düşündükçe Ahmet abi coşmuş kardeşine hayatı zindan etmeye başlamıştı.Sürekli bana ve Sıla'ya da ahlak dersi verip gördüğü yerde laf sokar olmuştu.Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu odur diyen Nietzsche yine yanılmamıştı.

"Ahmet abi?"

Çağatay'ın anlamsız seslenmesi havada kalmıştı.

"Başka kız mı kalmadı lan?"

Kısık sesle söylenen Burak'a ne kadar hak versemde yapacak bir şey yoktu.

Daha fazla bu saçma ve mide bulandırıcı ortamda bulunmak istemediğimden olaya el attım.

"Yarın ya siz anlatırsınız yediklerinizi Efe abiye ya da ben anlatırım ve sen Ahmet abi bu yaptıklarının acısını Betül'den çıkarmaya çalışırsan her şey sizin için daha kötü olur!"

Burak ve Çağatay'ın kolundan çekiştirerek arkamıza bir daha bakmadan bizimkilerin oturduğu yere geldik.Hepsi bozulan suratlarımıza bakıp bir şeyler söylememizi beklerken Betül'e dönüp "Bu gece bizde kal."
demekle yetindim.
Sıla cin gözleriyle bir şeylerin yolunda olmadığını anlasada bir şey sormamıştı ki diyecek bir şeyi olmayan bize isabet olmuştu.

Yarım saat daha oturduktan sonra kalkıp evlere dağılmıştık.Betül'e ne diyeceğimi bilmiyordum.Çünkü o da Sıla gibi olanlardan çok kızın Gökçe olmasına takılacaktı.Şu Gökçe'yi  Furkan askerden döner dönmez ona yamayacaktım.

Mahalleyi iki pislikten kurtarayım derken bunların üremesiyle daha da pislenecek mahallem aklıma gelince hemen vazgeçtim.Bunları uzaktan birilerine vermek lazımdı.Furkan'a idam veya müebbet verilmiyorsa en azından sürgün verilmeliydi ama bazen adalet sistemi bizim içimizdekiyle  ortak çalışmıyordu.Hele o Gökçe'nin kınasında herkesi tembihleyip yüksek yüksek tepelere ev kurduracaktım ki bir daha mahalleye gelemesindi.

Sena ve Betül ile izlediğimiz saçma film beni hiç sarmazken aklımda yarın kopacak kıyametlerin fragmanları oynuyordu.

Siyah fonda akan jenerik filmin bitişini belli ederken çıkmıştım daldığım düşüncelerden.
Karanlık odadaki tek ışık kaynağı olan bilgisayarımın da siyahlara bürünmesiyle doğrulup kızlara baktığımda düzenli nefes alışlarından uyuduklarını anlamıştım.

Ben ise dertler deryasında boğulmakla uğraşıyordum.Sorunlu geçen lise yıllarımdan sonra huzura ereceğimi düşünmem ne de büyük aptallıktı.Aynı Furkan'ın içerden bir daha çıkamayacağını düşünmem gibi.Gözlerim kapanırken aklımda kalan son şey bir daha hiçbir arkadaşımı kaybetmek istemediğimdi.

Yeldeğirmeni MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin