•11•

2.8K 457 571
                                    

༄༄༄

Jennie'den;

Akademinin arka tarafındaki büyük bahçeye indiğimizde hayranlıkla etrafı incelemeye başladım. Yemyeşil çimler, birbirinden güzel çiçeklerle bezenmiş ağaçlar, süs havuzları ve daha birçoğu...

Bu harika görüntü karşısında tekrardan nutkumun tutulduğunu hissederken, kafamı iki yanıma doğru salladım ve kendime gelmeye çalıştım. Bu sırada hemen yanımdan gelen sesle beraber de, konuşan kişiye doğru döndüm.

"Çok büyüleyici, öyle değil mi?"

Esmer tenli ve oldukça yakışıklı olan bu kişinin dedikleriyle beraber kafamı aşağı yukarı doğru salladım ve, "Öyle..." diyerek hafifçe tebessüm ettim. Bu sırada o ise, utangaç bir halde elini ensesine doğru götürdü ve hafifçe saç tutamlarını karıştırdı.

"Bu arada, ben Jongin. Kim Jongin..."

Dediği şeyle beraber ensesinde olan elini bana doğru uzattı. Çok zaman geçmeden elini tuttum ve, "Kim Jennie ben de, memnun oldum Jongin." diyerek gülümsedim. Birkaç saniyenin ardından o da gülümsedi ve memnun olduğuna dair birkaç bir şey mırıldandı.

Bu sırada, ilerde hoca olduğunu tahmin ettiğim adamın, ellerini arkasında birleştirmiş ve gayet havalı bir şekilde bizi beklediğini fark ettiğimde ise, tüm sınıf olarak onun olduğu yere doğru ilerledik.

Dün Jisoo'nun gücünü ortaya çıkardığı dersten sonra başka hiçbir ders olmamıştı ve biz de şatoya geri dönmüştük. Zaten Bilge Soo'da bize, akademide günlük olarak bir ya da iki dersin olacağını söylemişti.

Şatoya gittiğimizde önce hep beraber yemek yemiş, ardından şu çekirgeler hakkında biraz konuşmuş, sonra Jisoo ve Jin'in atışmalarına maruz kalmış, bu sırada Jungkook'un boş yapmalarını dinlemiş, bundan dolayı da Yoongi'nin küfürlerini işitmiş ve son olarak da Jimin ile Rosé'nin tüm yemek boyunca birbirlerine karşı olan flörtöz bakışlarına şahit olmuştuk.

Daha sonrasında ise, herkes kendi aleminde takılmaya karar verdiğinde Rosé'nin yanına gitmiştim ve onunla birazcık sohbet etmiştim. Bu yaşananlardan fazlasıyla etkilenmişti ve bunu, ağladığı her halinden belli olan kızarmış gözlerinden bile gayet rahat bir şekilde anlayabilmiştim.

Azıcık rahatlaması için kafasını bacaklarıma koymuş ve saçlarını okşayarak birkaç dakikanın ardından mışıl mışıl uyumasını sağlamıştım. Daha sonrasında da, kendi odama geçmiş ve yorgunca kendimi yatağa bırakmıştım.

Arkadaşım çok olmasa da, insanları üzgün görünce dayanamaz ve sevmediğim biri bile olsa yardımcı olmaya çalışırdım. Belki de, hiç anne baba şefkati görmediğim için bunun, yani küçücük bir saç okşamanın bile ne kadar değerli olduğunun farkındaydım.

"Hepiniz yan yana dizilin lütfen. Bugünkü dersimiz, 'kendini savun' adı altında işleyeceğimiz bir ders olacak. Bu arada adım Min Jeong Won ve Arsia Akademisi'nin dövüş eğitmeniyim."

Kafamda oluşan bir ton düşünce, oldukça gür çıkan bir sesle beraber dağılırken; bu sırada hocanın dediğini yaparak hepimiz yan yana dizildik. 45 kişinin yan yana dizilmesiyle beraber de, epeyce uzun bir sıra olduğunu söylemeden edemeyecektim.

Hoca ise, tam karşımızda durdu ve boynuna astığı düdük ile beraber aklıma lisedeki beden öğretmenimin gelmesine sebep oldu. O adamı hiç sevmezdim çünkü fazlasıyla sinir bozucu bir yapısı vardı.

"Dersten sonra benimle bir kahve içmek ister misiniz, Kim Jennie?"

Sağ tarafımda duran Jongin'in konuşması ile beraber hafifçe tebessüm ettim ve cevap vermek için dudaklarımı araladım fakat bu sırada benden önce başka birinin konuşmasıyla beraber, aralık olan dudaklarımı da tekrardan kapatmak zorunda kaldım.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin