"Kendine gel Calum!" diye bağırdım ve onu göğsünden ittirdim. Bir adım geriye gitti, gözlerindeki sinir hâlâ kaybolmamıştı. Ellerimi saçlarımdan geçirdim, aylar boyunca içimde kalan şeyleri boşaltacağımı hissediyordum. "Alınıp verilen bir şey miyim ben? İkiniz arasında seçim yapamayacağımı bile bile beni seçim yapmaya zorunlu tuttunuz! Seni ya da onu seçtiğimde 180 derece döneceğimi biliyordun, bana burada boş boş benimsin diyemezsin. Beni zor duruma soktuğunuz için sizden nefret ediyorum, beni sevdiği için Luke'dan nefret ediyorum, bana bu kadar yakın olduğun için senden nefret edi-" bir adım atarak önüme geldi fakat bunu farkedemeyecek kadar kördüm. Sinirim gözüme perde indirmişti ve etrafı görmemi engelliyordu. Yabancı dudaklar, dudaklarıma kapandığında şaşkınlıkla kaldım. Gözyaşlarım gözlerimden süzülüyordu, sinirlenince ağlayan biriydim. Dudaklarını dudaklarımın üzerinde sertçe hareket ettiriyordu. Dudaklarımın acısını yok sayarak karşılık vermeye başladım, ellerim saçlarını buldu ve çekiştirdi. Kalçalarımı sıktı ve sırtımı sert bir şekilde duvara çarptırdı. Dudağımdan istemsiz bir inleme çıktı, bacaklarım belini sardı. Kalın dudakları dudaklarımdan ayrıldı ve kendini bana ittirdi. Boynuma dudaklarını sürttü ve yavaşça emmeye başladı. Bir elim saçlarından omzuna indi ve sertçe sıktı. Boynumu ısırdığında başımı arkaya atıp inledim. Kendimi ona sürttüğümde otelde yankılanacağına emin olduğum bir inleme verdi bana.
Başını boynumdan kaldırıp dudağıma yöneldi. Alt dudağımı ısırıp çekiştirdi ve ben bu acıya dayanamayacağımı anladığımda saçını sertçe çektim. Ama o bunu yanlış anlayıp tekrar inledi. Ben gözlerimi devirirken bacaklarımdan tuttuğu gibi sırtımı duvardan ayırdı ve yumuşak yatakla birleştirdi. Üstüme çıktıktan sonra sabırsızca boynuma yöneldi. Boynumdan göğsüme doğru yavaşca ilerledi, elleri tişörtümün eteklerinden tuttu ve bir çırpıda üzerimden attı. Hafif çekik kahverengi gözleri üzerimde dolaştı, kalın, dolgun dudaklarını dudaklarımın üzerine kapadığında bu işin sonuna kadar dayanamayacağım hakkında fikirlerim vardı.
O bana dokundukça havaya doğru yükseliyordum.
Ellerim kaslı koluna gitti, ardından tişörtünün içinden karın kaslarına. Üzerindeki tişörtü onun yaptığı gibi çıkarıp odanın bir köşesine attım. Elleri vücudumun her yerinde arsızca dolaşıyordu. Bedenim temasları yüzünden güçsüzdü. Cennetten çalıntı birkaç dakika yaşıyordum. Uzun ve kemikli parmakları şortumun düğmesinin üzerinde dolaşıyordu, dudaklarımız hareket etmiyordu sadece birleşiktiler. Şortumda odada bilinmeyen bir yere doğru yolculuk yaptığında, onu takip eden Calum'un pantolonu oldu. Üzerimizdeki tek fazlalık iç çamaşırlarımız olduğunda benim yaptığım gibi baştan aşağı beni süzdü. Ben yutkunurken o dudağını yaladı ve köprücük kemiğimi ısırdı. Çığlığımı kendi kulağımda duydum ama o durmadı. Diliyle ısırdığı yerin üzerinde gezdi, belli belirsiz bir şey mırıldandı. Ardından duyabileceğim seste, ama duymak istemeyeceğim bir cümle kemiğimin üzerindeki dudaklarından çıktı.
"Tek istediğim o lanet olasıca seçimde beni seçmendi," kendini bana tekrar ittirdi. İkimizde aynı anda inledik, cümlenin devamını merak ediyordum, o da söyleyecek gibiydi zaten. "O zaman daha az bekler ve hemen şu an yaptıklarımızı yapıyor olurduk."
Trying to forget you babe
Seni unutmaya çalışıyorum bebeğim
I fall back down
Geriye düşüyorum
![](https://img.wattpad.com/cover/24785625-288-k54230.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds △ 5 Seconds Of Summer △ Completed
Fanfiction"giderken arkasında bıraktığı sadece bir avuç toz bulutuydu."