•21•

2.3K 369 241
                                    

༄༄༄

Jisoo'dan;

"Jisoo?"

Adımı seslenen Jin ile beraber daldığım için olsa gerek hafifçe irkildim ve zar zor açık tutabildiğim gözlerimi ona doğru çevirdim. Bu sırada o ise, yanıma oturdu.

"Bir değişiklik var mı durumunda?"

Sesim oldukça halsiz çıkarken, bıkkınca bir nefes vererek kafasını iki yanına doğru salladı. "Ne yazık ki hâlâ aynı..." Dedikleriyle beraber dudaklarım hüzünle aşağıya doğru kıvrılırken, derin bir nefes alıp verdim.

Jungkook, tam iki gündür baygın bir haldeydi. Kalbinin birkaç milimetre ötesine saplanan mızrağı çıkartıp büyüyle yarasını kapatsalar da, mızrak zehirli olduğu için bu durum sadece kanamanın durmasına sebep olmuştu.

Vücuduna geçen zehri hiçbir şekilde çıkartıp atamamıştık. Herkes, o kadar perişan bir haldeydi ki... İki gündür, Taehyung hariç hiçbirimiz uyumuyor ve hatta doğru düzgün yemek bile yemiyorduk.

Yaralanan Taehyung'un durumuysa, önceye göre daha iyiydi ve dinlenerek toparlanmaya çalışıyordu. Jennie'de bu iki gün boyunca her ne kadar bitkin bir halde olsa da, yaşanılanları bir kenara bırakmaya çalışmış ve Taehyung'un bir an önce iyileşebilmesi için uğraşmıştı.

Savaşı biz iyiler kazanmıştık ama bunun mutluluğunu sadece birkaç saniye yaşayabilmiştik çünkü şu anda Jungkook ölümle cebelleşiyordu. Bilge Soo'ya göre hâlâ ölmemiş olması bile bir mucizeydi.

Tabii ki bu durum, mızrağın kalbine denk gelmemesinden dolayı da kaynaklanıyordu. Yine de şu anda iyi olmadığı için bu duruma hiçbirimiz sevinemiyorduk.

Lisa, iki gündür aralıksız bir şekilde ağlıyor ve bir saniye bile Jungkook'un yanından ayrılmak istemiyordu. En sonunda halsiz düştüğü için bayılma raddesine gelince de, Büyücü Joon ona uyuması ve azıcık da olsa dinlenebilmesi için bir büyü yapmıştı.

"Jin... Jungkook, uyanabilecek mi?" Birkaç saniyenin ardından çaresiz bir şekilde konuşmamla beraber, Jin gözlerini bana doğru çevirdi. "Bilmiyorum, keşke bilsem ama bilmiyorum Jisoo..."

Sesinin hafiften titreyen bir tonda olması gözlerimin dolmasına sebep olurken, gözlerimi ondan çektim ve dışarda olduğumuz için gökyüzüne doğru çevirdim.

Daha yeni tanıdığımız bir kişinin, hepimizi böylesine etkileyebileceğini hiç ama hiç düşünmemiştim. Öylece, onun iyi olmasını beklemek çok zordu. Hiçbir şey yapmadan ölecek mi kalacak mı diye beklemek inanılmaz derecede can yakıcı bir şeydi.

Son zamanlarda iyice sulu göz olduğumdan gözümden akan bir damla yaş ile beraber de, hiç şaşırmadım. Beni izlediğini fark ettiğim Jin'e bakmamayı tercih etmiştim ki, birkaç saniye sonra bana biraz daha yanaştığını hissettim.

Ellerini omzuma doğru götürdü ve beni kendine doğru çekti. Şu anda sıkıca sarılıyor olması ise, zaten duygusal olan beni daha da çok etkiledi ve ağlamam biraz daha şiddetlendi.

Tüm bu olanlar yani Jungkook'un başına gelenler Jin'in başına gelseydi ne hissederdim diye düşündüm birden kısa bir süreliğine de olsa. İçimi anlamlandıramadığım bir telaş kaplarken, ona daha sıkı sarıldım.

Love PoisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin