•23•

2.3K 374 190
                                    

༄༄༄

Rosé'den;

"Lisa nerede?!"

Daldığım için olsa gerek Jimin'in sesiyle beraber istemsizce irkildim ve ne ara içeriye girdiğini bile anlayamasam da, gözlerimi ona doğru çevirdim.

"Az önce uyandı, uyanır uyanmaz da Jungkook'un yanına gitti tabii..."

Yorgun ve mutsuz çıkan sesimle beraber beni kafasıyla onayladı ve yatağa doğru gelip yanıma oturdu. Birden bire aklıma gelen onu kaybetme düşüncesi tüm bedenimi ele geçirirken, bir saniye bile düşünmeden ona biraz daha yanaştım ve kollarımı sıkıca boynuna sardım.

Elleri anında belimi kavrarken; bu sırada ben ise, yüzümü boynuna gömdüm ve dolan gözlerimle beraber tüm bu olan biteni düşünmeye başladım. Yaşadıklarımız ya da şu anda yaşıyor olduklarımız çok zordu. Bunlar, sindirmesi oldukça güç olan şeylerdi.

Hayatımız bir sabah hiç bilmediğimiz bir yerde uyanmamızla beraber tamamen değişirken, aslında bu zamana kadar koca bir yalanın içerisinde yaşadığımızı da öğrenmiştik.

Hiçbirimizin bir ailesi yoktu ve biz bunca yıl kendimiz mücadele ederek yaşamaya çalışmıştık fakat buraya geldiğimizde aslında bir anne babadan değil de, iki tane güçlü varlığın kanlarından meydana geldiğimizi öğrenmiştik.

Bu o kadar tüyler ürperticiydi ki, hâlâ daha inanmakta zorluk çekiyordum.

Sonrasında ise, bir şekilde bunu kabullenmeye çalışıp bu garip yere alışmaya başlamıştık fakat bir anda kendimizi korkunç bir savaşın içerisinde bulmuştuk.

Kanlar dökülmüş ve birçok iyi varlık ölmüşken, en sonunda da Jungkook'un ölümle burun buruna gelmiş olması hepimizin yıkılmasına sebep olmuştu. Özellikle de Lisa, çok perişan bir haldeydi.

"Jungkook gözlerini bir açsın, ondan sonra ilk işim seninle evlenmek olacak Rosé..."

Daldığım düşüncelerden Jimin'in sesi ile çıkarken, hafifçe geriye doğru çekildim ve şaşkın bir şekilde ona doğru bakmaya başladım. Bu halim onu güldürürken, hafifçe dudaklarımı araladım.

"Fazla hızlısın... Sence de önemli bir şeyi atlamadın mı Jimin?"

Dediklerimle beraber kaşlarını çattı ve anlamadığını belirtmek istercesine bana doğru bakmaya başladı. Bu bakışları karşısında istemsizce kıkırdadım. "Jimin, daha sevgili bile değiliz..."

Bana karşılık ağzından minik bir kahkaha firar etti ve ellerini yanaklarıma doğru çıkarttı. "Ne gerek var bir tanem sevgili olmaya? Direkt evlenelim işte. Hem fena mı olur yani biricik eşim olursun işte..."

Dedikleriyle beraber yüzümü kocaman bir gülümseme kaplarken kafamı aşağı yukarı doğru salladım. "Seninle olan her şeye varım ben Jimin. Yeter ki, hep yanımda ol..."

Ellerimi yanaklarımdaki ellerine doğru çıkarttım ve huzurlu bir şekilde gözlerimi kapattım. Geçen birkaç saniyenin ardından da, dudaklarımda hissettiğim yumuşak dudaklarla beraber gözlerim hafifçe aralandı.

O kadar narin bir şekilde öpüyordu ki beni, bu durum yüzümdeki gülümsemenin daha da büyümesine sebep oldu. Yaşananlar her ne kadar kötü olsa da, Jimin yanımdayken bütün kötülükler birden yok oluyorlardı sanki.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin