letter to my end

105 14 2
                                    

“şey, merhaba.

bunu sana yazmak o kadar zor ki, karşında yeşil gözlerine bakarken söylemenin ne kadar zor olacağını düşünmek bile istemiyorum.

ve bu hissettiğim ölümün yavaş yavaş geldiğiyse, bunu yapmaya vaktim bile olmayacak.

normalde dengesizdim, biliyorsun ama bir şey beni daha da kötü yaptı. adını bile yazamadığım veya telaffuz edemediğim bir hastalığım var tessa. doktor bana o hastalığa sahip olduğumu söylediğinde, açıkça alkolik olduğumu anladım. oysa ki, alkolün mideme gittiğini sanırdım, kalbime değil.

seni seviyorum tessa smith. söyleyemediğim her lanet olası an için özür dilerim, seni seviyorum.

aşkın ne demek olduğunu bilmiyordum, daha önce hiç aşık olmamıştım. ama ilk ve son kez sana aşık oldum, bunu hiç dile getiremedim çünkü son günlerimde bunu kabullenmiştim.

son günlerim. vay canına.

ben bunları yazarken hayatım sona eriyor ve sen bunları okurken hayatım zaten sona erdi.

biliyorum, kendine kızıyorsun, neden bu mektubu daha önce bulamadığın için kendine kızıyorsun. ama bebeğim, kızma. odama daha önce girmemiştin ve seni odamda görmek isterdim. yatağımın üzerinde mışıl mışıl uyurken.

aşkın ne demek olduğunu bilmediğim için sana hep fiziksel yoldan yakınlaşmaya çalıştım, her zaman seni sadece o yönden istediğimi, seni kazanmak için hırs yaptığımı düşünürdüm. fakat öyle değilmiş.

o gece, sana tam anlamıyla dokunduğum o gece. emin olmak istedim, sadece sana karşı fiziksel çekim hissedip hissetmediğime emin olmak istedim ve oldum. ağlamalarını, yalvarışlarını duymamazlıktan gelerek oldum. üzgünüm, lanet olası bir pisliğim durmamı istediğinde durmadım.

sabah gerçek yüzüme çarptığında, gittim. içtim, içtim, içtim.

sen benim başlangıcımdın tessa smith.

ama aynı zamanda sonumda oldun.

kaza geçirdiğim o gün, aslında kaza geçirmemiştim. bu hastalıktan dolayı bir gün ölecektim ve beni alkolik olarak hatırlamanı istememiştim bir an. en azından kaza geçirerek öldüğümü hatırlarsan, alkolik olmamdan daha iyi olduğunu aklımdan geçirdim ve hızlı sürdüm. o kadar çok içmiştim ki, kafam o derece uçmuştu ki, bilerek yapacağım kazayı, cidden de yaptım.

doktorum bana tedavi olabileceğimi, içkiyi bırakmamı söylemişti. ama bir an seni düşündüm tessa. ben değişik testlerle uğraşırken, yanımda olacaktın ve zayıf görünecektim gözünde, sanki değilmişim gibi.

ve diğer bir gün. sana neredeyse ikinci kez sahip olacağım, kızgınlıktan ne diyeceğini bilemeyip beni seçtiğini bağırdığın o gün.

zeki bir kız olduğunu sanırdım hep, zaten öyleydin fakat eve en yakın otele giderek sanki gelmemi istermiş gibiydin ve bende geldim. o cümle ağzımdan çıktığında yemin ediyorum kendimi öldürmek istedim. pislik gibi davranmıştım sana.

ve kriz geçirdin. çok, çok fazla sinirliydin, her şeyi kırıp döküyordun ve ben ne yapacağıma karar verememiştim. luke'u ararken rahat değildim fakat seni sakinleştireceğini biliyordum. ve luke sana güzel sözcükler söyleyip seni yatıştırırken, Hannah aradı.

Ona sevgilim demiştim, çünkü kıskançlık gözümü bürümüştü. luke'un seni kollarıyla sardığını düşündükçe deliriyor, saçlarımı çekiştiriyordum ve bende annemin arkadaşına 'sevgilim' diye hitap etmiştim.

ve sen gördüğüm en sakin ama en sinirli halinle karşıma çıkmıştın. yemin ediyorum korkmuştum. çok korkmuştum.

bana sana aşık olacağımı söylemiştin, ama hiç anlamadın tessa. ben sana zaten aşıktım.

beni seviyorsun ya da sevmiyorsun. benden nefret ediyorsun ya da etmiyorsun, luke'u seviyorsun ya da sevmiyorsun, bilmeni istiyorum ki, kırık kalbinin sorumlusu benim, üzgünüm.

şuan bu pek de işe yaramıyor fakat üzgünüm, çok fazla üzgünüm bebeğim.

bunları yazarken yaşayan bir adam olabilirim ama, bir adam eline bir silah aldı, o silah sendin ve tam kalbime nişan aldı. silah patladı, artık ölü bir adamım ve sen sonumsun.

sevgiler,

ölü calum hood.

bu mektup sonumu getiren kadına yazılmıştır.

kime: sonum'a.

Clouds △ 5 Seconds Of Summer △ CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin