•19•

2.4K 386 255
                                    

༄༄༄

Jisoo'dan;

"Jisoo, bana değil İskeletler'e ya da diğer kötü varlıklara yollayacaksın o mükemmel çekirgelerini!"

Jin'in eliyle itmeye çalıştığı çekirgelerle beraber daha da panik oldum. Zaten ortalık karmakarışıkken, heyecan ve korkudan olsa gerek gücümü yine ve yine istediğim gibi kontrol altına alamıyordum.

Ortalık tam anlamıyla kan gölüne dönmüştü. Herkes başka bir yerlere dağılmıştı ve Namjoon'un yaptığı dahiyane plana uymaya çalışıyorlardı fakat bu o kadar zordu ki, her bir adımımızda karşımıza birileri çıkıyordu.

Jin ile beraber bir grup olmuştuk ve ormanın içine girmiş, kötü varlıklarla mücadele etmeye çalışıyorduk. İskeletler haricinde o kadar çok kötü varlık vardı ki ben bile hangisi iyi hangisi kötü şaşırıyordum bazen.

Vampirler, Cadılar, Hobbitler, Karadullar, Elfler, Atlılar ve daha ismini bile bilmediğim birçok varlık, kötüler olarak adlandırdığımız varlıkların içerisindeydi.

"Jin, yapamıyorum. Bilmiyorum neden böyle oldu ama odaklanamıyorum..."

Gözlerimi kapatıp açtığımda etrafa saçışan ve kontrolümden çıkan tüm çekirgeler yok olurken, Jin ise hemen dibindeki Hobbitler'den olan varlığın zihnine rahatsız edici bir melodi yaymakla meşguldü. Bu özelliği, belli bir süre sonra karşısındaki varlığı öldürebilecek kadar güçlü bir özellikti.

Varlığın yere yığılmasını sağladığında bana doğru geldi ve ellerini omzuma koyarak gözleriyle gözlerim aynı hizaya gelene kadar eğildi. Umutsuzca ona doğru bakarken, hafifçe gülümseyerek dudaklarını araladı.

"Jisoo, şu anda hepimizin en çok sana ihtiyacı var. Birçok varlığı aynı anda öldürebilecek güce sahipsin sen. O yüzden lütfen toparlan ve planı sorunsuz bir şekilde uygulayabilmemiz için gücüne odaklanmaya çalış."

Dedikleriyle beraber kafamı aşağı yukarı doğru salladım. Bu sırada da, korkudan mı yoksa gerginlikten mi bilmiyorum ama birden gözlerim dolmaya başladı.

Kolay kolay ağlayan biri değildim, hiçbir zaman da olmamıştım ama bu yaşananlar ve etrafı kaplayan kan kokusu beni çok derinden etkilemişti. Ayrıca, bana ihtiyacı olan insanlara yardım edemiyor olmak kendime daha da sinirlenmeme sebep olmuştu.

"Jisoo, biliyorum zor bir durumdayız güzelim ama geçecek... Çok az kaldı, biraz daha dayan olur mu? Hiçbirimize bir şey olmadan atlatacağız."

Ellerini yanağıma çıkartıp hafifçe okşadığında bir an için karşımdaki kişinin Jin olduğundan şüphe ettim. Bugün çok farklı davranıyordu. Yani bir haftadır aramız düzelmeye başlamıştı ama hiçbir zaman böylesine kibar ve yardımsever davranmamıştı bana karşı.

Onu kafamla onayladığım sırada gözleri korkuyla açılırken beni hızlıca arkasına doğru çekti ve geldiğini daha yeni fark ettiğim Jinyoung'a doğru bakmaya başladı.

Jinyoung ise, yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyle beraber sivri dişlerini çıkarttı. Şu anda kırmızı gözlerinin esir aldığı soluk teniyle beraber oldukça korkunç görünüyordu. Ona karşılık sertçe yutkundum ve gözlerimi Jin'e doğru çevirdim.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin