- Sevgilim, sen benim kocamsın. Ruhun tanıyor beni. Unuttun ama hatırlıycaksın.
İri damlalar gözlerinden yuvarlanırken Esma bir dua gibi fısıldadı. İliğinden kemiğine kadar seviyordu kocasını, yaşarken ondan mahrum kalmak kabus gibiydi.
- Ben de öyle umuyorum. Hatırlamasam bile seninle herşeye baştan başlamak istiyorum. Bunu gerçekten istiyorum. Kalan hayatımı seninle yaşamak istiyorum.
Kadın başını geri atarak kocasının gözlerini görmeye çalışırken kendi gözleri de ışıl ışıl parlıyordu
- Bunu bir teklif olarak değerlendirmeli miyim?
- Bunu bir niyet olarak değerlendir. Elimden geleni yapacağıma dair söz olarak.
- Ben de elimden geleni yapacağım, Tarık umarım birbirimize yeteriz. Bunu çok istiyorum. Ailemizi kaybetmek korkusu ölümden acı.
- Sen bana yetersin gibime geliyor, ama ben sana yetebilir miyim bilmiyorum. Eski kocanı özleyebilirsin.
- Onu özlemediğim bir an bile yok.
- Ben o değilim.
- O olmanı beklemiyorum. Sadece birbirimize saygı duyalım ve zaman tanıyalım.
Usulca kollarından sıyrılırak kapıya adımladı. Fazla yakınlık hiçbirşeyi daha kolay kılmıyordu.
- Sen duşunu al, çıktığında kahvaltı hazır olur.
Başka birşey söylemesine izin vermeden kaçarcasına uzaklaştı.
Arkasında bıraktığı adam bir süre gözlerini üzerine kapanan kapıdan alamadı.
Kendini sürekli olarak yarım bırakılıyormuş gibi hissediyordu. Şu an için fazlasını istemeye hakkı yoktu, biliyordu. Ama kendisi böyle kontrolünü kaybedecek noktaya gelirken kadının hiç etkilenmiyor gibi arkasını dönüp, dönüp uzaklaşması sinirlerini bozmaya başlamıştı.
Yapabilse kendi de uzak durmak isterdi ama işte içindeki mıknatısa söz geçiremiyordu. Eli, gözü, burnu, kulağı ve dahi adını vermek istemediği daha pek çok organı, kadını hissetmek için çıldırtıyordu.
Aklındaki düşünceleri kovalamak için hızla duşa girdi. Neredeyse soğuğa yakın tuttuğu su biraz olsun aklını başına almasına yardımcı olmuştu.
Havlusuna sarılıp ayna karşısına geçtiğinde değişmiş olduğunu gördü. Vücudu beş yıl öncekinden daha yapılıydı. Saçları kısa kesilmişti. Yüz hattları 23 yaşındakinden daha fazla oturmuştu.
Karnının yan tarafında gözüne çarpan birkaç yara izi, kendisini inceleme isteği uyandırınca çamaşırını giyip havludan kurtuldu.
Kürek kemiğinin altında ve sol bacağında da izler vardı.
Vücudundaki izleri keşfetmenin bir faydası olmadığına kanaat getirince kalan kıyafetlerini giymeye başladı. Karısı hastaneden çıkarken giydiği markanın farklı renginden getirmişti.
Küçük havlu ile saçlarını kabaca kuruladıktan sonra banyoyu toparlayıp oyalanmadan merdivenlere yöneldi.
Mutfaktan güzel kokular gelmeye başlamıştı bile.
Karısı kısa kollu, dizlerinin altına kadar uzanan kloş etekli, pembe yazlık bir elbise giymiş, saçlarını da alnının üstünden bağladığı çiçekli yazmanın altına gizlemişti. Ayak seslerini duyunca elindeki salata tabağını masaya bırakıp kocasına döndü
- Sıhhatler olsun. Nasıl hissediyorsun, iyi geldi değil mi?
- Sağol, hafiflemiş hissediyorum gerçekten. Kendime doğru düzgün bakmamıştım hiç , büyümüşüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serencâm
EspiritualBir ameliyat sonucu son beş yılıyla beraber karısını ve değişen hayatını tamamen unutan bir Tarık.. Hafızası gidince bambaşka bir adama dönüşen kocası, çocuklarını bu süreçten zarar görmeden kurtarma kaygısı ve kocasına duyduğu büyük aşk arasında b...