•9•

2.8K 433 337
                                    

༄༄༄

Jisoo'dan;

"Şu kafanı biraz çeksen de, ben de hocayı daha rahat mı görsem acaba?!"

Arka tarafımda oturan Jin'in kulağıma doğru fısıldadıklarıyla beraber sinirlice bir nefes verdim. Birkaç saniye sinirimin yatışmasını bekledim ve ardından da hafifçe arkama doğru döndüm.

"O dev omuzlarınla arkandakiler hocayı görebiliyorsa eğer, benim küçücük kafam hocayı görebilmen için çok da engel sayılmaz Kim Seokjin!"

Dediklerimle beraber hafifçe sırıttığında neden bunu yaptığına anlamsızca bakarken, o ise bana biraz daha yanaştı. "Omuzlarımı başka zaman översin güzelim ama şu anda dersi dinlemeliyiz, o yüzden önüne dön ve biraz sağa kay!"

Söylediklerinin sonuna doğru yüzündeki sırıtış silinip ciddi bir hâl alırken, hayretle bir nefes verdim. İnanılmazdı doğrusu... Yani, şu zamana kadar hiç böylesine sinir bozucu bir kişi görmemiştim.

Birkaç saniye boyunca şaşkınca ona doğru baktım ve sonra da histerik bir şekilde gülüp tekrardan önüme döndüm. Bu sırada yan tarafımdan gelen sesle beraber, gözlerim istemsizce oraya doğru kaydı.

"Takmamaya çalış... Seni sinir etmek için yaptığı çok belli."

Sadece benim duyabileceğim bir sesle konuşan kişi ile beraber hafifçe gülümsedim ve kafamı aşağı yukarı doğru salladım. Beni ya da Jin'i hiç tanımayan biri bile bu durumu fark edebilmişti.

"Bu arada, Park Jinyoung ben. Siz de, Kim Jisoo olmalısınız. Bereket'in yüce efendisi Kim Jisoo..."

Adımı nereden biliyor acaba diye saçma düşüncelere girmeyecektim çünkü burada bizi tanımayan yoktu. Dedikleriyle beraber tekrardan gülümsedim. "Evet evet, Kim Jisoo ben... Memnun oldum Jinyoung!"

O da aynı şekilde gülümseyip memnun olduğunu dile getirirken, kaç dakikadır tahtaya bir şeyler yazan hocanın sesini duymamla beraber gözlerimi tahtaya doğru çevirdim.

Ders başlayalı çok kısa bir zaman olmuştu ve hepimiz sınıfa ilk girdiğimizde boş olan yerlere geçip, hocanın tahtayı belki de birçoğumuzun anlamanı bilmediği terimlerle doldurması için beklemiştik.

Bir öğretmen olarak öğrenci gibi davranmak aşırı derecede garibime gitse de, bunu umursamamaya karar vermiştim çünkü öğretmenler de, yeri geldiğinde öğrenci gibi ders alabilir ve eksiklerini kapatabilirlerdi.

Bu Arsia Diyarı hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahip olmadığım için, almam gereken birçok eğitim olduğunun da gayet farkındaydım elbette ki.

"Öncelikle bilmeyenleriniz için kendimi kısaca tanıtmak istiyorum. Daha sonrasında da, bugün işleyeceğimiz derse geçeceğiz zaten. Benim adım, Ahn Hye Jin ve güç kontrolü ile ilgili her şeyi öğrenebilmeniz için sizlere eğitim verecek kişiyim."

Siyah saçları, esmer teni ve de oldukça seksi görünümüyle beraber tahminimce yirmili yaşlarda görünen Ahn Hye Jin ile, sınıftaki birçok erkeğin dibinin düştüğüne de oldukça emindim.

Yani yoksa neden Jin, daha hoca derse bile başlamamışken kafamı çekmemi isteseydi ki, değil mi?!

Aklıma Jin'in gelmesiyle beraber yeniden sinirlendiğimi hissederken, sırf ona inat olsun diye birazcık sola doğru kaydım. Arkamdan hafifçe söylendiği duydum ama onu umursamadım ve yüzümde oluşan sırıtışla beraber tekrardan hocaya odaklanmaya çalıştım.

"Bu konuda ilk defa eğitim alacaksınız hepiniz. Başlangıç sınıflarımızda sadece teorik olarak anlatılan bu ders, ara sınıflarımızda pratiğe de dökülür. Bu ders; haftanın 3 günü pratik yapacağımız, 2 günü ise teorik olarak işleyeceğimiz bir ders olacak."

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin