Kocası sağdı, yanındaydı. Bu kadarına şükrederek usulca kayıp yastığa başını koydu. İki karıştan az bir mesafe kalmıştı aralarında. Aralık dudaklarından çıkan nefes yüzüne vuruyordu.
Bu dünya cennetinde mahrum kalmamak için dua etti.
Elleri kocasının kirli sakallarını dokunmak için karıncalanıyordu. Bu yakınlık kendisi için de tehlikeli olmaya başladığında yerinde kıpırdandı. Arkasını dönüp uyumaya çalışacaktı.
Yatağı sallamamak için yavaş haretlerle önce sırt üstü döndü. Gözünün ucuyla kontrol ettiği kocası hala derin uykuda gözüküyordu.
Nefesini tutup diğer tarafa dönmeye çalıştığı anda kocasının serumlu kolunu beline dolayıp kendisine çekmesiyle kasıldı. Bu adam az önce uyumuyor muydu. İstemsizce başını çevirdiğinde gözleri hala kapalı olan kocasının, dudaklarının ucundaki tebessümü fark etti.
Adam bu kez kadını iyice kendine yapıştırıp açıktaki boynuna yüzünü gömdü. Gözleri hala kapalıydı.
- Öyle gizli gizli seyredip arkanı dönmek var mi portakal güzeli?
Mırıltı sesiyle genç kadın, ruhuna ılık ılık bir şeylerin aktığını hissediyordu. Bu adama karşı savunmasızdı, ondan gelecek sevgiye, ilgiye her zerresi muhtaçtı.
Put gibi yattığını neden sonra fark etti. Aralarında duran kolunu adamın boynunun altından geçirip başını güzelce göğsüne yerleştirdi, diğer elini de belini saran kolunun üzerine koydu.
- Saklı cennetimden portakal güzeline,
Neyse buna da şükür.Kıkırtısı adamı mest ediyordu. Boynunu saran incecik kol, kolunu tutan zarif el, burnuna dolan bebek kokusu..
- Esma seninle huzurluyum. Dünyada benim için bir cennet varsa o da senin kollarındaymış gibi hissediyorum. Beni dışarıda bırakma, uzaklaşma. Kaçırma gözlerini.
İşte bu sözler kadının bütün savunmalarını kırıp geçiriyordu. Dilinin ucuna pek çok şey gelse de
- Korkuyorum. Diyebildi.
Genç adamın buna vereceği tek cevabı vardı
- Ben de..
***
Sabah namazı vakti zorlukla sıyrıldığı kollara usulca geri dönen kadın kocasının namazsız geçen vakitlerinin acısını taa içinde hissediyor, hidayet bulsun diye kalbinin en derinlerinden dua ediyordu.Genç adam kollarına dönen karısını gözlerini açmadan "Allah kabul etsin" dedi. Bir vakit aksatmadan böyle düzenlice yaptığı ibadeti onda saygı uyandırıyordu. Kendisinin de beş yıldır aksatmadığı kulluk görevinden habersiz 'Şahsen ben uykumu bölüp kalkamazdım' diye düşündü.
Gece bitip çıkardıkları serumdan kurtulan kolunu açıp bu kez kendi göğsüne çekti kadını. Yatarken kafasının üstüne top yaptığı dağılmaya yüz tutmuş saçların lastiğini el yordamıyla bulup, çekiştirerek bukleli saçları özgür bıraktıktan sonra vakit kaybetmeden elini daldırdı. Yumuş yumuş saçlar, telefon kablosu gibi yaylanan bukleler insanı mest ediyordu. Gözlerinin açık olmasına gerek yoktu, elleriyle keşfetmek de yetiyordu.
-Sevgilim, uykunu dağıtma istersen. Saat daha çok erken.
Kadın saçlarına dalan adamla bu sahneyi pek çok kez yaşadığı için kendini durduramayacağını da ezbere biliyordu. Yine de şansını denemek istedi.
Adam kendisine "sevgilim" diye fısıldayan kadının tavsiyesine inat çakmak gibi açmıştı gözlerini.Yüzünü burnunun dibindeki kabarık saçlara gömüp kokusunu içine çekerek kocaman bir öpücük bıraktı.
- Çok güzeller, kendimi alamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serencâm
EspiritualBir ameliyat sonucu son beş yılıyla beraber karısını ve değişen hayatını tamamen unutan bir Tarık.. Hafızası gidince bambaşka bir adama dönüşen kocası, çocuklarını bu süreçten zarar görmeden kurtarma kaygısı ve kocasına duyduğu büyük aşk arasında b...