finalden önceki bölüm.
Δ☁Δ☁Δ☁Δ☁Δ☁Δ☁
hiçbir şey eskisi gibi değildi.
avustralya'ya döndüğümüzde, hiç karşılaşmamıştık. ashton ve michael ile mesajlaşıyorduk ama ne onlar benim yanıma geliyordu, ne de ben onların yanına gidiyordum. birbirimize iyi gelmediğimizi farketmiştik.
yaralarım kapanmıştı, yani kalbimdekiler. onlara hayran kalmayı başarmıştım ama hala Calum Hood benim için farklı bir anlamdaydı. onun da yaraları iyileşmişti. bedeni rahatça ayakta duruyordu. hatta bundan bir gün sonra konserleri vardı.
birbirimizden uzak durmak en iyisiydi ama doğru hissettirmiyordu. onu özlüyordum ve dokunuşuna ihtiyacım vardı. ağladığım saniyelerde gözyaşlarımı silmesine ihtiyacım vardı ve her şeyin iyi olacağına dair beni inandırmasına ihtiyacım vardı.
telefonum titrediğinde bakışlarımı dışarıdan komidinin üzerindeki telefonuma çevirdim ve elime aldım. kilidi açtığımda yazan 'flörtöz çocuk' olarak kaydettiğim michael'ın mesajı göründüğünde mesajı açtım ve okudum.
'biliyorum beni seviyorsun, bunu haykırmama gerek yok tatlım, evine geliyoruz'
son kelimelerde donan gülümsemem yutkunmamla birlikte yok oldu. geliyoruz demişti, calum da olacak mıydı?
gözüm saate takıldı.
19:02
çalan kapım bir saniye bile rahat nefes veremememi sağlarken gözlerimi devirip aşağı indim. kapıya yöneldim ama açmamak istiyordum. arkamı kapıya döndüğümde cama vurulduğunu belli eden ses evde yankılandı. kapının yanındaki camdan gelen ses küfretmeme neden oldu ve michael'in kapıyı aç diye bağırmasını izledim. kapıyı açtığımda hepsini birden karşımda buldum. yutkundum, teker teker hepsini özlemiştim.
"bir an içeri almayacaksın sandım!" diye bağıran michael'a dil çıkardım. bana sardığı kollarından bile pizza kokusu yükseliyordu. "pijaman güzelmiş," ayıcıklı şortuma bakan ashton'un omzuna vurdum ve sarıldım. erkeksi kokusu burnumu doldururken, kız kıkırdayışı anın içine etti. "vay canına bebeğim nasıl da büyümüş!" diyen luke'un gözleri pijamamı bulduğunda yüzünü buruşturdu. "ne kadar da küçülmüş!" diye bağırdı ve bana sarılıp etrafımda döndürdü. akşam bir şey yemediğim için kusacağımı sandığım anda calum'un neşeli sesini duydum. "matematik kafa, ellerini havaya kaldır ve kızı indir." diyen calum'a güldüm ama yere düştüğümde popomdan yükselen acı buna engel oldu. luke'a baktığımda ellerini havaya kaldırmıştı ve daha sonra eğildi ve yerden beni aldı. yere özenle indirirken yaramaz gülümsemesi dudaklarından kaybolmamıştı.
"acıttı salak!" diye mızmızlandım ve calum'un sıkı kolları arasında göğsüne yapıştım. büzüşen yanaklarıma bakıp sırıtan çocuklara orta parmağımı çıkardım ve calum'a yeter, demeye çalıştım. beni kurtaran ashton olduğunda içime oksijen kazanmıştım.
bir günlüğüne de olsa calum hood'a olan aşkımı unutabilirdim.
ΔΔΔ
michael'in ashton hakkında anlattığı hikayeye ben ve ashton hariç güldü. ben gülmemek için dudağımı ısırırken, ashton'a sarıldım ve,
"ah minik bebeğimin altına yaptığını da kim söyledi öyle?" diye cırladım. "o sadece bir kere yapmadı tanrı aşkına, her gün aynı şeyi tekrarlıyor!" gülen yüzüme karşın somurtan bir ashton gözümün önünde belirdi. üzgün olduğumu söyledim ama içim hala gülüyordu. saate gözüm takıldı.
19:48
ashton bandanasını düzeltti ve bana ters bir bakış attı. "bagetlerimi bulduktan sonra kıçına vuracağım tessa!" mike etrafta dolanıp evi inceliyordu. luke espriden sonra telefonuna gelen mesaja odaklanmıştı. ben michael'in yanına giderken kimse umursamıyordu.
mike ile konuşurken gözüm tekrar saate ilişti.
19:51
popoma değen çubuklarla kendime geldim ve arkamı döndüm. bagetlerini arka cebine geri sokan ashton 'ben demiştim' der gibi baktı. michael pizza sipariş vereceğini söyleyip telefonunu alırken, luke calum'un bozduğu saçlarıyla ilgileniyordu.
19:56
mutfakta pizza olduğunu söyleyip onu oraya yönlendirdiğim mike, pizzasını bitirdikten sonra elinde telefonuyla oturma odasına geldi. luke çalan telefonuyla mutfağa konuşmak için gitti ve bende ashton ile yarın konserde hangi tişörtü giyeceğini konuşmaya başladım.
19:59
hepimiz koltukta oturan calum'un etrafına oturduk.
20:00
ortada dönen espriler, şakalar, konser sırasında yaşanan utanç verici anlardan ve dahasından konuştuk. aralarında bir tek aşık olmuş olanın ashton olduğu konuşma sırasında çıktı ve luke ile bakıştım.
20:02
ortaya öylece bir inleme çıktı. herkes calum'a bakarken o kalbini tuttu. çocuklara gidelim gibisinden seslendi. herkes ayaklandı ve kapıya yöneldi. calum herkesten önce çıktı. şaşkınlıkla arkasından bakıyorduk.
20:12
çocuklar da arkasından gitti. sokakta kaybolana dek onları izledim. arabalarının sesi uzaktan bile gelmemeye başladığında içeri geçtim. ama ters giden bir şey vardı. biri geri gelmeyecek gibiydi.
Δ☁Δ☁Δ☁
saatlere ve o saatte olan olaylara dikkat edin. finalle ilgili şeyler var.
25. bölüme kadar yanımda olan herkese teşekkürler, destekleriniz, yorumlarınız için.
özellikle,
gratatash'e her bölümde olan yorumlarıyla.
5sos_and_unionj'e (sanırım böyleydi) desteği için.
Buse5SOS16'ya 'oha'larıyla.
5sosfam_potterhead'e son bölümlerdeki desteğiyle.
kocceline ve ekination adlı üyeye ilk günden beri takip edip hikayeye sıkı sıkı tutunmamı sağladıkları için teşekkür ediyorum.
hepinizi seviyorum, unuttuğum veya yanlış yazdığım bir üye olursa kusura bakmasın.
gizliden gizliye okuyanlara da teşekkür ederim, siz olmasaydınız 6K okuma sayısı benim için uzaklarda sayılırdı.
hepinize teşekkür ederim, finalde görüşmek üzere.
not: final beş dakikaya gelir dkdkdkkd
![](https://img.wattpad.com/cover/24785625-288-k54230.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds △ 5 Seconds Of Summer △ Completed
Fanfiction"giderken arkasında bıraktığı sadece bir avuç toz bulutuydu."