•22•

2.3K 380 154
                                    

༄༄༄

Lisa'dan;

Ellerimi havaya kaldırmış ve gökyüzünden düşen kar tanelerini tek tek hissetmek istermişçesine bir sağa bir sola doğru hareket ettiriyordum.

"Sevimli ve minik bir kız çocuğu gibi davranmaktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi Lalisa?"

Belime sarılan ellerle beraber önce irkildim, ardından da istemsizce kıkırdadım. "Hey bayım, siz beni böyle sevmediniz mi? Yoksa bana olan aşkınız eskisi kadar güçlü değil mi?"

Sahte bir korkaklık ile konuşmamla beraber, anında beni kendine doğru çevirdi ve uzanıp dudaklarıma minik bir öpücük kondurduktan sonra da, geriye doğru çekildi.

"Sana olan aşkım gün geçtikçe artarken, böyle bir şeyi aklından bile geçirmemelisin Lalisa..."

Dedikleriyle beraber yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken, onu kendime doğru çektim ve hayranı olduğum dudaklarını dudaklarıma bastırdım.

Beni mest eden dudaklarını sarhoş olmak istermişçesine tadarken, bu an hiç bitmesin istiyordum. Aslında sadece benim değil, Jungkook'un da bunu istediğinden adım kadar emindim.

Her şeyin farkında olmamıza ve hatta etkisinden çıkamadığımız bu Aşk Zehri yüzünden öleceğimizi bilmemize rağmen yine de, her ikimiz de bunu istiyorduk.

Sahi ya, bunca şeye rağmen hâlâ neden bunu istiyorduk? Ya da neden zarar gördüğümüzü bile bile, kendimizi bu Aşk Zehri'nden alıkoyamıyorduk?

Bu sorular aklımı çok kurcalasa da, hiçbir zaman bir sonuca varamadığım için bunları düşünmeyi de bir kenara bırakmıştım çünkü eğer düşünürsem, şu anda yaptığım gibi belki de ölmeyi göze alamayabilirdim.

Kötü varlıklar tarafından ölmemiz için yapılan bu kara büyünün farkındaydık aslında hepimiz. Aşk Zehri olarak adlandırılan bu büyü, hepimizin sonu olacaktı fakat bizler, tüm bu yaşananlara tezat bir şekilde o kadar mutluyduk ki...

Bu mutluluğun büyünün etkisi olduğunu da biliyorduk fakat bir kere yapılmıştı ve bunun hiçbir şekilde geri dönüşü yoktu. Gerçi, olmasını da istemezdim çünkü ben halimden gayet memnundum. Yani, Jungkook'un büyünün etkisiyle bile olsa yine de bana böylesine aşkla bakıyor olması ölmeye bedeldi.

Dudaklarımız birbirinden ayrılırken, düzensiz nefes alışverişlerimiz de içinde bulunduğumuz bu sessiz ortamı kaplıyordu. Bu sırada ormandaki kuş cıvıltılarının yanına Jungkook'un mükemmel gülüşü iliştiğinde, hayranlıkla birkaç saniye boyunca onu izledim.

"Öldüğümüzde en çok da bu, arada bir büründüğün seksi halini özleyeceğim güzelim..."

Kahkaha atarak dedikleri karşısında gözlerimi devirdim ve koluna çok hafifçe vurdum. Bir yandan da, istemsizce gülümsüyordum.

Gülüşüm birden solarken, etraf karar ve ben ise, derin derin nefesler alıp vermeye başladım. Gözlerim bu karanlık ormanda Jungkook'u arıyordu fakat o, hiçbir yerde yoktu.

Telaşla etrafıma bakınmaya devam ederken, korku tüm bedenimi ele geçirmeye başla. "Jungkook?!" Çaresiz bir şekilde adını seslenmişken, bu sırada karşıma çıkan silüetle beraber istemsizce irkildim.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin