"@Calum5SOS: Sana anlattıklarım doğru değildi, sadece biraz daha erken gitmen için söylediğim bir şeydi. Gerçek nedenini ya da ona benzer bir şeyi asla öğrenemeyeceksin." Tessa, alayla gülümsedi. Böyle bir şey olacağını zaten biliyordu, onların tam bir kalp kıran olduğunu anlamıştı. Sözcükler, pek de acı vermiyordu artık. Artık twitter'da Calum'un attığı kırıcı mesajlar zarar vermiyordu bir kaç gün öncesi gibi.
Ya da, o öyle sanıyordu.
Açık kalan bilgisayarı umursamadan, birkaç adımla kapıya ulaştı ve anahtarını aldıktan sonra evden çıktı. Üşüyordu, koşmak istiyordu, kaybolmaya başlayan bulutlara dokunmak istiyordu. Ama yapabildiği yavaşça, bütün acılarını içine atarak yürümek olmuştu. Nereye gittiğini bilmiyordu, üşümesi şuanlık pek sorun değildi fakat çok iyi bilmediği bir yerde kaybolacağında, bunun sorun olacağından emindi.
Sola döndüğünde, boş sokakta yankılanan kadın kahkahası kulağını doldurdu. Yüzünü buruşturdu, cinsel bir şey görmek istemiyordu. Sadece bir hayranın ne kadar üzülebileceği hakkında bir deneyi, kendi üzerinde denemek istiyordu. Parmak uçlarında arkasını dönüp, gitmeye hazırlanırken, ilahi sesi duydu.
Ashton'un kahkahasını.
Tüm sokakta yankılanan kahkahası, huzur verircesine içini rahatlatırken, şaşkındı. Onun burada ne aradığını merak ediyordu. Hızlıca tekrar geri dönerek, kahkahanın geldiği yere doğru koşar adım yürümeye başladı. Nefesi kesiliyor, soğuk tenini buz tutturuyordu ama onun tek istediği burada bir kadınla ne işi olduğunu öğrenmekti. Bilen bir tarafı elbette vardı, fakat o tarafını dinlemek istemiyordu. Düşündüğü gibi bir şey olmamasını diledi. Yalvardı, yakardı, içinden yukarıdakine dil döktü. Ama yukarıdaki onu dinlemedi.
Karşısına çıkan manzara, tenini değil kalbini de buza çevirmişti. Gözlerinde akmayı bekleyen yaşlar, teker teker dökülürken, dilini ısırdı. Ashton Irwin, bir kızı duvara yaslamış, dudaklarını yerlerinden sökercesine emiyordu. Kalbine saplanan sayamadığı kadar oktan, en acı vereni buydu işte.
Onun tanıdığı Ashton Irwin bu değildi.
Onun için Ashton Irwin, gamzeleriyle farklı bir ülke yaratabilecek birisiydi. Ela gözlerindeki samimiyetle herkese gülümseyen, belki de öpüşmeyi bilmeyen birisiydi. Tatlıydı, serserilikle uzaktan yakından alakası yoktu. Kötü bir çocuk değildi, iyi olmaktan çıkmış, melek türü birisiydi onun için.
Ve böyle olmadığını kötü yollarla anlamıştı.
Kendini tutamayıp hıçkırdığında, Ashton ve yanındaki esmerin dikkatini çekmeyi başarabilmişti. Irwin, gözlerini devirdi. Kızı belinden sıkı sıkı tutarken, boş sokakta yankılanacak şekilde bağırdı.
"İzleyecek bir şey yok, git zırlamanı başka bir yerde yap sevgili değersiz hayran," dedikten sonra, tekrar kızın dudaklarına yapıştı.
Anlamamıştı ve anlamayacaktı asla. Bir insan, ne kadar popüler olursa olsun, onu seven insanlardan bu derece nefret edebilir miydi? Kimseyi umursamadan, parayı umursayabilir miydi?
Bulutlar, diye düşündü Tessa Smith onlar'ı düşünürken. Bulutların şekilleri anlamsız ya da anlayamayacak kadar uzaktalar.
Yeraltı, diye düşündü aynı zamanda Ashton Irwin. Bütün hayranlar işte orada.
Yeey
Sonundaa
Geçenki bölümlerdeki yorumlara bayıldım, çok donke
Ya kurgu oturuyor gibi ama şu en baştaki dm mesajı çok hoşnutsuzuma gitti
Neys
Düşünülür o da. Ödev yapcam ben mobilim byü
![](https://img.wattpad.com/cover/24785625-288-k54230.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds △ 5 Seconds Of Summer △ Completed
Fanfic"giderken arkasında bıraktığı sadece bir avuç toz bulutuydu."