BÖLÜM MÜZİKLERİ:
#Rachel Platten-Fight song
#Molly Kate Ketsher-Prom queen2
Ekseriyeti zalim olmuş bedenlerin dehlizinde,
Medet umuyoruz onlar için de.
Ve bir gün kurtarılırlar diye,
Kendi medetimizden vazgeçiyoruz aciz bir şekilde."あ
OLAYDAN 9 AY ÖNCE,
16 Eylül 2019, Pazartesi Sabahı.Öz güven neydi? Öz güven başarıydı. Öz güveni hırstan ayıran şey neydi? Kendine güvendi. Hırs, güven olmadığı müddetçe insan dehlizinde bir icraatsızlıktan ibaretti. Sana zarar veren bir icraatsızlık...tehlikeli kelimelerdi bunlar.
Günlerden 16 Eylül. Saat 08:30
Bugün İskandil'e gidişimin günüydü.
Dönüş biletimi ise o okulda kendim kazanacaktım. Ne olursa olsun diye içimden mırıldandım. O bileti elimde tutacaktım.
Okulun geniş otoparkına yaklaştığımızı fark ettiğim an gözlerimi telefona yeniden çevirdim ve evden çıkmadan önce Dila ile konuştuğumuz son mesajlara baktım.
Dila: Beraber gitmeliydik bugün. (8:34)
Üzgünüm, annem okulu incelemek ve her şeyin yolunda olduğunu görmek istiyor. (8.34)
Dila: Anlayabiliyorum. Tek motive kaynağım bundan sonra seninle gidecek olmamızı düşünmem. Tabii eğer aşk tadında çikolatam tükenmediyse. O zaman evi başıma yıkacağım için fazladan motiveye kaynaklarına ihtiyaç duyabilirim. (8.35)
Kulağa bayağı korkunç geliyor. :(
(8.36)Dila: Sen bir de evi başımıza yıkarken gör beni bebeğim. (8.36)
Dila: ;)
Dila: Çiçeğim can, okula gelmeni bekliyorum . Gel ve elmasını parlat. İskandil'e çok yakışacağını şimdiden adım gibi biliyorum ve yanında olacağım. (8.44)
Son konuşmamız bu şekildeydi. Ona bir cevap verememiştim. İnsanlar benden çok şey bekliyordu, oysaki ben onlardan hiçbir şey beklemiyordum. Sanki hepsi etrafımda kendilerinden bir çember oluşturarak gülümsüyor ve bana doğru adımlar atıyorlardı. Hepsinin yüzünde o beklenti dolu gülümseme vardı. Derilerinden elleriyle bu ifadeyi çıkarıyor, ben ifadesizliklerine korkuyla bakarken gülümseyen ifadeyi yüzüme takmam için uzatıyorlardı.
Boğuluyordum.
Tenha yerlere emanet edemeyecek kadar önemsediğim ifadelerimi kaybedeceğimden korkuyordum.
Kıyıya köşeye sıkıştırdığım ifadeleri karıştırıp bocalayacağımı düşünmek alnımdan terlerin birikip çeneme akmasını sağlıyordu.
Araba durunca düşüncelerimi eski bir kutuya koyup bir kenara atmam gerektiğini fark ettim. Hızlıca toparlanarak okula gözlerimi diktim. Beyaz tonlarını dışında bulundurduğu okul, asil ve sade bir görünüme sahipti. Geniş bir bahçesi, bankların hemen iki kenarına konulduğunu gördüğüm küçük çam ağaçları vardı. Öğrenciler kendi halinde takılıyordu. Okul buradan baktığımda üzerime doğru gelen bir 'U' görünümüne sahip olarak inşa edilmişti. Dolayısıyla kenarlarında üç büyük boş alan bulunuyordu. Bunların en sol tarafında basketbol, voleybol gibi sahaları görebiliyordum. Orta boşluk zaten okulun girişi olduğu için gözlerimi en sağ geniş alana yönelttim ve gördüklerim hafif kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Hafif kalabalık öğrenci grubu, okulun beyaz kapısına tezat gri olan bir kapının önünde hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Bakışlarımı onlardan çektim. Zemin gri düz beton olarak döşeme edilmişti fakat orta giriş kısmında okulun merdivenine kadar beton tarzında devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOBANA SÖYLE O MASUM
Teen FictionBuğlem; İskandil Lisesi'ne adımını attığı an, kaderi taşları yerlerine koymaya başlamıştı. . Ünü dört bir yana zehir gibi yayılmış okul, İstanbul İskandil Lisesi. Bir cinayet. Tehlikeli rekabet. Ninni gibi kulaklara fısıldanan ihanet. Yeminler üzer...