İkisinin de tüyleri saniyesinde havalanıp diğer yarısına kavuşmak için uzanmaya çalışıyordu sanki.
Adam transtan çıkmak için gözlerini sımsıkı kapayıp üzerine parmağını bastırdı. Yüzünün acı çeker ifadesi kadının gözünden kaçmıyordu.
- Ağrın mı var?
- Hı? Hı hımm.
- İlaç vereyim mi?
Adam beklediği işaret buymuş gibi aç gözlerini saklamaya çalışmadan konuştu
- Verir misin gercekten?
Kadın gözlerini devirip "bi ağır ol yahu" diye azarlamakla "e hadi gel madem" deyip elini tutmak arasında gidip geldiği için kendine de kızdı.
Daha kaç gün olmuştu bu adam tarafından kıyım kıyım kıyılalı.
Tamam özlüyordu, hatta içi gidiyordu da bu kadar kolay olmamalıydı. En azından şu çayı içecek kadar bir irade kırıntısı gösterebilmeliydi.
Boğazını temizleyip dikkatini topladı adam. Karısının suratından geçen ifadeler deli gibi hoşuna gitse de oyunu bozmadı
- Yada bu çayı içeyim, iyi gelir belki.
Tarık karısının sohbetini özlemişti. Esasen odaya gidip enerjilerini attıktan sonra sarmaş dolaş yapılan muhabbetler favorisi olsa da şu an için yasemin çaylı olanına razı gelecekti.
- Dayın ve yengen harika insanlar. Seni de çok seviyorlar.
- Evet, Mahirden ayırmazlar hiç.
- Mahir de tek çocuk. Bu biraz garip.
- Tek değilmiş, bir erkek kardeşi varmış, doğmadan ölmüş. Yengem de tekrar cesaret edememiş.
- Üzücü bir hikaye. Aslında benim senle konuşmak istediğim bir konu var, son günlerde pek müsait değildik malum. Aklımdayken konuşmak istiyorum.
- Hayırdır?
- Ben Elif'in doğumunu tetikleyen kazayı hatırlıyorum. Yani vidyoları izlerken bi anda olan biten herşey zihnimde canlandı.
Kadının ifadesi dalgalanmıştı. Tam birşeyler düzelecek derken bir kez daha kötü anılarla tadını kaçırmayı hiç istemiyordu.
- Ne kadarını hatırlıyorsun?
- Doktor bir daha evladımızın olmayacağını söylediğinde sen beni teselli ediyordun, kendi acını boşverip. Bu çok ağır Esma. Biliyorum sen bu konuyu kapatmak istiyorsun ama benim dalgınlığım az kalsın ikinizin canına mal olacakmış. Bunu kabullenmek çok zor.
- O zaman da yanlış düşünüyordun şimdi de yanlılşsın sevgilim. Biz bunu yaşayacaktık. Ve ömrümüz bitmediği için de ölmeyecektik. Yada ömrümüz bittiyse mesela kendi tükrüğümüzden bile boğulup ölebilirdik. Kaza ve kader bütünüyle Allah'ın takdirinde olan şeyler, biz ancak müsade ettiği kadarında irade gösterebiliriz.
- Hayır bizim seçimlerimiz de önemli. Yani önemliymiş. Öyle yazıyordu. Örneğin ben kırmızı ışıkta geçmesem bu kaza yaşansa bile benim yüzümden yaşanmayacaktı.
- Tarık ışıkta geçtiğin anı da hatırlıyor musun? Ne düşünüyordun acaba, çok merak ediyorum.
- Hayır senin yaralı halinle bana " Allah seni bırakmaz, sen de onu bırakma" dediğin çok net. Gerisi kesik kesik.
- Ben öldükten sonra eski yaşantına dönüp Allah'tan kopmandan, ölmekten daha fazla korkuyordum.
Kadının, hayat ve ölüm arasındaki o ince çizgide kendini unutup kocasının Allah'la olan ilişkisini düşünmesi kocasına çok tuhaf ve bir o kadar da etkileyici geldi. Bu, bu kadar önemli miydi Esma için?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serencâm
SpiritualBir ameliyat sonucu son beş yılıyla beraber karısını ve değişen hayatını tamamen unutan bir Tarık.. Hafızası gidince bambaşka bir adama dönüşen kocası, çocuklarını bu süreçten zarar görmeden kurtarma kaygısı ve kocasına duyduğu büyük aşk arasında b...