•16•

2.4K 392 269
                                    

༄༄༄

Jisoo'dan;

"Kes şunu!"

Ellerimi kulaklarıma bastırmış ve başımı tırmalayan bu iğrenç melodiden kurtulmak için uğraşıyordum fakat hiçbir şekilde bu garip ve rahatsız edici melodiyi beynimden söküp atamıyordum.

Jin, bu halime kahkaha attı ve sonrasında da mor renkteki gözlerini açıp kapatarak bu şeye bir son verdi. En sonunda rahat bir nefes alabildiğimden dolayı da ellerimi kulaklarımdan çektim ve sinirli bir şekilde ona doğru baktım.

"Birazdan üzerine çekirgelerimi saldıktan sonra da böyle gülebilecek misin acaba Kim Seokjin?!"

Dediklerimle beraber yüzündeki gülümseme soldu ve sahte bir korkaklıkla beraber, "Ne olur Kim Jisoo, acı bana ve çekirgelerini üzerime salma..." dediğinde sinirlerim bozulduğundan olsa gerek istemsizce bu haline güldüm.

Yaklaşık bir haftadır eğitimlerimiz olabildiğince hızlandırılmıştı ve bir sürü de ders görmüştük. Aramızda gücünü hâlâ daha tam olarak kontrol altına alamayan sadece ben ve Jin kalmışken Bilge Soo ise, ikimizin bir arada çalışmasını istemişti. Her ne kadar Jin ile bir arada çalışmak istemesem de, Bilge Soo'ya karşı gelememiş ve bunu kabul etmek zorunda kalmıştım.

"Hadi sıra sende. Ben önceye nazaran biraz daha kontrol altına alabildim bu sefer gücümü. Senin de bunu yapabiliyor olman gerekiyor Jisoo..."

Dediklerinde haklı olduğu için kafamı aşağı yukarı doğru salladım ve gözlerimi kapatarak odaklanmaya çalıştım. Gücümü kontrol altına almak için aklıma gelen isim, Jin'den başkası değildi fakat neden onun aklıma geldiğini hâlâ daha bilmiyordum.

Belki de nefretten dolayı olabilir diye düşünmüştüm çünkü o zamanlar ondan ciddi anlamda nefret ediyordum. Gerçi şimdi de ona karşı hissettiklerim çok farklı değildi fakat en azından eskiye nazaran bu bir haftada biraz daha iyi anlaşmaya başlamıştık. Tabii ki de arada didişiyorduk falan ama en azından normal bir şekilde sohbet edebildiğimiz birkaç an bile olmuştu.

Aklıma üşüşen bu düşünceleri bir kenara attım ve birkaç saniyenin ardından da sadece gücüme odaklanmaya çalıştım. Aldığımız eğitimler doğrultusunda beynimi nasıl yönlendirmem gerektiğini ve bu doğrultuda da gücümü nasıl kullanmam gerektiğini öğrenmiştim fakat bunları uygulamak hiç de kolay değildi.

Melezler arasında en çok zorlanan bendim ve Bilge Soo, bunun çok normal olduğunu söylemişti. Sonuçta canlı bir varlık oluşturmaktı benim gücüm ve aslında diğer hepsinin gücünden de daha zordu.

Yine istediğim gibi kontrol altına alamadığım gücümle beraber bıkkınca bir nefes verdim ve gözlerimi açarak kendimi yere bıraktım. Kesinlikle gün geçtikçe bu durum daha da çok sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Jin'de sinirlendiğimi ve kendime kızdığımı fark etmiş olacak ki, yanıma doğru geldi ve benim gibi kendini yere bıraktı. Şu anda şatonun arka kısmındaki yemyeşil bahçedeydik. Diğerleri kendi halinde takılırken, biz de burada güçlerimizi geliştirmek için çalışıyorduk işte.

Gerçi Jin, bu konuda baya bir yol katetmişti ve gücünü istediği gibi kontrol altına alabiliyordu fakat ben hâlâ daha hiçbir şey yapamıyordum. Geçen birkaç saniyenin ardından Jin'in, omzunu omzuma hafifçe sürtmesiyle beraber gözlerimi ona doğru çevirdim.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin